background img

The New Stuff

Haftasonu Neler İzledim?

Grinin Elli Tonu bu haftasonu izlediğim ilk filmdi. Uzun zamandır seriyi okumaya başlamak istiyordum fakat okunacak bir dolu kitabım arasından sıra Grinin Elli Tonuna gelmedi.

Daha önce kitaptan filme uyarlanan hiçbir filmi, kitabı okumadan izlemedim. Filmi etrafımdaki hemen hemen herkes izlemişti ve çoğunlukla gelen yorumlar iyiydi. Ben de artık dayanamadım ve izledim.

Bildiğiniz gibi kitaptan filme uyarlanan bu romanın yazarı E. L. James. Filmin senaryosu ise Kelly Marcel, Patrick Marber ve Mark Bomback tarafından kaleme alınmıştır. Filmin başrollerini ise Jamie Dornan (Mr. Grey) ve Dakota Johnson (Anastasia) paylaşmaktadır.

Film oldukça erotik ve BDSM içerikli. Zengin bir girişimci olan Christian Grey, Edebiyat öğrenci olan masum Anastasia ile bir röportaj sayesinde karşılaşır ve ilk andan itibaren her iki taraf da birbirini arzular. Daha sonra sürekli buluşmalar ve cinsel birliktelikler yaşarlar. Bu dakikadan sonra filmin her sahnesi, Mr Grey'in fantezisi olan şiddet içerikli cinsellik (BDSM) yaşamaya başlarlar. Anastasia bundan ne kadar hoşnut olmasa da merakından birkaç sefer bu birlikteliği yaşar fakat mutlu değildir. İstediği asıl şey ''normal'' bir ilişki yaşamak ve aşık olduğu adamla birlikte uyumak. Filmin sonu hiç beklemediğim bir şekilde duygusal bitti. Bu sebeple sanırım dayanamadan serinin ikinci kitabını alıp okuyacağım. Bir sonraki filmi de bekliyor olacağım.


Bir sonraki izlediğim film ise Hızlı ve Öfkeli 7 oldu. Normalde aksiyon filmlerini seven ve izlemeyi tercih eden birisi değilimdir. Hızlı ve Öfkeli serisinin hepsini izledim fakat pek de sevdiğim söylenemezdi. Fakat Paul Walker'ın ölümünden sonra çıkacak filmi gerçekten merakla bekliyordum. Nihayet çıkınca da bu hafta izleme imkanını buldum ve izledim. Aksiyon filmlerini hala sevdiğim söylenemez ama Hızlı ve Öfkeli'nin 7'incisine tek kelimeyle bayıldım. Çekimlerden oyunculara kadar her şey tamamiyle kusursuz denilecek türdendi ve fazlasıyla etkileyiciydi. Birçok sahnesini ellerim ağzımda izledim. Ve yine filmin sonu beni inanılmaz derecede duygulandırdı.

Bildiğiniz üzere Paul Walker bir araba kazası sonucu hayatını kaybetti. Serinin son filminde Walker'ın rolünü kardeşi oynadı ve böylesi büyük bir yükün altından bence oldukça başarılı bir şekilde çıkmış.


Ve Kayıp Kız. Başrollerini Ben Affleck ve Rosamund Pike'in üstelendiği bu film hafif gerilim tadında.

Filmin konusu: Evli bir çift. Her ikisi de yazar. Gayet mutlu bir şekilde başladıkları ilişkileri sonrasında evlenmelerinin ardından başlayan ufak tefek sorunlar vardır. Bir gün Amy aniden kaybolur. Kocası Nick ise evdeki garipliklerden dolayı hemen dedektifleri evine çağırır ve inceleme başlar. Amy'nin ortadan kaybolmasının ardından bulunan ipuçları oldukça kafa karıştırıcıdır. Evlilikleri boyunca sır gibi saklanılan birçok şey de o sırada yavaş yavaş gün yüzüne çıkar. Polisler büyük bir hızla Amy'yi arar ve tüm ülke bu olayla ayağa kalkar. Amy'yi sevenler ve hayranları her yerde onu ararlar. Filmin ortasına geldiğiniz andan itibaren filmi kesinlikle ağzınız açık bir şekilde izleyeceksin. Bana göre dahiyane fikirlerle süslenmiş ve son derece muhteşem bir şekilde perdeye alınmış bir film.

Başları ne kadar durağan bir şekilde seyir etse de son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden bir tanesi diyebilirim kolaylıkla. İzlemenizi tavsiye ederim!

0 yorum:

Yorum Gönder

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.