background img

The New Stuff

kış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uzun zaman oldu...

Elimde, kaynamış suyun içine bırakmak üzere olduğum bir çay poşeti var. Suyun fokurdayışını duyuyorum. Fakat ne uzanıyorum suyu almak için ne de altını kapatıyorum ocağın.

Bir süre sonra bakmakta olduğum ateşin hızı azalıyor. Yavaşça, yavaşça sönüyor. Etraf hafiften gaz kokuyor. Bu sefer bir hamleyle kapatıyorum ocağın altını ve suyu alıyorum.

Boşaltıyorum bir bardağa ve çay poşetini içine bırakıyorum. Döne döne dibe çöküyor. Kırmızı rengini suya salıyor. Suyun rengi bir süre sonra değişiyor. Pembemsi, kırmızımsı bir renk... Gaz kokusu yok oluyor. Etrafım çilek kokmaya başlıyor. Tatlı, şekerli bir çilek kokusu...

Gözlerimi kapatıyorum, bardağı elime alıyorum ve kokuyu iyice içime çekiyorum.

Uzun zaman oldu...

Elime kalem almayalı uzun zaman oldu. Bir şeyler karalamayalı, içimde biriken gözyaşlarımı kalemimden akıtmayalı çok uzun zaman oldu. Yalnızlığım içimde büyüyor. Fakat gözyaşlarımı hiçbir zaman geçemiyor. Bir zaman geliyor ki, o suda boğulacak gibi oluyor yalnızlığım. Ve öyle de oluyor...

Can çekişiyor... Kurtarmak istiyorum ama kulağıma fısıldıyor bir ses: ''Hayır, bırak!''

Ben de biliyorum; tutsam elinden yalnızlığın, yine acıya boğulacağım. Yine sessizliğe gömüleceğim.

Bırakıyorum, gidiyor... Çığlık atıyor, kurtarmamı istiyor... Bir zaman sonra susuyor...

Uzun zaman oldu, biliyorum...

Ama bütün suç kışta. Çok geç geldi. Özletti kendini. Fakat olsun, şu an yanımızda ya. Sarmış dört bir yanımı, üşütüyor beni. Hoş bir serinlik bu. Özlediğim bir his...

Uzun zaman oldu, biliyorum...

Yatağıma geçiyorum ve bir sigara yakıyorum. Dumanı tavana doğru süzülüyor. Zamanla yok oluyor.

Ve ben, bir kış gününde daha son nefesimi veriyorum...

Uzun Zaman Oldu, Biliyorum...

Uzun zaman oldu...

Elimde, kaynamış suyun içine bırakmak üzere olduğum bir çay poşeti var. Suyun fokurdayışını duyuyorum. Fakat ne uzanıyorum suyu almak için ne de altını kapatıyorum ocağın.

Bir süre sonra bakmakta olduğum ateşin hızı azalıyor. Yavaşça, yavaşça sönüyor. Etraf hafiften gaz kokuyor. Bu sefer bir hamleyle kapatıyorum ocağın altını ve suyu alıyorum.

Boşaltıyorum bir bardağa ve çay poşetini içine bırakıyorum. Döne döne dibe çöküyor. Kırmızı rengini suya salıyor. Suyun rengi bir süre sonra değişiyor. Pembemsi, kırmızımsı bir renk... Gaz kokusu yok oluyor. Etrafım çilek kokmaya başlıyor. Tatlı, şekerli bir çilek kokusu...

Gözlerimi kapatıyorum, bardağı elime alıyorum ve kokuyu iyice içime çekiyorum.

Uzun zaman oldu...

Elime kalem almayalı uzun zaman oldu. Bir şeyler karalamayalı, içimde biriken gözyaşlarımı kalemimden akıtmayalı çok uzun zaman oldu. Yalnızlığım içimde büyüyor. Fakat gözyaşlarımı hiçbir zaman geçemiyor. Bir zaman geliyor ki, o suda boğulacak gibi oluyor yalnızlığım. Ve öyle de oluyor...

Can çekişiyor... Kurtarmak istiyorum ama kulağıma fısıldıyor bir ses: ''Hayır, bırak!''

Ben de biliyorum; tutsam elinden yalnızlığın, yine acıya boğulacağım. Yine sessizliğe gömüleceğim.

Bırakıyorum, gidiyor... Çığlık atıyor, kurtarmamı istiyor... Bir zaman sonra susuyor...

Uzun zaman oldu, biliyorum...

Ama bütün suç kışta. Çok geç geldi. Özletti kendini. Fakat olsun, şu an yanımızda ya. Sarmış dört bir yanımı, üşütüyor beni. Hoş bir serinlik bu. Özlediğim bir his...

Uzun zaman oldu, biliyorum...

Yatağıma geçiyorum ve bir sigara yakıyorum. Dumanı tavana doğru süzülüyor. Zamanla yok oluyor.

Ve ben, bir kış gününde daha son nefesimi veriyorum...


Her zaman olduğu gibi... İyi değilim. Havalar sıcak olmalıydı halbuki, güneş en tepede kasıp kavurmalıydı her yeri. Terlemeliydik deli gibi, zar zor nefes almalı, güçlükle adım atmalıydık. Bir damla suya muhtaç kalmalı, onun için savaş vermeliydik. Belki deniz kenarında kumsalda, belki havuz başında bir şezlongda uzanıyor, güneş gözlükleri gözümüzde, kalınca kitabımızın kış kokan sayfalarını çevirerek serinlemeliydik.

Fakat şu an yaz aylarında kışı yaşıyoruz. Pencereler, kapılar ardına kadar kapalı. Şimşek çakıyor, gök gürüldüyor ve birazdan yağmur başlar. Ben de yatağımda, battaniyenin altında bunları yazıyorum sana. Çünkü yine gözlerimin önündesin.
Anla işte.
Sana olan aşkımla ısınmaya çalışıyorum...

Kitabımızın Kış Kokan Sayfalarını Çeviremedik


Her zaman olduğu gibi... İyi değilim. Havalar sıcak olmalıydı halbuki, güneş en tepede kasıp kavurmalıydı her yeri. Terlemeliydik deli gibi, zar zor nefes almalı, güçlükle adım atmalıydık. Bir damla suya muhtaç kalmalı, onun için savaş vermeliydik. Belki deniz kenarında kumsalda, belki havuz başında bir şezlongda uzanıyor, güneş gözlükleri gözümüzde, kalınca kitabımızın kış kokan sayfalarını çevirerek serinlemeliydik.

Fakat şu an yaz aylarında kışı yaşıyoruz. Pencereler, kapılar ardına kadar kapalı. Şimşek çakıyor, gök gürüldüyor ve birazdan yağmur başlar. Ben de yatağımda, battaniyenin altında bunları yazıyorum sana. Çünkü yine gözlerimin önündesin.
Anla işte.
Sana olan aşkımla ısınmaya çalışıyorum...

Merhaba bitanelerim.

Havalar buz gibi. Ellerimi neredeyse eldivenli olmasına rağmen ceplerimden çıkartamıyorum. Evin içinde seksen kat giyindiğim yetmiyormuş gibi bir de ellerime eldivenlerimi geçirip, kabanımı giyip patiklerimi de iki çorabın üzerine geçiriyorum. Hayır yani yaz gelsin diyoruz sıcaktan patlıyoruz, kış gelsin diyoruz donmaktan bi hal oluyoruz. Ne olacak bu dünyanın hali vay anam vay.

Havaların titretmesi yetmiyormuş gibi bir de okulların titretmeleri var. Bildiğimiz gibi ilk yarının bitmesine ve tam anlamıyla bir ''Ohh...'' çekmemize iki haftacık gibi bir şey kaldı. Lan bir ''Ohh...'' çektirecekler ama burnumuzdan getiriyorlar. O kadar zaman beklerler beklerler, okulun kapanmasına iki hafta kala yığıyorlar ardı ardına yazılıları biz de böyle öküzün trene baktığı gibi bakıyor ''Yaaa ama hocaaaam o gün Geometriden yazılı vaar, bi sonraki gün olsaaa?'' ''Ay yok kız o gün de Tarihten yazılı var.'' diyoruz.

Hayır yani sen hiç mi öğrenci olmadın lan. Düdüğe bak. Anasının karnından sanki öğretmen olarak doğmuş da gelmiş karşımıza bir de bir cool tavırlarla ''Basit bunlar basit.'' diyor. İngilizceci de basit diyor gel otur bakalım yapabilecek misin o 'basit' dediğin soruları.

Te Allah'ım ya sinirlendim, bir de klavyeye vura vura yazıyorum. Pardon ablacıklarım, abiciklerim ve sevgili kardeşlerim. Ee bu ülkede okumak da kolay değil ki yani birisi de bizim halimizden anlasın. Şu okullar bir an önce bitsin diye dua ediyorum zaten sabah akşam. Hatta şu yazılılar bitsin öğlenlere kadar yatacağım yemin ederim. İstediğim saatte uyanıp tüm gün pijamalarımın içerisinde; elimde kitap, gözümde gözlüklerle dolanmak istiyorum.

Allah'ım şu okulu bir bitiriver yani rica ediyorum.

Ne Olacak Bu Öğrencilerin Hali?

Merhaba bitanelerim.

Havalar buz gibi. Ellerimi neredeyse eldivenli olmasına rağmen ceplerimden çıkartamıyorum. Evin içinde seksen kat giyindiğim yetmiyormuş gibi bir de ellerime eldivenlerimi geçirip, kabanımı giyip patiklerimi de iki çorabın üzerine geçiriyorum. Hayır yani yaz gelsin diyoruz sıcaktan patlıyoruz, kış gelsin diyoruz donmaktan bi hal oluyoruz. Ne olacak bu dünyanın hali vay anam vay.

Havaların titretmesi yetmiyormuş gibi bir de okulların titretmeleri var. Bildiğimiz gibi ilk yarının bitmesine ve tam anlamıyla bir ''Ohh...'' çekmemize iki haftacık gibi bir şey kaldı. Lan bir ''Ohh...'' çektirecekler ama burnumuzdan getiriyorlar. O kadar zaman beklerler beklerler, okulun kapanmasına iki hafta kala yığıyorlar ardı ardına yazılıları biz de böyle öküzün trene baktığı gibi bakıyor ''Yaaa ama hocaaaam o gün Geometriden yazılı vaar, bi sonraki gün olsaaa?'' ''Ay yok kız o gün de Tarihten yazılı var.'' diyoruz.

Hayır yani sen hiç mi öğrenci olmadın lan. Düdüğe bak. Anasının karnından sanki öğretmen olarak doğmuş da gelmiş karşımıza bir de bir cool tavırlarla ''Basit bunlar basit.'' diyor. İngilizceci de basit diyor gel otur bakalım yapabilecek misin o 'basit' dediğin soruları.

Te Allah'ım ya sinirlendim, bir de klavyeye vura vura yazıyorum. Pardon ablacıklarım, abiciklerim ve sevgili kardeşlerim. Ee bu ülkede okumak da kolay değil ki yani birisi de bizim halimizden anlasın. Şu okullar bir an önce bitsin diye dua ediyorum zaten sabah akşam. Hatta şu yazılılar bitsin öğlenlere kadar yatacağım yemin ederim. İstediğim saatte uyanıp tüm gün pijamalarımın içerisinde; elimde kitap, gözümde gözlüklerle dolanmak istiyorum.

Allah'ım şu okulu bir bitiriver yani rica ediyorum.


Nihayet dün akşam, 3 ay boyunca sabırsızlıkla beklediğim akşamların ilki gerçekleşti. Uzun zamandır uzun kollu pijamalarımla, elimde sıcacık kahvemle yağmuru ve beraberinde sertçe esen rüzgarı hissetmemiştim. Dün ise bunları acayip bir zevkle başlatmış oldum.

Fazlasıyla sıcak ve bunaltıcı bir yaz sonrası böyle havalara hasret kaldık gerçekten. Çoğunuz da benim gibi yağmurun camı tıkırdatma sesi eşliğinde kitap okuyup, yanında kahve keyfi yapmayı özlemişsinizdir. Bazılarımız için bu gerçekten paha biçilemez bir zevk.

Böyle bir havada edebiyat parçalamamak da biraz kaçar diye düşünüyorum. İçimde birden bire edebiyat yüklü cümleler kaynaşmaya başladı. Havanın o hafif soğukluğundan olsa gerek.

Şöyle söyleyeyim, kışı çok seviyoruz; üşümeyi, pijamalarımızın içinde sıcacık bir kahve ve kitap keyiflerimizi özlesek de kış, gerçekten insanı bazen depresyona sokabilen bir mevsim oluyor. İnsan sanki soğuk havalarda, daha çok yanında birinin olmasını arzuluyor. Kış, romantikliklerle doluşması gereken bir mevsimdir aynı zamanda. Ben böyle düşünüyorum. Ne yazık ki bir çoğumuz kış boyu üşürken, bazılarımız da aşkla ısınacak.

Her şey bir kenara, ne olursa olsun kışın gelmiş olması acayip bir duygu. Umuyorum ki 1 - 2 gün sonra tekrar sıcak havaları yaşamayız. Kış... lütfen gelmiş ol artık!

Aşk Mevsimi


Nihayet dün akşam, 3 ay boyunca sabırsızlıkla beklediğim akşamların ilki gerçekleşti. Uzun zamandır uzun kollu pijamalarımla, elimde sıcacık kahvemle yağmuru ve beraberinde sertçe esen rüzgarı hissetmemiştim. Dün ise bunları acayip bir zevkle başlatmış oldum.

Fazlasıyla sıcak ve bunaltıcı bir yaz sonrası böyle havalara hasret kaldık gerçekten. Çoğunuz da benim gibi yağmurun camı tıkırdatma sesi eşliğinde kitap okuyup, yanında kahve keyfi yapmayı özlemişsinizdir. Bazılarımız için bu gerçekten paha biçilemez bir zevk.

Böyle bir havada edebiyat parçalamamak da biraz kaçar diye düşünüyorum. İçimde birden bire edebiyat yüklü cümleler kaynaşmaya başladı. Havanın o hafif soğukluğundan olsa gerek.

Şöyle söyleyeyim, kışı çok seviyoruz; üşümeyi, pijamalarımızın içinde sıcacık bir kahve ve kitap keyiflerimizi özlesek de kış, gerçekten insanı bazen depresyona sokabilen bir mevsim oluyor. İnsan sanki soğuk havalarda, daha çok yanında birinin olmasını arzuluyor. Kış, romantikliklerle doluşması gereken bir mevsimdir aynı zamanda. Ben böyle düşünüyorum. Ne yazık ki bir çoğumuz kış boyu üşürken, bazılarımız da aşkla ısınacak.

Her şey bir kenara, ne olursa olsun kışın gelmiş olması acayip bir duygu. Umuyorum ki 1 - 2 gün sonra tekrar sıcak havaları yaşamayız. Kış... lütfen gelmiş ol artık!

Eylül ayını da geride bıraktık ve havaların biraz da olsa soğumasını ve sonbaharın güzelliğini yaşamaya hazırlanırken havalar gittikçe daha da bir sıcaklaşmaya başladı. Sonbaharı, kış ayını bu sene nasıl yaşayacağız ya da tam anlamıyla yaşayabilecek miyiz gerçekten merak ediyorum. Ben bir an önce kışın gelmesini ve yağmuru izlerken kahvemin kokusunu içime çekmeyi istiyorum. Kış, gerçekten kendini bu sene fazlasıyla özletti.

Kış aylarının tek kötü ve sevmediğim yanı ise çoğu hastalığın da beraberinde gelmesi. Özellikle grip, hepimizin en çok korktuğu hastalık diyebiliriz. Bulaşıcı olması da çok ayrı bir dert zaten. Fakat kış aylarında grip olmaktan daha kötü bir şey varsa, o da yaz gribi olmaktır. 2 gündür yaz gribine yakalanmışım, fena haldeyim. Kış aylarında geçirdiğimiz gribe bile razı olabiliyorsunuz bu durumda. Hava sıcak diye kendimizi fazla serbest bırakıyoruz, havanın sıcaklığına aldanıp yakalanıyoruz. Bu sıcaklarda en çekilmez olan da bu grip oluyor.

Yaz gribi diye geçip gidenler olabilir, çok umursamayanlar olabilir ama azıcık araştırmayla fazlasıyla tehlikeli olabileceğini de görmüş olursunuz. Sessizce gelen bir zatürre, astım ve lejyoner hastalığı ile her an karşı karşıya kalma ihtimaliniz de olabiliyor. Bol sıvı, özellikle su tüketin ve güneşten olabildiğince uzak durun! Daha dikkatli ve tedbirli olmak hiçbirimize yarardan başka bir şey getirmez.

Benim gibi, sıcaklığın bu tavan yapmış günlerinde yaz gribine katlanmak zorunda olan herkese geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum.

Yaz Gribi Deyip Geçmeyin

Eylül ayını da geride bıraktık ve havaların biraz da olsa soğumasını ve sonbaharın güzelliğini yaşamaya hazırlanırken havalar gittikçe daha da bir sıcaklaşmaya başladı. Sonbaharı, kış ayını bu sene nasıl yaşayacağız ya da tam anlamıyla yaşayabilecek miyiz gerçekten merak ediyorum. Ben bir an önce kışın gelmesini ve yağmuru izlerken kahvemin kokusunu içime çekmeyi istiyorum. Kış, gerçekten kendini bu sene fazlasıyla özletti.

Kış aylarının tek kötü ve sevmediğim yanı ise çoğu hastalığın da beraberinde gelmesi. Özellikle grip, hepimizin en çok korktuğu hastalık diyebiliriz. Bulaşıcı olması da çok ayrı bir dert zaten. Fakat kış aylarında grip olmaktan daha kötü bir şey varsa, o da yaz gribi olmaktır. 2 gündür yaz gribine yakalanmışım, fena haldeyim. Kış aylarında geçirdiğimiz gribe bile razı olabiliyorsunuz bu durumda. Hava sıcak diye kendimizi fazla serbest bırakıyoruz, havanın sıcaklığına aldanıp yakalanıyoruz. Bu sıcaklarda en çekilmez olan da bu grip oluyor.

Yaz gribi diye geçip gidenler olabilir, çok umursamayanlar olabilir ama azıcık araştırmayla fazlasıyla tehlikeli olabileceğini de görmüş olursunuz. Sessizce gelen bir zatürre, astım ve lejyoner hastalığı ile her an karşı karşıya kalma ihtimaliniz de olabiliyor. Bol sıvı, özellikle su tüketin ve güneşten olabildiğince uzak durun! Daha dikkatli ve tedbirli olmak hiçbirimize yarardan başka bir şey getirmez.

Benim gibi, sıcaklığın bu tavan yapmış günlerinde yaz gribine katlanmak zorunda olan herkese geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum.

Genelde her yaz internetten izlediğim bir dizi olur. Bu diziler yabancı olur, Türk dizilerini pek izlemem. Tabii seçili olanlar vardır. Bu yaz, izlediğim 3 dizi oldu. Bunlardan biri Türk ve hepimizin bildiği bir dizi. 2 sene önce yayınlanmış ve kısa sürede final yapılan bir diziydi.

1 - Shameless 

Yaz aylarının başlarında, yılın başında 2. sezonuyla ve yine 12 bölümle yayınlanan Shameless var. Shameless, ilk sezonundan beri takip ettiğim bir dizi. Şimdiye kadar en beğendiğim ve izlemekten zevk duyduğum bir dizidir. Shameless, yeri geldiği zaman sizi duygusallığına sürükleyen, yeri geldiğinde de kahkahaya boğan başarılı bir dizi. Sezon başına sadece 12 bölüm olması, Shameless hayranları için pek iyi bir durum değil. 12 bölüm  sonunda 1 sene bekleme payı oluyor çünkü. Shameless her anlamda müthiş bir dizi ve kesinlikle izlenilmesini tavsiye ediyorum. Pişmanlık duyacağınızı sanmıyorum. 

Shameless'in oyuncu kadrosu da şöyle:

William H. Macy - Frank Gallagher
Emmy Rossum - Fiona Gallagher
Justin Chatwin - Steve
Ethan Cutkosky - Carl Gallagher
Shanola Hampton - Veronica Fisher 
Steve Howey - Kevin Ball
Emma Kenney - Debbie Gallagher
Cameron Monaghan - Ian Gallagher
Jeremy Allen White - Lip Gallagher
Laura Wiggins - Karen Jackson
Joan Cusack - Sheila Jackson

2 - Gossip Girl 

Gossip Girl, 6 sezondur devam eden ve çok beğenilen bir dizi. Ben Gossip Girl'ü geçen sene yazın başlamıştım. Kışın da biraz devam etmiştim ama daha sonra bırakmıştım. Şu an 4. sezonunu yarıladım. 6. sezon henüz yayınlamadı. Umarım 6. sezona kadar devam ettirebilirim. 

Gossip Girl'de oldukça iyi ve sevdiğim tarz dizilerden. İzlerken sıkılmıyorum ve bir günde 2 - 3 bölüm rahatlıkla izleyebiliyorum. Gossip Girl de tavsiye ettiğim yabancı dizilerden ikincisi. Çoğu kişi izlemiştir ve gayet iyi biliyordur bu diziyi. İzlemeyenler bile ismini mutlaka duymuştur ve izlemeyen varsa izlesin derim.  

Gossip Girl'ün oyuncu kadrosu:

Blake Lively - Serena van der Woodsen
Leighton Meester - Blair Woldorf
Penn Badgley - Dan Humprey
Chace Crawford - Nate Archibald
Ed Westwick - Chuck Bass
Kelly Rutherford -Lily van der Woodsen
Matthew Settle - Rufus Humprey
Kristen Bell - Gossip Girl
Taylor Momsen - Jenny Humprey
Jessica Szohr - Venessa Abrams
Zuzanna Szadkowski - Dorota Kishlovsky
Connor Paolo - Eric van der Woodsen
Margaret Colin - Eleanor Woldorf
Robert John Burke - Bart Bass 

3 - Küçük Sırlar 

Küçük Sırlar dizisini 2 sene önce televizyon izleyip, takip ediyordum. Final bölümüne kadar da hep izledim. Kaçırdığım bölümleri internette aynı yıl içerisinde tamamladım. O zamanlar, Küçük Sırlar yayına verilmeden bir haber çıkmış, Gossip Girl'den esinlenme ve birebir olduğu söylenmişti. Ben o zamanlar Gossip Girl'ü biliyordum fakat izlememiştim ve bir fikrim de yoktu bu konuda. Gossip Girl'ü izledikten sonra bu yaz, Küçük Sırlar'ı tekrar izleyip benzeyip benzemediğine bakmak için izledim ve kesinlikle bir alakası olmadığını farkettim. Gossip Girl daha geniş bir dizi, Küçük Sırlar öyle değil. Hani karakterler açısında hafif bir benzerlik var ama bu benzerlikler çok abartılacak derecede, aynısı denilecek derecede değil. 

Küçük Sırlar'ın oyuncu kadrosu da şöyleydi:

Sinem Kobal - Su
Burak Özçivit - Çetin
Merve Boluğur - Ayşegül
İpek Karapınar - Arzu
Birkan Sokullu - Demir
Kadir Doğulu - Ali
Ecem Uzun - Meriç
Cem Mehmetcan Mincizozlu - Aslan Cem
Enginay Gültekin - Neslişah
Yıldırım Urağ - Ömer
Gonca Vuslateri - Ceyla
Dilara Öztunç - Heves
Yıldız Kültür - Fikriye
Şenay Gürler - Şebnem
Ebru Akel - Biricik 

Bu Yaz İzlediklerim

Genelde her yaz internetten izlediğim bir dizi olur. Bu diziler yabancı olur, Türk dizilerini pek izlemem. Tabii seçili olanlar vardır. Bu yaz, izlediğim 3 dizi oldu. Bunlardan biri Türk ve hepimizin bildiği bir dizi. 2 sene önce yayınlanmış ve kısa sürede final yapılan bir diziydi.

1 - Shameless 

Yaz aylarının başlarında, yılın başında 2. sezonuyla ve yine 12 bölümle yayınlanan Shameless var. Shameless, ilk sezonundan beri takip ettiğim bir dizi. Şimdiye kadar en beğendiğim ve izlemekten zevk duyduğum bir dizidir. Shameless, yeri geldiği zaman sizi duygusallığına sürükleyen, yeri geldiğinde de kahkahaya boğan başarılı bir dizi. Sezon başına sadece 12 bölüm olması, Shameless hayranları için pek iyi bir durum değil. 12 bölüm  sonunda 1 sene bekleme payı oluyor çünkü. Shameless her anlamda müthiş bir dizi ve kesinlikle izlenilmesini tavsiye ediyorum. Pişmanlık duyacağınızı sanmıyorum. 

Shameless'in oyuncu kadrosu da şöyle:

William H. Macy - Frank Gallagher
Emmy Rossum - Fiona Gallagher
Justin Chatwin - Steve
Ethan Cutkosky - Carl Gallagher
Shanola Hampton - Veronica Fisher 
Steve Howey - Kevin Ball
Emma Kenney - Debbie Gallagher
Cameron Monaghan - Ian Gallagher
Jeremy Allen White - Lip Gallagher
Laura Wiggins - Karen Jackson
Joan Cusack - Sheila Jackson

2 - Gossip Girl 

Gossip Girl, 6 sezondur devam eden ve çok beğenilen bir dizi. Ben Gossip Girl'ü geçen sene yazın başlamıştım. Kışın da biraz devam etmiştim ama daha sonra bırakmıştım. Şu an 4. sezonunu yarıladım. 6. sezon henüz yayınlamadı. Umarım 6. sezona kadar devam ettirebilirim. 

Gossip Girl'de oldukça iyi ve sevdiğim tarz dizilerden. İzlerken sıkılmıyorum ve bir günde 2 - 3 bölüm rahatlıkla izleyebiliyorum. Gossip Girl de tavsiye ettiğim yabancı dizilerden ikincisi. Çoğu kişi izlemiştir ve gayet iyi biliyordur bu diziyi. İzlemeyenler bile ismini mutlaka duymuştur ve izlemeyen varsa izlesin derim.  

Gossip Girl'ün oyuncu kadrosu:

Blake Lively - Serena van der Woodsen
Leighton Meester - Blair Woldorf
Penn Badgley - Dan Humprey
Chace Crawford - Nate Archibald
Ed Westwick - Chuck Bass
Kelly Rutherford -Lily van der Woodsen
Matthew Settle - Rufus Humprey
Kristen Bell - Gossip Girl
Taylor Momsen - Jenny Humprey
Jessica Szohr - Venessa Abrams
Zuzanna Szadkowski - Dorota Kishlovsky
Connor Paolo - Eric van der Woodsen
Margaret Colin - Eleanor Woldorf
Robert John Burke - Bart Bass 

3 - Küçük Sırlar 

Küçük Sırlar dizisini 2 sene önce televizyon izleyip, takip ediyordum. Final bölümüne kadar da hep izledim. Kaçırdığım bölümleri internette aynı yıl içerisinde tamamladım. O zamanlar, Küçük Sırlar yayına verilmeden bir haber çıkmış, Gossip Girl'den esinlenme ve birebir olduğu söylenmişti. Ben o zamanlar Gossip Girl'ü biliyordum fakat izlememiştim ve bir fikrim de yoktu bu konuda. Gossip Girl'ü izledikten sonra bu yaz, Küçük Sırlar'ı tekrar izleyip benzeyip benzemediğine bakmak için izledim ve kesinlikle bir alakası olmadığını farkettim. Gossip Girl daha geniş bir dizi, Küçük Sırlar öyle değil. Hani karakterler açısında hafif bir benzerlik var ama bu benzerlikler çok abartılacak derecede, aynısı denilecek derecede değil. 

Küçük Sırlar'ın oyuncu kadrosu da şöyleydi:

Sinem Kobal - Su
Burak Özçivit - Çetin
Merve Boluğur - Ayşegül
İpek Karapınar - Arzu
Birkan Sokullu - Demir
Kadir Doğulu - Ali
Ecem Uzun - Meriç
Cem Mehmetcan Mincizozlu - Aslan Cem
Enginay Gültekin - Neslişah
Yıldırım Urağ - Ömer
Gonca Vuslateri - Ceyla
Dilara Öztunç - Heves
Yıldız Kültür - Fikriye
Şenay Gürler - Şebnem
Ebru Akel - Biricik 

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.