background img

The New Stuff

yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim iki yeni haberim var. Bu iki haber de yan tarafta görüyor olduğunuz kitap kapağı ile birlikte bir nevi anlaşılıyordur.

Öncelikle ilk haberim birkaç gün önce açmış olduğum Wattpad sayfamla ilgili. Twitter'dan tanışıyor olduğum bir arkadaşım sayesinde keşfettim diyebilirim Wattpad'a. Daha öncelerde duymuş ve göz atmıştım fakat açma gereği nedense hiç duymadım. Fakat daha ayrıntılı şekilde bir bilgiye sahip olduğumda açmak istedim ve sesimi bir de orada duyurmayı tercih ettim.

Bu kitap kapağı da Wattpad'deki ilk çalışmamın kitap kapağı. Kapak düzenlemesi için Batuhan'a da bir kere daha teşekkür ederim. Wattpad'e girişimi blogda şimdiye kadar sizlerle paylaşmış olduğum deneme, düz yazı, mensur şiirleri kitaplaştırarak yapmak istedim. Bunların hepsi de benden parçalar olduğu için, Kelebek Taneleri adı tam olacaktır diye düşündüm. Wattpad'ten de beni takip edip kitabımı okumak isterseniz, kullanıcı adım: hhasanokcu
Direkt olarak kitabı okumak için buraya tık.

İkinci haberim ise uzun zamandır beni takip ediyor olanlarınız bilir, ilk kitabımı yazmış ve ikincisini yarılamış ve artık keşfedilmeyi beklemeyip yazarlık statüsünü avuçları arasına almak isteyen biriyim. Henüz 7-8 yayıneviyle daha görüşmem sürmekte fakat hissediyorum ki bu sefer ilk kitabımı basılmış bir şekilde ellerimde tutabileceğim. İlerleyen günlerde, haftalarda son haberleri de tüm sevincimle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Umarım ki güzel sonuçlarla hep birlikte oluruz. Hepinize iyi haftalar!

Kelebek Taneleri - Hasan Okçu

Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim iki yeni haberim var. Bu iki haber de yan tarafta görüyor olduğunuz kitap kapağı ile birlikte bir nevi anlaşılıyordur.

Öncelikle ilk haberim birkaç gün önce açmış olduğum Wattpad sayfamla ilgili. Twitter'dan tanışıyor olduğum bir arkadaşım sayesinde keşfettim diyebilirim Wattpad'a. Daha öncelerde duymuş ve göz atmıştım fakat açma gereği nedense hiç duymadım. Fakat daha ayrıntılı şekilde bir bilgiye sahip olduğumda açmak istedim ve sesimi bir de orada duyurmayı tercih ettim.

Bu kitap kapağı da Wattpad'deki ilk çalışmamın kitap kapağı. Kapak düzenlemesi için Batuhan'a da bir kere daha teşekkür ederim. Wattpad'e girişimi blogda şimdiye kadar sizlerle paylaşmış olduğum deneme, düz yazı, mensur şiirleri kitaplaştırarak yapmak istedim. Bunların hepsi de benden parçalar olduğu için, Kelebek Taneleri adı tam olacaktır diye düşündüm. Wattpad'ten de beni takip edip kitabımı okumak isterseniz, kullanıcı adım: hhasanokcu
Direkt olarak kitabı okumak için buraya tık.

İkinci haberim ise uzun zamandır beni takip ediyor olanlarınız bilir, ilk kitabımı yazmış ve ikincisini yarılamış ve artık keşfedilmeyi beklemeyip yazarlık statüsünü avuçları arasına almak isteyen biriyim. Henüz 7-8 yayıneviyle daha görüşmem sürmekte fakat hissediyorum ki bu sefer ilk kitabımı basılmış bir şekilde ellerimde tutabileceğim. İlerleyen günlerde, haftalarda son haberleri de tüm sevincimle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Umarım ki güzel sonuçlarla hep birlikte oluruz. Hepinize iyi haftalar!

İdolüm, yazdıklarını okurken kendimi apayrı bir dünyada apayrı bir zaman diliminde yaşıyormuşum gibi hissettiren adam; Can Dündar.

Uzun zamandır blogumu takip eden arkadaşlarım Can Dündar ve Kristin Hannah'a karşı olan ilgimi çok iyi biliyorlardır. Her iki yazar da yazım dili olarak da kariyer hayatı olarak da örnek aldığım insanlar. Umarım onlar kadar başarılı bir yazar olabilirim.

Nereye?, 2001 yılına ait bir kitap. Denemelerden, kısa yazılardan oluşuyor. Bu da, bu şekilde yazılan tüm kitaplarda olduğu gibi, kitabın daha hızlı okunmasına ve bitmesini sağlıyor. Kitap 4 farklı bölümden oluşuyor. Bunlar; ''Dünya Nereye?'', ''Yeni Çağ Nereye?'', ''Hayat Nereye?'', ''Aşk Nereye?''

Bölüm başlıklarından da anlaşılacağı üzere, ilk bölüm Dünya Siyaseti ve o dönem içerisinde yaşanılanları ele alıyor. İkinci bölümde geçen zamanın nesili nereye götüreceği üzerine notlar bulunuyor. Üçüncü bölümde daha çok kendinden bahseden Can Dündar son bölümde de kadın erkek ilişkisi ve aşk üzerine yorumlamalarda bulunuyor.

Eski bir kitap olmasına rağmen, okumanızı öneririm. Zaten biraz popüler kültürden sıyrılıp yakın geçmişimiz ve daha önceki zamanlara ait kitaplarımızı da hatırlayıp, onlara vakit ayırmalıyız.

Dediğim gibi okunması kolay, çabuk biten bir kitap. Eksiniz değil artınız olacaktır.

Keyifli okumalar!

Nereye? - Can Dündar

İdolüm, yazdıklarını okurken kendimi apayrı bir dünyada apayrı bir zaman diliminde yaşıyormuşum gibi hissettiren adam; Can Dündar.

Uzun zamandır blogumu takip eden arkadaşlarım Can Dündar ve Kristin Hannah'a karşı olan ilgimi çok iyi biliyorlardır. Her iki yazar da yazım dili olarak da kariyer hayatı olarak da örnek aldığım insanlar. Umarım onlar kadar başarılı bir yazar olabilirim.

Nereye?, 2001 yılına ait bir kitap. Denemelerden, kısa yazılardan oluşuyor. Bu da, bu şekilde yazılan tüm kitaplarda olduğu gibi, kitabın daha hızlı okunmasına ve bitmesini sağlıyor. Kitap 4 farklı bölümden oluşuyor. Bunlar; ''Dünya Nereye?'', ''Yeni Çağ Nereye?'', ''Hayat Nereye?'', ''Aşk Nereye?''

Bölüm başlıklarından da anlaşılacağı üzere, ilk bölüm Dünya Siyaseti ve o dönem içerisinde yaşanılanları ele alıyor. İkinci bölümde geçen zamanın nesili nereye götüreceği üzerine notlar bulunuyor. Üçüncü bölümde daha çok kendinden bahseden Can Dündar son bölümde de kadın erkek ilişkisi ve aşk üzerine yorumlamalarda bulunuyor.

Eski bir kitap olmasına rağmen, okumanızı öneririm. Zaten biraz popüler kültürden sıyrılıp yakın geçmişimiz ve daha önceki zamanlara ait kitaplarımızı da hatırlayıp, onlara vakit ayırmalıyız.

Dediğim gibi okunması kolay, çabuk biten bir kitap. Eksiniz değil artınız olacaktır.

Keyifli okumalar!


Bu sefer oluyor mudur? Bir şeyler...
Bir şeyler var mıdır? İçimde...

Ehemmiyeti var mıdır? Düşüncelerimin...
Hissedilebilir mi? Duygularım...

***

Bir şeyler hisseder gibi oluyorum.
Bir şeylerin hareket ettiğini,
kıpı kıpır olduğunu hissediyorum.
İçimde...

Düşüncelerimden maada bir şeyler var mı?
İçimi kemirip yok eden...

Duygularıma hulûl edemeyenler bile dolaşıyor içimde
Olabildiğine sessiz,
olabildiğine ehemmiyetsiz.

Kusuyor olduğum bir zehir gibi
akıtıyorum içimdeki, her kötü anın başrollerini.

Nefes almak istiyor,
refaha ermek istiyorum.

***

Kim bilir daha neler dönüyordur içimde?
Benden bihaber,
olabildiğine kurnaz.

İçimdeki ben, ben miyim?
Yoksa ruhumu ele geçirmiş,
acımasız bir güç mü?

***

''Sessiz ol.
Sus.
Geri adım at.
Ortadan kaybol.
Sen, aslında var olmayan,
karanlık bir silüetten ibaretsin.''

Kötü Anların Başrolleri


Bu sefer oluyor mudur? Bir şeyler...
Bir şeyler var mıdır? İçimde...

Ehemmiyeti var mıdır? Düşüncelerimin...
Hissedilebilir mi? Duygularım...

***

Bir şeyler hisseder gibi oluyorum.
Bir şeylerin hareket ettiğini,
kıpı kıpır olduğunu hissediyorum.
İçimde...

Düşüncelerimden maada bir şeyler var mı?
İçimi kemirip yok eden...

Duygularıma hulûl edemeyenler bile dolaşıyor içimde
Olabildiğine sessiz,
olabildiğine ehemmiyetsiz.

Kusuyor olduğum bir zehir gibi
akıtıyorum içimdeki, her kötü anın başrollerini.

Nefes almak istiyor,
refaha ermek istiyorum.

***

Kim bilir daha neler dönüyordur içimde?
Benden bihaber,
olabildiğine kurnaz.

İçimdeki ben, ben miyim?
Yoksa ruhumu ele geçirmiş,
acımasız bir güç mü?

***

''Sessiz ol.
Sus.
Geri adım at.
Ortadan kaybol.
Sen, aslında var olmayan,
karanlık bir silüetten ibaretsin.''

Merhaba arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra tam bir iç rahatlığıyla bilgisayarımı kucağıma aldım ve kollarımı sizlere açtım. Günde ikişer üçer postla karşınızda olan ben, bu yıl pek karşınızda olamadım. Bunun sebebi de bildiğiniz üzere üniversite sınavlarına hazırlanıyor oluşumdu. Şimdi sizlere güzel ve yarı güzel haberlerim var. Hepsinden bir an önce bahsetmek istiyorum çünkü çatır çatır çatlıyorum heyecandan.

Öncelikle sınavlarım nasıl geçti, sonuçlar nasıl onlardan bahsetmek istiyorum. YGS sınavım, sınav esnasında muhteşemdi. Yapabildiğimin fazlasını da yapıp (4 matematik sorusu) büyük bir iç rahatlığıyla sınavdan çıktım. Yaptıklarımdan o kadar emin ve mutluydum ki keyfime diyecek yoktu. Bu mutlulukla LYS hazırlık sürecine de adapte olmam pek zor olmadı. Fakat 1 hafta sonrasında sonuçların açıklanmasıyla büyük bir facia ile karşı karşıya kaldım. Puanım beklediğimden çok çok daha düşük. Neredeyse tam bir felaket. Fakat hiç üstüne düşmek istemedim çünkü sırada daha önemli bir sınav vardı.

LYS sınavlarım da harika geçti. Edebiyattan full bekliyorum, çünkü hem ilgi alanım hem de hayatım boyunca sürdürmek istediğim mesleğin ana kaynağı. Aynı şekilde nasıl ve nereden çıktığını anlamadığım 11 adet yanlışla tam bir fiyaskoya imzamı attım ve LYS de bana güzelce bir geçirdi.

Moral bozmadım, tercihler vardı ve istediğim yerlerin çoğu da şıp diye geliyordu. İstediğim şehirler ve bölümler gözümü öyle bir kör etmiş ki tercih sıralaması hatalı olunca 3. tercihimden sonraki tercihlerim ölü tercih olmuş ve yerleşebileceğim onca güzel şehir, üniversite ve bölümler hayal oldu. Şimdi ise ek tercihleri beklemekteyim, bu sefer kesinlikle bir hata bir yanlış yapmamalıyım bunun bilincindeyim ve şehirlerin, üniversitelerin gözümü kör etmesine izin vermeden akıllı çocuk olup harika tercihlerimi güzelce yapacağım.

VE GELDİK ASIL BÜYÜK HABERE! 

2013'ün Ocak ayında yazmaya başladığım ve Kasım ayının ortalarında bitirmiş olduğum kitabımı bir yayınevine göndermiştim. Açıkçası büyük bir yayınevi olduğu için umutsuz ve karamsar bakıyordum bu olaya. Bir nevi de öyle oldu. Yayın programına alınmadı eserim. Ona üzülürken, başka bir yayınevinden teklif aldım. Kitabımı kendileri basmak istediler. Olaya sıcak bakıyordum, sonuçta tek hayalim bu. Kitaplarımın basılması ve büyük bir yazar olmak. Fakat o açıdan da bir kaç problem yaşadım ve o yayınevi de gözden çıktı. 

Tam bunlar olurken, bu yıl gidiyor olduğum Final Dersanesi müdürümüz Orhan Sahilli, kitabı FDD'nin Kültür-Sanat Yayınevine gönderebileceğimizi söyledi. Pek umutlu değildim yine fakat tabii ki de denemek benim için iyi bir artı puandı. 

Her şey hazırlandı ve kitabımı gönderdim. Yaklaşık 1 ay önce beni aradılar ve kitabımı bana geri göndereceklerini, son bir göz gezdirip tekrar kendilerine göndermemi istediler. Sonrasında editör ve basım aşaması gerçekleşecekti! 

Kitabımı son kez gözden geçirdim ve yayınevine tekrar gönderdim. Şimdi beklemekte olduğum tek şey kitabımın basım tarihi. Acayip heyecanlı ve mutluyum. İlk kitabım neredeyse basılmak üzere ve ben artık gerçek anlamda bir yazar olacağım. Mutluluğum anlatılabilecek gibi değil ama sizlerle bu duyguyu paylaşmak, gerçekten ayrı bir muhteşem. 

***

Şimdi ise ek tercihleri bekliyorum bir yandan ve bir diğer yandan da ikinci kitabımı yazmaya başlayacağım. Harika bir gelecek beni bekliyor, hissedebiliyorum. Umuyorum ki bundan sonra daha güzel haberlerimi ve mutluluklarımı sizlerle daha sık paylaşırım. 

Şimdilik hoşçakalın!

Ben Şimdi Yazar mı Oluyorum?

Merhaba arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra tam bir iç rahatlığıyla bilgisayarımı kucağıma aldım ve kollarımı sizlere açtım. Günde ikişer üçer postla karşınızda olan ben, bu yıl pek karşınızda olamadım. Bunun sebebi de bildiğiniz üzere üniversite sınavlarına hazırlanıyor oluşumdu. Şimdi sizlere güzel ve yarı güzel haberlerim var. Hepsinden bir an önce bahsetmek istiyorum çünkü çatır çatır çatlıyorum heyecandan.

Öncelikle sınavlarım nasıl geçti, sonuçlar nasıl onlardan bahsetmek istiyorum. YGS sınavım, sınav esnasında muhteşemdi. Yapabildiğimin fazlasını da yapıp (4 matematik sorusu) büyük bir iç rahatlığıyla sınavdan çıktım. Yaptıklarımdan o kadar emin ve mutluydum ki keyfime diyecek yoktu. Bu mutlulukla LYS hazırlık sürecine de adapte olmam pek zor olmadı. Fakat 1 hafta sonrasında sonuçların açıklanmasıyla büyük bir facia ile karşı karşıya kaldım. Puanım beklediğimden çok çok daha düşük. Neredeyse tam bir felaket. Fakat hiç üstüne düşmek istemedim çünkü sırada daha önemli bir sınav vardı.

LYS sınavlarım da harika geçti. Edebiyattan full bekliyorum, çünkü hem ilgi alanım hem de hayatım boyunca sürdürmek istediğim mesleğin ana kaynağı. Aynı şekilde nasıl ve nereden çıktığını anlamadığım 11 adet yanlışla tam bir fiyaskoya imzamı attım ve LYS de bana güzelce bir geçirdi.

Moral bozmadım, tercihler vardı ve istediğim yerlerin çoğu da şıp diye geliyordu. İstediğim şehirler ve bölümler gözümü öyle bir kör etmiş ki tercih sıralaması hatalı olunca 3. tercihimden sonraki tercihlerim ölü tercih olmuş ve yerleşebileceğim onca güzel şehir, üniversite ve bölümler hayal oldu. Şimdi ise ek tercihleri beklemekteyim, bu sefer kesinlikle bir hata bir yanlış yapmamalıyım bunun bilincindeyim ve şehirlerin, üniversitelerin gözümü kör etmesine izin vermeden akıllı çocuk olup harika tercihlerimi güzelce yapacağım.

VE GELDİK ASIL BÜYÜK HABERE! 

2013'ün Ocak ayında yazmaya başladığım ve Kasım ayının ortalarında bitirmiş olduğum kitabımı bir yayınevine göndermiştim. Açıkçası büyük bir yayınevi olduğu için umutsuz ve karamsar bakıyordum bu olaya. Bir nevi de öyle oldu. Yayın programına alınmadı eserim. Ona üzülürken, başka bir yayınevinden teklif aldım. Kitabımı kendileri basmak istediler. Olaya sıcak bakıyordum, sonuçta tek hayalim bu. Kitaplarımın basılması ve büyük bir yazar olmak. Fakat o açıdan da bir kaç problem yaşadım ve o yayınevi de gözden çıktı. 

Tam bunlar olurken, bu yıl gidiyor olduğum Final Dersanesi müdürümüz Orhan Sahilli, kitabı FDD'nin Kültür-Sanat Yayınevine gönderebileceğimizi söyledi. Pek umutlu değildim yine fakat tabii ki de denemek benim için iyi bir artı puandı. 

Her şey hazırlandı ve kitabımı gönderdim. Yaklaşık 1 ay önce beni aradılar ve kitabımı bana geri göndereceklerini, son bir göz gezdirip tekrar kendilerine göndermemi istediler. Sonrasında editör ve basım aşaması gerçekleşecekti! 

Kitabımı son kez gözden geçirdim ve yayınevine tekrar gönderdim. Şimdi beklemekte olduğum tek şey kitabımın basım tarihi. Acayip heyecanlı ve mutluyum. İlk kitabım neredeyse basılmak üzere ve ben artık gerçek anlamda bir yazar olacağım. Mutluluğum anlatılabilecek gibi değil ama sizlerle bu duyguyu paylaşmak, gerçekten ayrı bir muhteşem. 

***

Şimdi ise ek tercihleri bekliyorum bir yandan ve bir diğer yandan da ikinci kitabımı yazmaya başlayacağım. Harika bir gelecek beni bekliyor, hissedebiliyorum. Umuyorum ki bundan sonra daha güzel haberlerimi ve mutluluklarımı sizlerle daha sık paylaşırım. 

Şimdilik hoşçakalın!


Geçtiğimiz aylarda, Rahat Batınca adlı kitabın yazarı olan Uğur Mıstaçoğlu, Facebook üzerinden bana bir mesaj yollamıştı. Kitap yazmış olduğunu haberdar etmişti ve kitabını okuyup, yorumlamamı istemişti. Bunu seve seve yapacağımı söyledim ve yazarımızdan adıma imzalı harika kitabı kaptım!

Tam sınav koşturmacası, stres anları, bunalımlar, korkular ve heyecanlar derken bu kitap geçti elime. Doğru dürüst kitap okumaya vakit ayıramıyordum ve kitap okumadan geçen günlerim oluyordu maalesef. Uğur Mıstaçoğlu sayesinde üzerimdeki stresi ve bunalımı bir nebze de olsa attım.

Hikaye hikaye yazılmış olan bu kitap oldukça akıcı bir dille yazılmış. Yazarımız oldukça samimi bir dil kullanmış. Çoğunluk olarak mizahi hikayeler yer alıyor kitapta ve gerçekten yüzünüzü güldürecek kurgular bulunmakta. Aralara hafif hüzünlü hikayeler de katmış yazarımız ve bu iki duyguyu çok iyi dengelemiş.

Kitabı 1 ay öncesine kadar bitirmiş olmama rağmen bloğa girip yazma fırsatı hiç bulamadım maalesef. Başta yazarımız Uğur Mıstaçoğlu'ndan ve sonra siz okuyucularımdan gecikmiş olan yorumum için özürlerimi sunuyorum.

Kitabı önerir miyim diye soruyorsanız, kesinlikle alın okuyun derim. Özellikle benim gibi stres dolu bir çalışma süresi geçirmişseniz ve hala üzerinizden yorgunluğunuzu atamadıysanız. Ve tabii özellikle ''rahat size de battıysa'' alın bakalım, belki içerideki hikaye sizi anlatıyordur!

NOT: Bildiğiniz gibi üniversite sınavlarına hazırlanma koşturmacalarım sona erdi. Bugün itibariyle LYS sonuçları da açıklandı. Sonuçlarım da dahil her şeyi sizlerle başka bir postta paylaşacağım. Fakat bunu tercih sonuçları açıklandıktan sonra yazmayı planlıyorum. Bunun dışında da size harika haberlerim var. Beklemede kalın!

Rahat Batınca - Uğur Mıstaçoğlu


Geçtiğimiz aylarda, Rahat Batınca adlı kitabın yazarı olan Uğur Mıstaçoğlu, Facebook üzerinden bana bir mesaj yollamıştı. Kitap yazmış olduğunu haberdar etmişti ve kitabını okuyup, yorumlamamı istemişti. Bunu seve seve yapacağımı söyledim ve yazarımızdan adıma imzalı harika kitabı kaptım!

Tam sınav koşturmacası, stres anları, bunalımlar, korkular ve heyecanlar derken bu kitap geçti elime. Doğru dürüst kitap okumaya vakit ayıramıyordum ve kitap okumadan geçen günlerim oluyordu maalesef. Uğur Mıstaçoğlu sayesinde üzerimdeki stresi ve bunalımı bir nebze de olsa attım.

Hikaye hikaye yazılmış olan bu kitap oldukça akıcı bir dille yazılmış. Yazarımız oldukça samimi bir dil kullanmış. Çoğunluk olarak mizahi hikayeler yer alıyor kitapta ve gerçekten yüzünüzü güldürecek kurgular bulunmakta. Aralara hafif hüzünlü hikayeler de katmış yazarımız ve bu iki duyguyu çok iyi dengelemiş.

Kitabı 1 ay öncesine kadar bitirmiş olmama rağmen bloğa girip yazma fırsatı hiç bulamadım maalesef. Başta yazarımız Uğur Mıstaçoğlu'ndan ve sonra siz okuyucularımdan gecikmiş olan yorumum için özürlerimi sunuyorum.

Kitabı önerir miyim diye soruyorsanız, kesinlikle alın okuyun derim. Özellikle benim gibi stres dolu bir çalışma süresi geçirmişseniz ve hala üzerinizden yorgunluğunuzu atamadıysanız. Ve tabii özellikle ''rahat size de battıysa'' alın bakalım, belki içerideki hikaye sizi anlatıyordur!

NOT: Bildiğiniz gibi üniversite sınavlarına hazırlanma koşturmacalarım sona erdi. Bugün itibariyle LYS sonuçları da açıklandı. Sonuçlarım da dahil her şeyi sizlerle başka bir postta paylaşacağım. Fakat bunu tercih sonuçları açıklandıktan sonra yazmayı planlıyorum. Bunun dışında da size harika haberlerim var. Beklemede kalın!

Merhaba arkadaşlar...

6'ncısı düzenlenen Attilâ İlhan Gençler Kompozisyon Yarışması'na ben de yazmış olduğum bir eserle katılımımı gerçekleştirdim. Şu an eserlerin tümü halk oylamasına açılmış durumda. Şartlar biraz zorlu ama ben her halükarda bana destek olacağınızı düşünüyorum.

Öncelikle şartları sıralamak istiyorum.

1- Ad/soyad, meslek ve telefon numarasını belirten her gerçek kişi, yaygın olarak kullandığı kişisel e-posta haberleşme adresinden oy gönderebilecektir.

2- Her seçmen tek oy hakkına sahiptir. Mükerrer ve sanal oylar tümüyle iptal sonucu doğuracaktır.

3- Her oy toplam 3 değişik eser seçimini kapsayacak şekilde, rumuz ve eser başlığı belirterek beğeni sıralamasında düzenlenmelidir. Az sayıda eser seçimi veya şartname dışı oylar geçersiz sayılacaktır.

3 maddeyi kısaca özetlemek gerekirse: Kullandığınız e-posta üzerinden, ilk maddede belirtilen bilgilerinizi belirtmeniz, yazmanız gereklidir. Tek oy hakkına sahipsiniz. Bir e-posta adresi üzerinden sadece tek mail gönderme hakkına sahipsiniz. Üçüncü maddeye gelecek olursak; gerekli bilgilerinizi yazdıktan sonra, beğendiğiniz 3 eseri, beğeni sıranıza göre yazmanız gerekecektir. 3 eserden az veya fazla eser seçmeniz ile oyunuz geçersiz sayılacaktır.

Ayrıca beğeni sıralamasına göre gireceğiniz bilgiler ise ''yazarın rumuzu ve eser başlığı'' şeklinde belirtmeniz gerekiyor. Örneğin benim rumuzum ''konuşankalem6126'' eser başlığım ''Endişelerin Perdesindeki Hayaller'' Yani bana oy atmak istiyorsanız yazmanız gereken şey:

''1- konuşankalem6126 - Endişelerin Perdesindeki Hayaller'' şeklinde olmalı. Ve bunun yanında ikinci ve üçüncü bir eser de seçip aynı şekilde yazmanız gerekecektir.

Ben de blogumun adıyla yani ''konuşankalem'' rumuzu ile 1.e bölümünde yer almaktayım. Oy atmayı, destek olmayı isterseniz çok sevinirim.

Eserlerin bulunduğu adres için tık tık.

Mailinizi göndereceğiniz adres: oylama@aibskv.net

Attilâ İlhan Kompozisyon Yarışması

Merhaba arkadaşlar...

6'ncısı düzenlenen Attilâ İlhan Gençler Kompozisyon Yarışması'na ben de yazmış olduğum bir eserle katılımımı gerçekleştirdim. Şu an eserlerin tümü halk oylamasına açılmış durumda. Şartlar biraz zorlu ama ben her halükarda bana destek olacağınızı düşünüyorum.

Öncelikle şartları sıralamak istiyorum.

1- Ad/soyad, meslek ve telefon numarasını belirten her gerçek kişi, yaygın olarak kullandığı kişisel e-posta haberleşme adresinden oy gönderebilecektir.

2- Her seçmen tek oy hakkına sahiptir. Mükerrer ve sanal oylar tümüyle iptal sonucu doğuracaktır.

3- Her oy toplam 3 değişik eser seçimini kapsayacak şekilde, rumuz ve eser başlığı belirterek beğeni sıralamasında düzenlenmelidir. Az sayıda eser seçimi veya şartname dışı oylar geçersiz sayılacaktır.

3 maddeyi kısaca özetlemek gerekirse: Kullandığınız e-posta üzerinden, ilk maddede belirtilen bilgilerinizi belirtmeniz, yazmanız gereklidir. Tek oy hakkına sahipsiniz. Bir e-posta adresi üzerinden sadece tek mail gönderme hakkına sahipsiniz. Üçüncü maddeye gelecek olursak; gerekli bilgilerinizi yazdıktan sonra, beğendiğiniz 3 eseri, beğeni sıranıza göre yazmanız gerekecektir. 3 eserden az veya fazla eser seçmeniz ile oyunuz geçersiz sayılacaktır.

Ayrıca beğeni sıralamasına göre gireceğiniz bilgiler ise ''yazarın rumuzu ve eser başlığı'' şeklinde belirtmeniz gerekiyor. Örneğin benim rumuzum ''konuşankalem6126'' eser başlığım ''Endişelerin Perdesindeki Hayaller'' Yani bana oy atmak istiyorsanız yazmanız gereken şey:

''1- konuşankalem6126 - Endişelerin Perdesindeki Hayaller'' şeklinde olmalı. Ve bunun yanında ikinci ve üçüncü bir eser de seçip aynı şekilde yazmanız gerekecektir.

Ben de blogumun adıyla yani ''konuşankalem'' rumuzu ile 1.e bölümünde yer almaktayım. Oy atmayı, destek olmayı isterseniz çok sevinirim.

Eserlerin bulunduğu adres için tık tık.

Mailinizi göndereceğiniz adres: oylama@aibskv.net

Merhaba, beni yazmaya başladığım günden beri asla yalnız bırakmayan, yazdıkça mutlu etmek istediğim, duygularımı yazarak anlatmak istediğim biricik takipçilerim, okurlarım.

Tam tamına 4 senedir blog yazarlığı yapmaktayım. Çok küçük yaşta başladım yazmaya. Bu yüzden yazmanın, yazarak bir şeyler anlatmanın nasıl bir duygu olduğunu artık çok içten biliyor ve anlayabiliyorum. Kimi zamanlar geldi istediğim halde yazamadım, kimi zamanlar geldi yazdığım halde bir türlü olmayan şeyler oldu. Her türlü inişi çıkışı yaşadım ve nihayet iyi bir yere geldiğimi düşünüyorum.

Bir şanssızlığım vardı ki, sürekli olarak bu 4 sene içerisinde hep değişimdeydim. Önce Tumblr'da yazmaya başladım, daha sonra Blogger ve daha sonra Wordpress. Son olarak da ''Konuşan Kalem'' ismini verdiğim bu blogumu açtım ve Konuşan Kalemde de 1 yılımı doldurmuş bulunmaktayım.

Şu an o kadar şey yazmak istiyor, sizlerle uzun uzun konuşmak istiyorum aslında. Fakat sıkılırsınız diye de korkmuyor değilim. Bu ben de hep olan bir duygudur aslında. İçimde hep bir ''acaba?'' duygusu vardır. O yüzden hep daha iyi, hep daha güzel şeyler yazmak, sizlere her şeyin en güzelini okutmak ve sunmak istiyorum. Umarım bu konuda başarılı oluyorumdur ve sizleri memnun edebiliyorumdur.

Bu blogumu açtığımdan beri hep bir cümle kullandım: ''Sizler beni okuduğunuz sürece, kalemim asla susmayacak!'' diye. Sizden tek isteğim beni okumaktan asla vazgeçmeyin, çünkü ben yazmayı çok seviyorum. Yazmayı sevmemin en büyük etkeni de sizlersiniz. Hep var olun, hep benimle olun. Beraber gülelim, beraber ağlayalım.

Hepinize sonsuz teşekkürler ve sonsuz sevgiler.
Benim için çok değerlisiniz.

Konuşan Kalem 1 Yaşında!

Merhaba, beni yazmaya başladığım günden beri asla yalnız bırakmayan, yazdıkça mutlu etmek istediğim, duygularımı yazarak anlatmak istediğim biricik takipçilerim, okurlarım.

Tam tamına 4 senedir blog yazarlığı yapmaktayım. Çok küçük yaşta başladım yazmaya. Bu yüzden yazmanın, yazarak bir şeyler anlatmanın nasıl bir duygu olduğunu artık çok içten biliyor ve anlayabiliyorum. Kimi zamanlar geldi istediğim halde yazamadım, kimi zamanlar geldi yazdığım halde bir türlü olmayan şeyler oldu. Her türlü inişi çıkışı yaşadım ve nihayet iyi bir yere geldiğimi düşünüyorum.

Bir şanssızlığım vardı ki, sürekli olarak bu 4 sene içerisinde hep değişimdeydim. Önce Tumblr'da yazmaya başladım, daha sonra Blogger ve daha sonra Wordpress. Son olarak da ''Konuşan Kalem'' ismini verdiğim bu blogumu açtım ve Konuşan Kalemde de 1 yılımı doldurmuş bulunmaktayım.

Şu an o kadar şey yazmak istiyor, sizlerle uzun uzun konuşmak istiyorum aslında. Fakat sıkılırsınız diye de korkmuyor değilim. Bu ben de hep olan bir duygudur aslında. İçimde hep bir ''acaba?'' duygusu vardır. O yüzden hep daha iyi, hep daha güzel şeyler yazmak, sizlere her şeyin en güzelini okutmak ve sunmak istiyorum. Umarım bu konuda başarılı oluyorumdur ve sizleri memnun edebiliyorumdur.

Bu blogumu açtığımdan beri hep bir cümle kullandım: ''Sizler beni okuduğunuz sürece, kalemim asla susmayacak!'' diye. Sizden tek isteğim beni okumaktan asla vazgeçmeyin, çünkü ben yazmayı çok seviyorum. Yazmayı sevmemin en büyük etkeni de sizlersiniz. Hep var olun, hep benimle olun. Beraber gülelim, beraber ağlayalım.

Hepinize sonsuz teşekkürler ve sonsuz sevgiler.
Benim için çok değerlisiniz.

Pucca'nın ''Küçük Aptalın Büyük Dünyası'' adlı kitabını yarım bırakmak zorunda kalarak başlamış olduğum Erkek Dedikodusu için yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki Pucca'nın kitabını beğenmediğimden yarım bırakmadım. Gerçekten bana kahkahalar attıran bir kitap, onu okuyup ayrıca yorum yapacağım tabii ki.

Şimdi Erkek Dedikodusu'na gelecek olursak, nereden başlayacağımı bilemiyorum doğrusu. Hem güldüren, hem de düşündüren günümüz romanlarından. Kız arkadaşlar arasında geçen dedikodular ve erkeklerin; kızların tabiri ile ''öküz''lükleriyle dolan bu kitap gerçekten hoş. Pucca, French Oje ve T.B'nin kitaplarını okurken, elimde kitap değil de bilgisayarımda Twitter hesaplarından tweetlerini okuyormuş gibi okuyorum. Çünkü bu üç arkadaş 'yazar' niteliğini taşıyamazlar bana göre. Bunu onların başarısızlıklarından değil, yazmış oldukları kitapların yazarlık derecesinde başarılı olmamasından söylüyorum. Yoksa yazdıkları gerçekten oldukları pozisyon içerisinde başarılı ve okutmayı da çok iyi becerebiliyorlar. Çünkü günümüz gençleri ile aynı düşüncelere sahipler, adeta arkadaşımız gibiler.

Erkek Dedikodusu'nun birinci kitabını okumamama rağmen anlaşılmayacak hiçbir durum yaşamadım kitabı okurken. Arasında bir bağ olduğunu düşünmüyorum ama daha sonradan elimde okuyacak kitabım kalmadığında alıp okurum onu da. Birinci kitabı okuma gereğini çok hissetmiyorum içimde ama üçüncüsünü çıkar çıkmaz alırım.

Genç kızlara ve erkeklere önerebileceğim bir kitap bu. Alın okuyun derim.

Erkek Dedikodusu 2

Pucca'nın ''Küçük Aptalın Büyük Dünyası'' adlı kitabını yarım bırakmak zorunda kalarak başlamış olduğum Erkek Dedikodusu için yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki Pucca'nın kitabını beğenmediğimden yarım bırakmadım. Gerçekten bana kahkahalar attıran bir kitap, onu okuyup ayrıca yorum yapacağım tabii ki.

Şimdi Erkek Dedikodusu'na gelecek olursak, nereden başlayacağımı bilemiyorum doğrusu. Hem güldüren, hem de düşündüren günümüz romanlarından. Kız arkadaşlar arasında geçen dedikodular ve erkeklerin; kızların tabiri ile ''öküz''lükleriyle dolan bu kitap gerçekten hoş. Pucca, French Oje ve T.B'nin kitaplarını okurken, elimde kitap değil de bilgisayarımda Twitter hesaplarından tweetlerini okuyormuş gibi okuyorum. Çünkü bu üç arkadaş 'yazar' niteliğini taşıyamazlar bana göre. Bunu onların başarısızlıklarından değil, yazmış oldukları kitapların yazarlık derecesinde başarılı olmamasından söylüyorum. Yoksa yazdıkları gerçekten oldukları pozisyon içerisinde başarılı ve okutmayı da çok iyi becerebiliyorlar. Çünkü günümüz gençleri ile aynı düşüncelere sahipler, adeta arkadaşımız gibiler.

Erkek Dedikodusu'nun birinci kitabını okumamama rağmen anlaşılmayacak hiçbir durum yaşamadım kitabı okurken. Arasında bir bağ olduğunu düşünmüyorum ama daha sonradan elimde okuyacak kitabım kalmadığında alıp okurum onu da. Birinci kitabı okuma gereğini çok hissetmiyorum içimde ama üçüncüsünü çıkar çıkmaz alırım.

Genç kızlara ve erkeklere önerebileceğim bir kitap bu. Alın okuyun derim.

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.