background img

The New Stuff

iskenderun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iskenderun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Her yıl düzenlenen 5 Temmuz İskenderun Festivali geçmişten bugüne birçok sanatçıyı halkla buluşturdu. Her sene inanılmaz eğlenceli ve güzel bir ortam eşliğinde insanlar eğleniyor, yarışmalar düzenleniyor ve şenlikler yapılıyor.


Bu sene Festival sahnesine konuk olan ünlü isim de Mustafa Ceceli oldu. Sahne açılışını Vine fenomeni Halil Söyletmez yaptı. Ceceli, gecikmeli olarak çıksa da ve bir süre yuhalansa da sahneye çıktığı andan itibaren milleti eğlendirmeyi ve o gecikme süresini unutturmayı başardı.


En güzel ve en sevilen şarkılarını sahnede seslendiren Ceceli, darbuka çalarak sevenlerini yeri geldi güldürdü yeri geldi eğlendirdi. Ramazan şenliği ile birlikte Festival şenliği bir arada kutlandı ve inanılmaz bir kalabalık vardı. İğne atsanız yere düşmez tabiri somut bir hal almıştı resmen.

Geçen sene de Festival sahnesinde Göksel ve Hadise gibi isimler yer almıştı.

Mustafa Ceceli - İskenderun Konseri


Her yıl düzenlenen 5 Temmuz İskenderun Festivali geçmişten bugüne birçok sanatçıyı halkla buluşturdu. Her sene inanılmaz eğlenceli ve güzel bir ortam eşliğinde insanlar eğleniyor, yarışmalar düzenleniyor ve şenlikler yapılıyor.


Bu sene Festival sahnesine konuk olan ünlü isim de Mustafa Ceceli oldu. Sahne açılışını Vine fenomeni Halil Söyletmez yaptı. Ceceli, gecikmeli olarak çıksa da ve bir süre yuhalansa da sahneye çıktığı andan itibaren milleti eğlendirmeyi ve o gecikme süresini unutturmayı başardı.


En güzel ve en sevilen şarkılarını sahnede seslendiren Ceceli, darbuka çalarak sevenlerini yeri geldi güldürdü yeri geldi eğlendirdi. Ramazan şenliği ile birlikte Festival şenliği bir arada kutlandı ve inanılmaz bir kalabalık vardı. İğne atsanız yere düşmez tabiri somut bir hal almıştı resmen.

Geçen sene de Festival sahnesinde Göksel ve Hadise gibi isimler yer almıştı.

Yoğun, yorucu ve uykusuz geçen bir final haftasının hemen ardından tabii ki delicesine özlediğim ailemin yanına gelmek üzere hazırlık yaptım.

Karmakarışık, belirsiz bir sınav haftası geçirdim. Sonuçlarım fena sayılmaz, muhtemelen bütünleme sınavlarına da kalmayacağım fakat beklediğim gibi de sonuçlar almıyorum maalesef. İlk dönem bu tarz bir şey yaşayacağımın ve beklediğim gibi olmayacağını bir şekilde biliyordum zaten. Bildiğiniz üzere ek tercihlerle yerleşmiş olmam da benim için büyük bir dezavantaj bu konuda. Fakat ikinci yarı ile birlikte artık her şeyin rayına oturacağını düşünüyorum.

Edirne'ye alışmam çok zor olmadı. Zaten İstanbul sonrasında en çok istediğim yer Edirne'ydi. Güzel insanlar tanıdım. Yeni yerler ve yeni insanlar ruhuma çok iyi geldi. Zaten ben bu sene şunu anladım, şu an hayatımda olan yeni insanlarla hayatımın bir noktasında eminim ki, kaçınılmaz olarak tanışacaktım zaten. Çok ilginç tesadüfler ve hayatlarımızın çakıştığı yerler olmuş henüz tanışmadığımız zamanlarda. O yüzden o birkaç kişiyi geç bulduğumu düşünerek kaybetmemeye çalışıyorum ve eminim ki onlar da bana aynı düşünce ile yaklaşıyorlar. Buna inanıyorum.

Dediğim gibi, sınavlar sonrasında aileme bir sürpriz yaparak İskenderun'a geldim. Umuyorum ki bütünleme sınavlarına kalmayıp 3 haftamı burada geçireceğim. Eğer kalırsam da ne yazık ki 10 gün sonra okul hayatına pıt pıt pıt geri dönüş yapacağım. 

2 gündür İskenderun'dayım, 2 gündür de evimden dışarı çıkmadım. Biraz dinlenmek ve evimin kokusunu solumak istiyordum çünkü. Yarından sonra (aynı zamanda yarın doğum günüm) zaten açılacağım dışarıya ve tabii ki neler yapıp ettiğimi sizlerle de paylaşacağım. 

Benim sömestr tatilim şu an bu şekilde ilerliyor. Sizlere de iyi tatiller diliyorum. Dolu dolu günler yaşayın!

Mutlu Pazarlar!

Finaller ve Sonrası

Yoğun, yorucu ve uykusuz geçen bir final haftasının hemen ardından tabii ki delicesine özlediğim ailemin yanına gelmek üzere hazırlık yaptım.

Karmakarışık, belirsiz bir sınav haftası geçirdim. Sonuçlarım fena sayılmaz, muhtemelen bütünleme sınavlarına da kalmayacağım fakat beklediğim gibi de sonuçlar almıyorum maalesef. İlk dönem bu tarz bir şey yaşayacağımın ve beklediğim gibi olmayacağını bir şekilde biliyordum zaten. Bildiğiniz üzere ek tercihlerle yerleşmiş olmam da benim için büyük bir dezavantaj bu konuda. Fakat ikinci yarı ile birlikte artık her şeyin rayına oturacağını düşünüyorum.

Edirne'ye alışmam çok zor olmadı. Zaten İstanbul sonrasında en çok istediğim yer Edirne'ydi. Güzel insanlar tanıdım. Yeni yerler ve yeni insanlar ruhuma çok iyi geldi. Zaten ben bu sene şunu anladım, şu an hayatımda olan yeni insanlarla hayatımın bir noktasında eminim ki, kaçınılmaz olarak tanışacaktım zaten. Çok ilginç tesadüfler ve hayatlarımızın çakıştığı yerler olmuş henüz tanışmadığımız zamanlarda. O yüzden o birkaç kişiyi geç bulduğumu düşünerek kaybetmemeye çalışıyorum ve eminim ki onlar da bana aynı düşünce ile yaklaşıyorlar. Buna inanıyorum.

Dediğim gibi, sınavlar sonrasında aileme bir sürpriz yaparak İskenderun'a geldim. Umuyorum ki bütünleme sınavlarına kalmayıp 3 haftamı burada geçireceğim. Eğer kalırsam da ne yazık ki 10 gün sonra okul hayatına pıt pıt pıt geri dönüş yapacağım. 

2 gündür İskenderun'dayım, 2 gündür de evimden dışarı çıkmadım. Biraz dinlenmek ve evimin kokusunu solumak istiyordum çünkü. Yarından sonra (aynı zamanda yarın doğum günüm) zaten açılacağım dışarıya ve tabii ki neler yapıp ettiğimi sizlerle de paylaşacağım. 

Benim sömestr tatilim şu an bu şekilde ilerliyor. Sizlere de iyi tatiller diliyorum. Dolu dolu günler yaşayın!

Mutlu Pazarlar!


Nihayet, bütün bir yılın sonunda yüzüm ilk defa güldü. Sınav stresimi ve yaşadığım onca şanssızlğı sizlerle daha önce de paylaşmıştım. İyice umudum kesilmişti, ek tercihleri bekledim ve onu da bir çırpıda yaptım. 30 tercihi doldurmak yerine kesin gelebilecek yerleri yazdım ki, bir an önce İskenderun'dan kurtulayım. 

Tercihlerimde sırasıyla; Denizli, Edirne, Kırklareli, Antalya, Ankara ve Yalova'ydı. Antalya'da iki farklı bölüm yazmıştım. Aralarından en çok istediğim şehir Edirne'ydi. Sebebi ise İstanbul'a yakın olan yerlerden biri olmasıydı. Çok önceden takip edenleriniz, senenin başından beri İstanbul Üniversitesi - Edebiyat istediğimi biliyor zaten. Ne yazık ki az önce de söylemiş olduğum, yaşadığım şanssızlıklar yüzünden bu sene oraya yerleşemedim. Tabii ki vazgeçmedim, bu sene tekrar hazırlanıp başaracağım dedim. 

İskenderun'dan kurtulmak istememin birçok sebebi var. O yüzden bu sene sadece gitmek, buradan uzaklaşmak istediğim için ek tercihte bulundum. Stresli bekleyiş sürecinde hep Edirne, Edirne, Edirne dedim durdum. Bir senemi orada rahatlıkla geçirebilir, İstanbul'a yakın olduğu için oraya sık sık gidebilirim dedim ve orada bir yıl hazırlanıp bu sefer hedeflediğim, hayalim olan üniversiteye, bölüme yerleşirim diye söylendim durdum. 

İstediğim ve dilediğim de oldu. Edirne'de Halkla İlişkiler Bölümünü kazandım. Bu sene için en çok istediğim bölümü tutturmuş olmanın sevincini yaşıyorum şu an. Kafamda kurmuş olduğum planın ilk basamağı gerçekleşti. Umarım arkası da kolay bir şekilde gelir.

Planımı da paylaşmak isterim sizlerle. Az önce de dediğim gibi İstanbul - Edebiyat istiyorum. Eğer olur da bu sene de Edebiyatı kazanamazsam diye ikinci yılımın sonunda DGS ile Gazetecilik, Radyo - Tv gibi geçiş yapabileceğim bir bölüme gitmek istedim. Bu sebeple Halkla İlişkileri tercih ettim ve demiş olduğum gibi ilk basamak kuruldu ve ilk adım atıldı. Bakalım bundan sonra neler olacak? Umuyorum ki her şey hayal ettiğim, dilediğim gibi olur. 

Tabii ki sizin de hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle...

Edirne Yolcusu Kalmasın!


Nihayet, bütün bir yılın sonunda yüzüm ilk defa güldü. Sınav stresimi ve yaşadığım onca şanssızlğı sizlerle daha önce de paylaşmıştım. İyice umudum kesilmişti, ek tercihleri bekledim ve onu da bir çırpıda yaptım. 30 tercihi doldurmak yerine kesin gelebilecek yerleri yazdım ki, bir an önce İskenderun'dan kurtulayım. 

Tercihlerimde sırasıyla; Denizli, Edirne, Kırklareli, Antalya, Ankara ve Yalova'ydı. Antalya'da iki farklı bölüm yazmıştım. Aralarından en çok istediğim şehir Edirne'ydi. Sebebi ise İstanbul'a yakın olan yerlerden biri olmasıydı. Çok önceden takip edenleriniz, senenin başından beri İstanbul Üniversitesi - Edebiyat istediğimi biliyor zaten. Ne yazık ki az önce de söylemiş olduğum, yaşadığım şanssızlıklar yüzünden bu sene oraya yerleşemedim. Tabii ki vazgeçmedim, bu sene tekrar hazırlanıp başaracağım dedim. 

İskenderun'dan kurtulmak istememin birçok sebebi var. O yüzden bu sene sadece gitmek, buradan uzaklaşmak istediğim için ek tercihte bulundum. Stresli bekleyiş sürecinde hep Edirne, Edirne, Edirne dedim durdum. Bir senemi orada rahatlıkla geçirebilir, İstanbul'a yakın olduğu için oraya sık sık gidebilirim dedim ve orada bir yıl hazırlanıp bu sefer hedeflediğim, hayalim olan üniversiteye, bölüme yerleşirim diye söylendim durdum. 

İstediğim ve dilediğim de oldu. Edirne'de Halkla İlişkiler Bölümünü kazandım. Bu sene için en çok istediğim bölümü tutturmuş olmanın sevincini yaşıyorum şu an. Kafamda kurmuş olduğum planın ilk basamağı gerçekleşti. Umarım arkası da kolay bir şekilde gelir.

Planımı da paylaşmak isterim sizlerle. Az önce de dediğim gibi İstanbul - Edebiyat istiyorum. Eğer olur da bu sene de Edebiyatı kazanamazsam diye ikinci yılımın sonunda DGS ile Gazetecilik, Radyo - Tv gibi geçiş yapabileceğim bir bölüme gitmek istedim. Bu sebeple Halkla İlişkileri tercih ettim ve demiş olduğum gibi ilk basamak kuruldu ve ilk adım atıldı. Bakalım bundan sonra neler olacak? Umuyorum ki her şey hayal ettiğim, dilediğim gibi olur. 

Tabii ki sizin de hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle...


1 haftadır sürmekte olan eylemler bir türlü bitmek bilmiyor ve bu şekilde giderse de biteceğe benzemiyor. İlk günden beri ben de kesinlikle bu eyleme destek veren bir bloggerım. İskenderun'da gerçekleşen eylemlerin bir çoğuna da katıldım. Tabii ki dediğim gibi eylemler devam etmekte ve ben de sonuna kadar susmayacağım, desteğimi sürdüreceğim.

Her geçen gün ölüm haberleri çıkmaya başlıyor. İlk olarak Antakya'dan bir arkadaşımızın vefat haberini aldık ve bu bizler için gerçekten çok üzücü bir durum. Cenazesine 30 bin kişinin katıldığı haberlerini aldım. Dün de TV kanallarında Tuğran Akbaş adlı bir genç arkadaşımızın hayatını kaybettiği iddia ediliyordu. Gerçekliğinden emin değilim fakat polisin sert tepkilerinden kaynaklandığından hiçbirimizin şüphesi yok.

Ülkemizin polisleri, gerçekten çığırından çıktı diyebilirim. Eğer ilk günden o şekilde tepkiler gösterilmeseydi halka, şu an durumun burada ve bu şekilde olmayacağı neredeyse kesindi. Polisler, gün geçtikçe daha çok şiddete başvuruyorlar ve gerçekten iç acıtan sahnelerle, görüntülerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu sebeple, polisleri bu davranışlarından ötürü sonuna kadar kınıyorum!

***

Bu olayların dışında, bildiğimiz gibi bir çok sokağa; duvarlara, arabalara vs. spreylerle bir şeyler yazılıyor. Sloganların ardı arkası kesilmiyor ve kesinlikle hepsi birbirinden güzel sloganlar. Bu şekilde, fotoğraf makinelerine yansıyan bir kaç kare bulunmakta. Dün gördüğümde gerçekten hoşuma gitti ve hepsine ayrı bir tebessüm ettim. Bakalım sizler de beğenecek misiniz?


















Gezi Parkı'ndan Gülümseten Kareler


1 haftadır sürmekte olan eylemler bir türlü bitmek bilmiyor ve bu şekilde giderse de biteceğe benzemiyor. İlk günden beri ben de kesinlikle bu eyleme destek veren bir bloggerım. İskenderun'da gerçekleşen eylemlerin bir çoğuna da katıldım. Tabii ki dediğim gibi eylemler devam etmekte ve ben de sonuna kadar susmayacağım, desteğimi sürdüreceğim.

Her geçen gün ölüm haberleri çıkmaya başlıyor. İlk olarak Antakya'dan bir arkadaşımızın vefat haberini aldık ve bu bizler için gerçekten çok üzücü bir durum. Cenazesine 30 bin kişinin katıldığı haberlerini aldım. Dün de TV kanallarında Tuğran Akbaş adlı bir genç arkadaşımızın hayatını kaybettiği iddia ediliyordu. Gerçekliğinden emin değilim fakat polisin sert tepkilerinden kaynaklandığından hiçbirimizin şüphesi yok.

Ülkemizin polisleri, gerçekten çığırından çıktı diyebilirim. Eğer ilk günden o şekilde tepkiler gösterilmeseydi halka, şu an durumun burada ve bu şekilde olmayacağı neredeyse kesindi. Polisler, gün geçtikçe daha çok şiddete başvuruyorlar ve gerçekten iç acıtan sahnelerle, görüntülerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu sebeple, polisleri bu davranışlarından ötürü sonuna kadar kınıyorum!

***

Bu olayların dışında, bildiğimiz gibi bir çok sokağa; duvarlara, arabalara vs. spreylerle bir şeyler yazılıyor. Sloganların ardı arkası kesilmiyor ve kesinlikle hepsi birbirinden güzel sloganlar. Bu şekilde, fotoğraf makinelerine yansıyan bir kaç kare bulunmakta. Dün gördüğümde gerçekten hoşuma gitti ve hepsine ayrı bir tebessüm ettim. Bakalım sizler de beğenecek misiniz?




















18 Mayıs Cumartesi günü Facebook'da dolanırken birden bire karşıma Oben Budak'ın resmi çıktı ve altında saat 14:00'da İskenderun Primemall AVM'de imza gününe geleceği yazıyordu. O gün evden çıkmam neredeyse imkansız sayılırdı ve ne yapacağım ne edeceğim derken kardeşimi de tuttum kolundan koştur koştur gittik. 

Oben Budak'ı tanıyıp biliyordum fakat ilk kitabı olan Falan Filan'ı da okumadım. Bu tür kitaplarda zaten artık bildiğiniz gibi bir karmaşıklık yapıyorum, dizüstü edebiyatta da olduğu gibi. O yüzden Hayvan'ı almayı tercih ettim öncelikle ve aldım. Hemen ardından da imzamı da kaptım. Falan Filan'ı da kesinlikle alacağım.


Kitabın yorumunu yapmadan önce Oben Budak'ın çok sempatik bir insan olduğunu söylemek istiyorum. Beni görür görmez ''Hoş geldin, nasılsın?'' diye sordu ve fazlasıyla güler yüzle karşıladı beni. Birden o kadar sıcak geldi ki sanki 20 yıldır tanıyormuşum gibi. Yıllar önce kaybolmuş ağabeyimi bulmuş gibi hissettim kendimi resmen. Neyse işte sonra da imzamı falan aldım, hoşçakallaştık. İyi ki de geldi valla, ne yaptım ettim gittim ya o anı unutamam.

Kitaba gelecek olursak, Cemal tam bir HAYVAN! Öncelikle bunu dile getirmek istedim. Abi bir insan bu kadar mı şeyinin derdinde olur ya. Bir gününü sevişmeden geçiremiyor. Fakat kitabı okurken de kafamda canlanan tip gerçekten fazlaca yakışıklı biri oldu, hakkını yemeyelim.

Kitaba güldüğüm gibi üzüldüğüm nokta ise Cemal'in ilk aşkı ile yaşadığı o korkunç gün. O günden sonra Cemal kimseye aşık olmayacağını düşünüyordu fakat karşısına Bige çıkıyor ve olanlar oluyor.

Oben Budak harika bir kitap yazmış. Hayvan'ın gerçek tanımını merak eden herkes alıp okumalı. ''Hayvan'' diye nitelendirdiğimiz insanı en iyi şekilde bizlere sunmuş.

Ayrıca söylemeden de edemeyeceğim. Kitaptaki karakterlerin isimleri çok özenle seçilmiş gibi geldi bana. Farklı olduğu kadar da güzel isimler. Mesela şimdiye kadar Bige diye bir isim hayatımda duymadım yani. Şimdi kızım olsa adını Bige koyabilirim ama. Aman konu nereden nereye geldi.

Alıp okumayan Hayvan olsun diyorum ve hepinizi kocaman öpüyorum.

Hayvan - Oben Budak


18 Mayıs Cumartesi günü Facebook'da dolanırken birden bire karşıma Oben Budak'ın resmi çıktı ve altında saat 14:00'da İskenderun Primemall AVM'de imza gününe geleceği yazıyordu. O gün evden çıkmam neredeyse imkansız sayılırdı ve ne yapacağım ne edeceğim derken kardeşimi de tuttum kolundan koştur koştur gittik. 

Oben Budak'ı tanıyıp biliyordum fakat ilk kitabı olan Falan Filan'ı da okumadım. Bu tür kitaplarda zaten artık bildiğiniz gibi bir karmaşıklık yapıyorum, dizüstü edebiyatta da olduğu gibi. O yüzden Hayvan'ı almayı tercih ettim öncelikle ve aldım. Hemen ardından da imzamı da kaptım. Falan Filan'ı da kesinlikle alacağım.


Kitabın yorumunu yapmadan önce Oben Budak'ın çok sempatik bir insan olduğunu söylemek istiyorum. Beni görür görmez ''Hoş geldin, nasılsın?'' diye sordu ve fazlasıyla güler yüzle karşıladı beni. Birden o kadar sıcak geldi ki sanki 20 yıldır tanıyormuşum gibi. Yıllar önce kaybolmuş ağabeyimi bulmuş gibi hissettim kendimi resmen. Neyse işte sonra da imzamı falan aldım, hoşçakallaştık. İyi ki de geldi valla, ne yaptım ettim gittim ya o anı unutamam.

Kitaba gelecek olursak, Cemal tam bir HAYVAN! Öncelikle bunu dile getirmek istedim. Abi bir insan bu kadar mı şeyinin derdinde olur ya. Bir gününü sevişmeden geçiremiyor. Fakat kitabı okurken de kafamda canlanan tip gerçekten fazlaca yakışıklı biri oldu, hakkını yemeyelim.

Kitaba güldüğüm gibi üzüldüğüm nokta ise Cemal'in ilk aşkı ile yaşadığı o korkunç gün. O günden sonra Cemal kimseye aşık olmayacağını düşünüyordu fakat karşısına Bige çıkıyor ve olanlar oluyor.

Oben Budak harika bir kitap yazmış. Hayvan'ın gerçek tanımını merak eden herkes alıp okumalı. ''Hayvan'' diye nitelendirdiğimiz insanı en iyi şekilde bizlere sunmuş.

Ayrıca söylemeden de edemeyeceğim. Kitaptaki karakterlerin isimleri çok özenle seçilmiş gibi geldi bana. Farklı olduğu kadar da güzel isimler. Mesela şimdiye kadar Bige diye bir isim hayatımda duymadım yani. Şimdi kızım olsa adını Bige koyabilirim ama. Aman konu nereden nereye geldi.

Alıp okumayan Hayvan olsun diyorum ve hepinizi kocaman öpüyorum.


Günler önce başlayan Gezi Parkı direnişi, artık sadece İstanbul'da devam etmiyor. Ülkemizin hemen hemen her şehrinde ve hatta başka ülkelerde bile direniş devam etmekte. İskenderun da bu şehirler arasında yerini alıyor.

Bu yaşıma kadar İskenderun'da bu kadar dev bir eylem hiç görmedim doğrusu. Gün geçtikçe eyleme katılan insan sayısında artış oluyor. Bu sebeple sesler de yükseliyor, gücümüz de artıyor, umudumuz da çoğalıyor. Tüm Türkiye olarak sonuna kadar savaşacağız!


Eylemler, direniş sadece gündüzleri olmuyor. Akşamları da insanlar sokağa dökülüyor ve Türk kadınımız ellerinde tencere, tava ile sokaklarda mücadelesini gösteriyor. Dün gece saat 21:00 sularında benim de yaşamakta olduğum Yenişehir Mahallesinde aniden tencereye vurma sesleri yankılanıverdi. Işıklar yakılıp söndürüldü. Protesto gece yarısına kadar devam etti.


Çok net olmasa da teyzemizi tavaya vururken yakalamayı başardım. 


Direniş bugün de devam edecek. İskenderun halkı saat 18:00'da havuzlu çarşıda toplanacak. Herkes bugün siyah giyecek.

Son olarak söylemek istediğim şey ise, umuyorum ki amacımıza ulaşacağız. Mustafa Kemal'in evlatları olarak bu ülkeye BİZ sahip çıkacağız. Hadi arkadaşlar, göreyim sizleri. Susmak yok. Direnişe devam!

İskenderun da Gezi Parkı İçin Direniyor!


Günler önce başlayan Gezi Parkı direnişi, artık sadece İstanbul'da devam etmiyor. Ülkemizin hemen hemen her şehrinde ve hatta başka ülkelerde bile direniş devam etmekte. İskenderun da bu şehirler arasında yerini alıyor.

Bu yaşıma kadar İskenderun'da bu kadar dev bir eylem hiç görmedim doğrusu. Gün geçtikçe eyleme katılan insan sayısında artış oluyor. Bu sebeple sesler de yükseliyor, gücümüz de artıyor, umudumuz da çoğalıyor. Tüm Türkiye olarak sonuna kadar savaşacağız!


Eylemler, direniş sadece gündüzleri olmuyor. Akşamları da insanlar sokağa dökülüyor ve Türk kadınımız ellerinde tencere, tava ile sokaklarda mücadelesini gösteriyor. Dün gece saat 21:00 sularında benim de yaşamakta olduğum Yenişehir Mahallesinde aniden tencereye vurma sesleri yankılanıverdi. Işıklar yakılıp söndürüldü. Protesto gece yarısına kadar devam etti.


Çok net olmasa da teyzemizi tavaya vururken yakalamayı başardım. 


Direniş bugün de devam edecek. İskenderun halkı saat 18:00'da havuzlu çarşıda toplanacak. Herkes bugün siyah giyecek.

Son olarak söylemek istediğim şey ise, umuyorum ki amacımıza ulaşacağız. Mustafa Kemal'in evlatları olarak bu ülkeye BİZ sahip çıkacağız. Hadi arkadaşlar, göreyim sizleri. Susmak yok. Direnişe devam!


Mehmet Ön'ün hocalığını yaptığı, 35 yaş ve üzeri kadınların bir arada bulunduğu İskenderun Kafkas Halk Dansları Topluluğu, geçtiğimiz gün (28 Mayıs 2013) Belediye Kültür Saray'nda harika bir konser ile karşımızdaydı. 


Ben de 2 sene önce Halk Dansları ekibinde 1 sene boyunca oynadım. O zevki, o heyecanı tatmış olduğumdan, bu gösterinin, sahneye çıkan ablalarımı nasıl bir psikolojiye soktuğunu anlayabiliyorum. Provaları da defalarca izlediğimden hepsinin nasıl heyecanlandığını gözlerimle gördüm. Bir çoğu ilk defa sahneye çıkıyordu ve böyle büyük bir gösterinin parçası oluyordu. Tüm bunlara rağmen harika bir iş çıkardılar. Çok da beğenildiler. 


Gösteri 20:00'da başladı ve 22:00'da bitti. Zamanın nasıl geçtiği anlaşılmadı bile. Tüm ekip uzun zaman çalıştılar, emek ettiler ve büyük bir gösterinin altına başarıyla imzalarını attılar. 


Beni sürekli takip edeniniz, sürekli yazılarımı okuyanınız ismen tanırlar belki. Sanem Burcu Pekel. Canımdan, kanımdan çok sevdiğim dostum, kardeşim. Halk Danslarına başlamamın en büyük etkenidir. Onun sayesinde başladım ve sonrasında bırakmak zorunda kaldım. Fakat her daim kendisini izlemeye ve desteklemeye devam ettim, edeceğim de.

Gösteride en çok ilgi gören de ne güzeldir ki kendisi oldu. Erkek figürleriyle farklılık yarattı ve her sahneye çıktığında büyük alkış aldı, defalarca ayakta alkışlandı. Evet, çünkü gerçekten, kardeşim diye demiyorum ama o bu işin en iyisini yapıyor. 

Bu da gösteriden bir video: 

2. Nostalji Kafkas Halk Dansları Konseri


Mehmet Ön'ün hocalığını yaptığı, 35 yaş ve üzeri kadınların bir arada bulunduğu İskenderun Kafkas Halk Dansları Topluluğu, geçtiğimiz gün (28 Mayıs 2013) Belediye Kültür Saray'nda harika bir konser ile karşımızdaydı. 


Ben de 2 sene önce Halk Dansları ekibinde 1 sene boyunca oynadım. O zevki, o heyecanı tatmış olduğumdan, bu gösterinin, sahneye çıkan ablalarımı nasıl bir psikolojiye soktuğunu anlayabiliyorum. Provaları da defalarca izlediğimden hepsinin nasıl heyecanlandığını gözlerimle gördüm. Bir çoğu ilk defa sahneye çıkıyordu ve böyle büyük bir gösterinin parçası oluyordu. Tüm bunlara rağmen harika bir iş çıkardılar. Çok da beğenildiler. 


Gösteri 20:00'da başladı ve 22:00'da bitti. Zamanın nasıl geçtiği anlaşılmadı bile. Tüm ekip uzun zaman çalıştılar, emek ettiler ve büyük bir gösterinin altına başarıyla imzalarını attılar. 


Beni sürekli takip edeniniz, sürekli yazılarımı okuyanınız ismen tanırlar belki. Sanem Burcu Pekel. Canımdan, kanımdan çok sevdiğim dostum, kardeşim. Halk Danslarına başlamamın en büyük etkenidir. Onun sayesinde başladım ve sonrasında bırakmak zorunda kaldım. Fakat her daim kendisini izlemeye ve desteklemeye devam ettim, edeceğim de.

Gösteride en çok ilgi gören de ne güzeldir ki kendisi oldu. Erkek figürleriyle farklılık yarattı ve her sahneye çıktığında büyük alkış aldı, defalarca ayakta alkışlandı. Evet, çünkü gerçekten, kardeşim diye demiyorum ama o bu işin en iyisini yapıyor. 

Bu da gösteriden bir video: 


Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.