Çağırıyorum garsonu, siparişimizi veriyorum. Yemeğin yanında da senin sevdiğin gibi kırmızı şarap söylüyorum. Ne çok severdin. Garson bana deliymişim gibi bakıyor: ”Bakma öyle!” diyorum. ”Bir arkadaşım gelecek. Önden siparişi vermemi istedi, gelene kadar hazır olsun diye.”
”Estağfurullah efendim.” deyip, çekip gidiyor.
Gitme garson bey, sen de gitme. Sessizliğin ortasına sen de atma beni.
…
Bir Yudum Sen
Her zaman gittiğimiz lokantadayım. Her zaman oturduğumuz masaya doğru ilerliyorum. Bakıyorum ki başka aşıklar bizim yerimizde otuyor. Sinirleniyorum. Bağırıp, çağırıyorum. Nedenini soruyorlar, bu masaya oturmak istediğimi söylüyorum sakince. Kalkıyorlar yerimizden. Oturuyorum, her zaman oturduğum sandalyeye. Tek değişen şey, bu sefer karşımın boş olması.
Çağırıyorum garsonu, siparişimizi veriyorum. Yemeğin yanında da senin sevdiğin gibi kırmızı şarap söylüyorum. Ne çok severdin. Garson bana deliymişim gibi bakıyor: ”Bakma öyle!” diyorum. ”Bir arkadaşım gelecek. Önden siparişi vermemi istedi, gelene kadar hazır olsun diye.”
”Estağfurullah efendim.” deyip, çekip gidiyor.
Gitme garson bey, sen de gitme. Sessizliğin ortasına sen de atma beni.
…
Çağırıyorum garsonu, siparişimizi veriyorum. Yemeğin yanında da senin sevdiğin gibi kırmızı şarap söylüyorum. Ne çok severdin. Garson bana deliymişim gibi bakıyor: ”Bakma öyle!” diyorum. ”Bir arkadaşım gelecek. Önden siparişi vermemi istedi, gelene kadar hazır olsun diye.”
”Estağfurullah efendim.” deyip, çekip gidiyor.
Gitme garson bey, sen de gitme. Sessizliğin ortasına sen de atma beni.
…