background img

The New Stuff

bumerang etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bumerang etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hürriyet Bumerang'ın İnstagram sayfasındaki çekilişe katılarak kazandığım bu tatlı kitap, her daim yanınızda taşıyacağınız türden bir kitap.

Ayrılıklar, reddedilişler ve kırık kalpler için teselli (ve öfke) sözleri ile dolu bir kitap ve sizi inanılmaz rahatlatıyor.

Kitabın içerisinde Oscar Wilde'dan Graham Greene'ye, John Steinbeck'ten Charles Dickens'a kadar milyonlarca yazarın, komedyenin ve düşünürün sözleri bulunmakta.

Kitap; Yıkılış, Öfke, Pişmanlık, Yalnızlık, Küçümseme, Toparlanma, Hayata Devam ve Bağımsızlık olmak üzere toplam sekiz adet bölümden oluşmakta. Kitabın en sevdiğim yanı ise her bölüm sonunda, örneğin ''Sen de Anlat Nasıl Yıkıldığını'' şeklinde iki boş sayfa bırakmışlar ve siz de kitaba kendi yaşadıklarınızı yazabiliyorsunuz.

Bunların dışında kitabın iç tasarımı oldukça yaratıcı ve ilgi çekici olmuş. İçindeki sözler de sizi yeri geldi mi güldürüyor yeri geldi mi duygulandırıyor yeri geldi mi de daha fazla öfkelendiriyor.

Ben kitabı çok sevdim. Kesinlikle temin edip okumanızı öneririm. En azından baş ucunuzda bulunsun ki sinirlendikçe açar, birkaç söz okur, sakinleşirsiniz.

Teşekkürler Bumerang!

Aşkın Canı Cehenneme!

Hürriyet Bumerang'ın İnstagram sayfasındaki çekilişe katılarak kazandığım bu tatlı kitap, her daim yanınızda taşıyacağınız türden bir kitap.

Ayrılıklar, reddedilişler ve kırık kalpler için teselli (ve öfke) sözleri ile dolu bir kitap ve sizi inanılmaz rahatlatıyor.

Kitabın içerisinde Oscar Wilde'dan Graham Greene'ye, John Steinbeck'ten Charles Dickens'a kadar milyonlarca yazarın, komedyenin ve düşünürün sözleri bulunmakta.

Kitap; Yıkılış, Öfke, Pişmanlık, Yalnızlık, Küçümseme, Toparlanma, Hayata Devam ve Bağımsızlık olmak üzere toplam sekiz adet bölümden oluşmakta. Kitabın en sevdiğim yanı ise her bölüm sonunda, örneğin ''Sen de Anlat Nasıl Yıkıldığını'' şeklinde iki boş sayfa bırakmışlar ve siz de kitaba kendi yaşadıklarınızı yazabiliyorsunuz.

Bunların dışında kitabın iç tasarımı oldukça yaratıcı ve ilgi çekici olmuş. İçindeki sözler de sizi yeri geldi mi güldürüyor yeri geldi mi duygulandırıyor yeri geldi mi de daha fazla öfkelendiriyor.

Ben kitabı çok sevdim. Kesinlikle temin edip okumanızı öneririm. En azından baş ucunuzda bulunsun ki sinirlendikçe açar, birkaç söz okur, sakinleşirsiniz.

Teşekkürler Bumerang!


Bumerang, harika bir etkinlikle daha karşımızda şu an. Biz bloggerların Bumerang hikayelerimizi yazmamızı istiyor. Bunu görünce ben de kendi 'Bumerang Hikayemi' yazmak istedim.Ve hikayem şöyle başladı...

3 senedir bloggerlık yapıyordum. Çok küçük yaşta bloggerlık yapmaya başlamamın üzerimde çok büyük bir etkisi oldu. Yazmaya karşı yetenekli olduğumu hiç fark etmemiştim. Ta ki bir arkadaşımın bana blog açmamı önermesine kadar. 

Yazdıkça geliştim, okundukça ilerledim ve değiştim. İlk başlarda yazdıklarımla, şu an yazıyor olduklarım arasındaki farkı görmemek mümkün değil. Bu da tabii ki sadece benden kaynaklanmıyor, bana destek olan ek kişilerden, sitelerden kaynaklanıyor. 

Bir gün hiç beklemediğim bir anda, Bumerang'da çalışan biri tarafından bir e-mail aldım. Blogumu, Hürriyet Bumerang'a bağlamamı, böylece bana sunulacak bir çok imkandan faydalanabileceğimi söyledi. Hiç tereddütsüz kabul ettim ve blogumu Bumerang'a bağladım. Bunun öncesinde de bir çok siteden mail almıştım ama hiçbirini nedense kabul etmedim. Bumerang'ı ise şüphesiz kabul ettim. 

2012 Mayıs ayında, yeni bir blog (şu anki) açtım ve artık bir Bumerang yazarıydım aynı zamanda. Zaman geçti, reklam teklifleri, yayınladığım içeriklere gelen ilgi ve yoğunluk beni hem şımarttı hem de fazladan bir öz güven getirdi. Yazacak konu bulamıyorken, artık yazdıkça yazasım geliyordu. İnsanlara kendimi daha fazla okutmak istiyordum. Bu duygularımı da kesinlikle Bumerang'a ve çalışanlarına borçluyum.

2012'nin Ekim ayında ise Bumerang Ödülleri olduğunu gördüm. Henüz yeni ve yaşımın küçük olmasıyla kazanabileceğime hiç ihtimal vermeden, işi şansa bırakarak ben de katılımımı yaptım. 1 aylık bir sürecin sonunda, En Uyumlu Site kategorisinde ilk 10'a kaldığımı gördüm ve bu heyecan bile ağlamama sebep oldu. İlk 10'a kaldım ama ilk 3'e kalabileceğime ciddi anlamda ihtimal bile vermemiştim. Derken bir gün telefonum çaldı ve sevgili Ahmet Erten, ilk üçe kaldığımı söyledi. Heyecandan konuşamadım, ödül törenini tir tir titreyerek bekledim. 

O gün geldi... Böyle bir ortamda bulunmak, bunca güzel insan arasında benim de var olmam büyük bir mutluluktu. Birinci olamadım belki ama asla vazgeçmeyeceğim. En üste, en yukarılara tırmanmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. 

O gün ödül törenine, finalist olarak katılmamış bile olsaydım aynı mutluluğu ve heyecanı eminim ki duyardım. Çünkü etrafım o kadar sıcak kanlı ve birbirinden güzel insanlarla doluydu ki, kesinlikle anlatabilecek değil, yaşanılabilecek bir duygu bu.

İlerde ne olurum ne oluruz bilinmez ama blog yazarlığı yaptığım sürece Bumerang'a hep minnet duyacağım. Sadece bana değil, benim gibi binlerce blog yazarına sunduğu bunca hizmet, bunca güzel fırsat kesinlikle ayakta alkışlanılacak türden. 

Blogumu ilk açtığım zamanlarda neredeyse hiç takipçim yoktu, şimdi ise 63 kişiye ulaşmış bulunmaktayım. Henüz birinci yılımı bile doldurmadım bu blog sitemde. Takipçi dışında bloguma gelen ziyaretçi sayısı da gün geçtikçe artmakta. Yine söylüyorum, bunları sadece kalemim sağlamadı. Evet, kalemim her zaman sizlerle konuşacak ama Bumerang da her zaman yanımda olacak, buna inanıyorum. Ve bir kere, bir kere, bir kere daha teşekkürler Bumerang!

Benim Bumerang Hikayem!


Bumerang, harika bir etkinlikle daha karşımızda şu an. Biz bloggerların Bumerang hikayelerimizi yazmamızı istiyor. Bunu görünce ben de kendi 'Bumerang Hikayemi' yazmak istedim.Ve hikayem şöyle başladı...

3 senedir bloggerlık yapıyordum. Çok küçük yaşta bloggerlık yapmaya başlamamın üzerimde çok büyük bir etkisi oldu. Yazmaya karşı yetenekli olduğumu hiç fark etmemiştim. Ta ki bir arkadaşımın bana blog açmamı önermesine kadar. 

Yazdıkça geliştim, okundukça ilerledim ve değiştim. İlk başlarda yazdıklarımla, şu an yazıyor olduklarım arasındaki farkı görmemek mümkün değil. Bu da tabii ki sadece benden kaynaklanmıyor, bana destek olan ek kişilerden, sitelerden kaynaklanıyor. 

Bir gün hiç beklemediğim bir anda, Bumerang'da çalışan biri tarafından bir e-mail aldım. Blogumu, Hürriyet Bumerang'a bağlamamı, böylece bana sunulacak bir çok imkandan faydalanabileceğimi söyledi. Hiç tereddütsüz kabul ettim ve blogumu Bumerang'a bağladım. Bunun öncesinde de bir çok siteden mail almıştım ama hiçbirini nedense kabul etmedim. Bumerang'ı ise şüphesiz kabul ettim. 

2012 Mayıs ayında, yeni bir blog (şu anki) açtım ve artık bir Bumerang yazarıydım aynı zamanda. Zaman geçti, reklam teklifleri, yayınladığım içeriklere gelen ilgi ve yoğunluk beni hem şımarttı hem de fazladan bir öz güven getirdi. Yazacak konu bulamıyorken, artık yazdıkça yazasım geliyordu. İnsanlara kendimi daha fazla okutmak istiyordum. Bu duygularımı da kesinlikle Bumerang'a ve çalışanlarına borçluyum.

2012'nin Ekim ayında ise Bumerang Ödülleri olduğunu gördüm. Henüz yeni ve yaşımın küçük olmasıyla kazanabileceğime hiç ihtimal vermeden, işi şansa bırakarak ben de katılımımı yaptım. 1 aylık bir sürecin sonunda, En Uyumlu Site kategorisinde ilk 10'a kaldığımı gördüm ve bu heyecan bile ağlamama sebep oldu. İlk 10'a kaldım ama ilk 3'e kalabileceğime ciddi anlamda ihtimal bile vermemiştim. Derken bir gün telefonum çaldı ve sevgili Ahmet Erten, ilk üçe kaldığımı söyledi. Heyecandan konuşamadım, ödül törenini tir tir titreyerek bekledim. 

O gün geldi... Böyle bir ortamda bulunmak, bunca güzel insan arasında benim de var olmam büyük bir mutluluktu. Birinci olamadım belki ama asla vazgeçmeyeceğim. En üste, en yukarılara tırmanmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. 

O gün ödül törenine, finalist olarak katılmamış bile olsaydım aynı mutluluğu ve heyecanı eminim ki duyardım. Çünkü etrafım o kadar sıcak kanlı ve birbirinden güzel insanlarla doluydu ki, kesinlikle anlatabilecek değil, yaşanılabilecek bir duygu bu.

İlerde ne olurum ne oluruz bilinmez ama blog yazarlığı yaptığım sürece Bumerang'a hep minnet duyacağım. Sadece bana değil, benim gibi binlerce blog yazarına sunduğu bunca hizmet, bunca güzel fırsat kesinlikle ayakta alkışlanılacak türden. 

Blogumu ilk açtığım zamanlarda neredeyse hiç takipçim yoktu, şimdi ise 63 kişiye ulaşmış bulunmaktayım. Henüz birinci yılımı bile doldurmadım bu blog sitemde. Takipçi dışında bloguma gelen ziyaretçi sayısı da gün geçtikçe artmakta. Yine söylüyorum, bunları sadece kalemim sağlamadı. Evet, kalemim her zaman sizlerle konuşacak ama Bumerang da her zaman yanımda olacak, buna inanıyorum. Ve bir kere, bir kere, bir kere daha teşekkürler Bumerang!



Ve Elif Şafak'tan Aşk da bitti.

Bumerang'ın ödüllerinden biri olan Elif Şafak'ın Aşk kitabını, okuma nedenim de elime geçmesi oldu açıkçası. Elif Şafak'a hep bir ön yargı ile yaklaştığımdan kitaplarını alıp okumak hiç geçmedi aklımdan, istemedim de. Kitabı okuduğumda pişmanlık duygusu sardı içimi. 

Aşk'ı elimden bırakamadım. Daha önce bu tür bir kitap okumamıştım. Okuyan arkadaşlarım kitap için hep ''İlahi aşkı anlatıyor, çok iyi değil yaa.'' diyorlardı ve bir kere daha kitaptan anlamadıklarını anladım. 

Aşk, sadece ilahi aşkı değil aynı zamanda Ella ve Aziz arasındaki güçlü aşkı da ele alıyor. Tamamen kurmaca olan bu kitap, aynı zamanda içerisinde bir kitap daha barındırıyor: Aşk Şeriatı. 

Ağır bir dil ve tamamen edebi sözcüklerle dolup taşan bu kitap gerçekten okumaya değer. Elif Şafak'ın kalemini çok sevdim. Bence bu kitabı başka birisi yazmaya kalksaydı, ortaya çok kötü şeyler çıkabilirdi diye düşünüyorum. Çünkü iki kitap arasındaki geçişler o kadar yerli yerindeki, bu da Şafak'ın kaleminin oldukça güçlü olduğunu gösteriyor. 

Kitabı geç okumuş bir okurum. Belki hala okumayanlar vardır diye de bu yazıyı yazıyorum. Alıp okumalısınız. Eminim ki siz de elinizden bırakmadan bir çırpıda okuyacaksınız. 

TANITIM BÜLTENİ

(Kitabın 35. sayfasından.)

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikayeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hala ham, hala aşktan bir çocuk gibi toy... 

''Hamuş'' derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç, bir şairin, hem de namı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini?

Kainatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradan'ın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu. 

Mesnevi'yi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin ''b'' harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi ''Bişnev!''dir. Yani ''Dinle!'' Tesadüf mü dersin ismi ''Suskun'' olan bir şairin en kıymetli yapıtına ''Dinle!'' diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?

Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. ''Neden?'' diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla. 

Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.

A.Z Zahara

Amsterdan, 2007

Elif Şafak - Aşk


Ve Elif Şafak'tan Aşk da bitti.

Bumerang'ın ödüllerinden biri olan Elif Şafak'ın Aşk kitabını, okuma nedenim de elime geçmesi oldu açıkçası. Elif Şafak'a hep bir ön yargı ile yaklaştığımdan kitaplarını alıp okumak hiç geçmedi aklımdan, istemedim de. Kitabı okuduğumda pişmanlık duygusu sardı içimi. 

Aşk'ı elimden bırakamadım. Daha önce bu tür bir kitap okumamıştım. Okuyan arkadaşlarım kitap için hep ''İlahi aşkı anlatıyor, çok iyi değil yaa.'' diyorlardı ve bir kere daha kitaptan anlamadıklarını anladım. 

Aşk, sadece ilahi aşkı değil aynı zamanda Ella ve Aziz arasındaki güçlü aşkı da ele alıyor. Tamamen kurmaca olan bu kitap, aynı zamanda içerisinde bir kitap daha barındırıyor: Aşk Şeriatı. 

Ağır bir dil ve tamamen edebi sözcüklerle dolup taşan bu kitap gerçekten okumaya değer. Elif Şafak'ın kalemini çok sevdim. Bence bu kitabı başka birisi yazmaya kalksaydı, ortaya çok kötü şeyler çıkabilirdi diye düşünüyorum. Çünkü iki kitap arasındaki geçişler o kadar yerli yerindeki, bu da Şafak'ın kaleminin oldukça güçlü olduğunu gösteriyor. 

Kitabı geç okumuş bir okurum. Belki hala okumayanlar vardır diye de bu yazıyı yazıyorum. Alıp okumalısınız. Eminim ki siz de elinizden bırakmadan bir çırpıda okuyacaksınız. 

TANITIM BÜLTENİ

(Kitabın 35. sayfasından.)

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikayeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hala ham, hala aşktan bir çocuk gibi toy... 

''Hamuş'' derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç, bir şairin, hem de namı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini?

Kainatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradan'ın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu. 

Mesnevi'yi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin ''b'' harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi ''Bişnev!''dir. Yani ''Dinle!'' Tesadüf mü dersin ismi ''Suskun'' olan bir şairin en kıymetli yapıtına ''Dinle!'' diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?

Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. ''Neden?'' diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla. 

Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.

A.Z Zahara

Amsterdan, 2007

Ülkemizin, özgün blog yazarlarına büyük bir şans tanıyan paylaşım platformu olan Bumerang, bu sene ikincisini düzenleyeceği Bumerang Ödülleri ile siteleri daha başarılı kılmak adına, bir yarışma düzenliyor. Bumerang, bu sene blogları 7 kategoride topluyor.


Kategoriler

En Tarz Blog
Sitede kullanılan görsellerin içerikle uyumlu bir biçimde bütünleştiği, tema tasarımıyla ve uyumlu renk kullanımlarıyla dikkat çeken, ziyaretçilerine kolay ve rahat bir okuma olanağı sunan, özgün, yaratıcı tasarıma sahip, site menüsünde anlaşılır ve kolay kullanım sağlayan siteleri kapsar.
En Çalışkan Blog
Hedef kitlesine uygun içerik zenginliği ve geniş arşivi ile dikkat çeken, blog içeriklerini düzenli aralıklarla güncelleyen, okuyucularına benzersiz araştırmalar sunan, yazılarını video ve görsellerle zenginleştiren, özgün ve farklı anlatıma sahip bilgileri içeren siteleri kapsar.
En Sosyal Blog
Okuyucularına kendi alanında özgün içerikler sunan, sosyal medyayı yakından takip ederek aktif kullanan, tüm platformlarda okuyucularıyla etkileşim halinde olan, okuyucu yorumlarına önem veren, sitesini faydalı widgetlarla zenginleştiren siteler bu kategoride değerlendirilecektir.
En Bilge Forum
Belirli bir konu üzerine yoğunlaşmış, belirlenen konu üzerinde güncel paylaşımları bulunan, oturmuş bir içerik paylaşımcı kitlesine sahip, konu ile ilgili farklı bilgi ve paylaşımları içeren, içeriklerini doğru kategorilendiren, tasarım olarak kullanışlı forumları içerir.
En İyi Yerel Site
Güncel il ve ilçe haberlerinin bulunduğu, ekonomi, etkinlik, kültür & sanat ve siyasi içeriklere yer verip tasarım açısından da özenli olan siteler bu kategoriden başvurabilirler.
En Uyumlu Site
Arama motorlarıyla uyumlu, tüm browserlarda (tarayıcı) sorunsuz çalışan, içeriklerine mobil cihazlardan da kolayca erişilebilen, site yüklenme hızına önem veren forumları içerir.

Ben de blogumu ''En Uyumlu Site'' kategorisi içerisinde olmasını uygun gördüm ve başvurdum. Onayı aldım ve blogum şu an oylama süreci içerisinde 15 Kasım'a kadar oy almaya devam edecektir. Kullanacağınız oylar tamamen ücretsiz ve Hürriyet güvencesi içerisinde gerçekleşecektir.
Ben de siz okuyucularımdan destek bekleyerek, daha iyi yerlere gelme hayallerini kuruyorum. Umarım desteklerinizi benden esirgemezsiniz. Öncelikler sizler ve daha sonra kendim adına, daha iyi yerlere gelmek umuduyla... 

Bumerang Ödülleri 2012

Ülkemizin, özgün blog yazarlarına büyük bir şans tanıyan paylaşım platformu olan Bumerang, bu sene ikincisini düzenleyeceği Bumerang Ödülleri ile siteleri daha başarılı kılmak adına, bir yarışma düzenliyor. Bumerang, bu sene blogları 7 kategoride topluyor.


Kategoriler

En Tarz Blog
Sitede kullanılan görsellerin içerikle uyumlu bir biçimde bütünleştiği, tema tasarımıyla ve uyumlu renk kullanımlarıyla dikkat çeken, ziyaretçilerine kolay ve rahat bir okuma olanağı sunan, özgün, yaratıcı tasarıma sahip, site menüsünde anlaşılır ve kolay kullanım sağlayan siteleri kapsar.
En Çalışkan Blog
Hedef kitlesine uygun içerik zenginliği ve geniş arşivi ile dikkat çeken, blog içeriklerini düzenli aralıklarla güncelleyen, okuyucularına benzersiz araştırmalar sunan, yazılarını video ve görsellerle zenginleştiren, özgün ve farklı anlatıma sahip bilgileri içeren siteleri kapsar.
En Sosyal Blog
Okuyucularına kendi alanında özgün içerikler sunan, sosyal medyayı yakından takip ederek aktif kullanan, tüm platformlarda okuyucularıyla etkileşim halinde olan, okuyucu yorumlarına önem veren, sitesini faydalı widgetlarla zenginleştiren siteler bu kategoride değerlendirilecektir.
En Bilge Forum
Belirli bir konu üzerine yoğunlaşmış, belirlenen konu üzerinde güncel paylaşımları bulunan, oturmuş bir içerik paylaşımcı kitlesine sahip, konu ile ilgili farklı bilgi ve paylaşımları içeren, içeriklerini doğru kategorilendiren, tasarım olarak kullanışlı forumları içerir.
En İyi Yerel Site
Güncel il ve ilçe haberlerinin bulunduğu, ekonomi, etkinlik, kültür & sanat ve siyasi içeriklere yer verip tasarım açısından da özenli olan siteler bu kategoriden başvurabilirler.
En Uyumlu Site
Arama motorlarıyla uyumlu, tüm browserlarda (tarayıcı) sorunsuz çalışan, içeriklerine mobil cihazlardan da kolayca erişilebilen, site yüklenme hızına önem veren forumları içerir.

Ben de blogumu ''En Uyumlu Site'' kategorisi içerisinde olmasını uygun gördüm ve başvurdum. Onayı aldım ve blogum şu an oylama süreci içerisinde 15 Kasım'a kadar oy almaya devam edecektir. Kullanacağınız oylar tamamen ücretsiz ve Hürriyet güvencesi içerisinde gerçekleşecektir.
Ben de siz okuyucularımdan destek bekleyerek, daha iyi yerlere gelme hayallerini kuruyorum. Umarım desteklerinizi benden esirgemezsiniz. Öncelikler sizler ve daha sonra kendim adına, daha iyi yerlere gelmek umuduyla... 

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.