background img

The New Stuff

Her Daim Olduğu Gibi

Her zaman olduğu gibi, oturuyorum. Dizlerimi kendime doğru çekmiş, düşünüyorum. Belki de düşünmüyor, düşündüğümü sanıyor veyahut da düşünüyormuş gibi görünmeye yelteniyordum.

Her vakit olduğu gibi, bir elimde kahvem var. Bütün süslü cümlelere, iç yakan kelimelere ve çığlık çığlığa haykıran harflere eşlik eden, bir o kadar da yalnızlığımı içimi yakarak daha da belirginleştiren, bir bardak kahve.

Her daim olduğu gibi, saat böyle zamanlarda daha çabuk geçiyor. Ve gece yarısı gelip çattığında, bütün duvarların sıvaları dökülüyor hafiften. Vakit daha yavaş geçmeye başlıyor. Uzaktan kulağa çalınan hafif tını eşlik ediyor. Melodiler benimle birlikte ağlıyor ve ben bu saatlerde yalnızlığımı, yalnız olduğumu daha ağır hissediyorum.

Her zaman olduğu gibi...
Her vakit olduğu gibi...
Ve...
Her daim olduğu gibi...

Beyaz Helsinki - James Thompson


Beyaz Helsinki, geçen sene edinmiş olduğum bir roman. Yakın bir arkadaşımın kardeşine doğum günü hediyesi olarak alırken bir adet de kendime almıştım. Hoş ve ilgi çekici bir kitap gibi göründü gözüme ve tanıtım bültenini okuduğum zaman da ilgimi çekti, bu şekilde satın aldım.

Bir yıl sonra ancak sıra geldi bu kitabı okumaya. Konusu, Kari Vaara adında bir adam, beyin tümörü operasyonundan sonra suçla savaşmak için suç işleyen gizli bir operasyon örgütünün başına getirilir. Suçluların evlerine girmeye, paralarını ve uyuşturucularını, yasadışı silahları çalmaya başlarlar. Bu esnada da Finlandaya aşırı sağ bir partinin yükselmesiyle çalkalanır. Bu olayların ardından Kari cinayet davasına atanır. Bir milyarderin kaçırılan çocuğunun çözülmemiş davasıyla ilgilenir ve eski Fransız lejyoneri ile bir pazarlığa girmek zorunda kalır.

Evet konusu muhtemelen sizin de ilginizi çekmiştir. Fakat ben kitabı bitiremedim bile. Kitabı yarılamış olmama rağmen her bölüm birbirinin tekrarı, olaylarda bir ilerleme söz konusu bile olmadı. Bu durum da beni iyice bunalttı. Kitapta kaldığım yere bir işaret koydum ve daha sonra tekrar okuyacağım. ''İyi kitap, kötü kitap ayırma, sonuna kadar oku.'' felsefemden ötürü her kitabı sonuna kadar okurum.

Şu an için kitap hakkında oldukça sıkıcı yorumundan başka bir şeyler söyleyemeyeceğim ancak kitaba devam edip bitirdikten hemen sonra yeni bir yorumla net fikirlerimi sizlerle paylaşırım. Aranızda okuyan arkadaşlar varsa yorumlarını benimle, bizlerle paylaşırsa mutlu olurum.

Keyifli okumalar!

İlk Aşk - John Green

Aynı Yıldızın Altında adlı romanıyla büyük ses getiren John Green'in tüm romanları mutlaka en çok okunanlar listesine dahil oluyor. Aynı Yıldızın Altında romanı gibi Kağıttan Kentler romanı da sinema filmine uyarlandı ve büyük ilgi gördü.

İlk Aşk kitabı da benim şimdiye kadar okuduğum birçok kitaptan farklı geldi bana. Klasik aşk romanlarından çok farklı ve ilginç bir aşk hikayesi.

Roman, başından sonuna kadar dahice kaleme alınmış. John Green bu romanında bir başka yeteneğini konuşturmuş. Her ne kadar kitabın baş karakteri olan Colin'in ilişki teoremlerindeki sayısal veriler yakın arkadaşına ait olsa da, bunu kurguya dökmek de çok basit bir iş olmasa gerek.

Kitabın konusu, Colin adında bir gencin hayatına giren kadınlar ve onlarla olan ilişkileri. Colin bu zamana kadar toplamda 19 kızla birlikte olmuş ve işin ilginç kısmı ise bütün kızların adının Kathrine olması ve hepsinin de Colin'i terk etmesi.

Colin bunun üzerine Terk Edenler/Terk Edilenler teoremleriyle ilişkilere dayalı çözümler üretmeye çalışmaktadır.

Oldukça eğlenceli olmasıyla birlikte yeri geldiğinde duygusal hislerinizi de uyandıran bir kitap. Bunların yanı sıra içinde genel kültür olarak depolayabileceğiniz bilgiler de yer almakta. Yani her anlamda size bir şeyler katabilecek bir kitap.

Mutlaka okuyun derim!

Pretty Little Liars & Tatlı Küçük Yalancılar

Umutsuz Ev Kadınları, İntikam gibi dizilerden sonra Türkiye'de yabancıların senaryolarından uyarlamalar sürekli karşımızda oluyor. Bazıları kısa ömürlü oluyor ve yayını çok uzun sürmüyor -Şeref Meselesi gibi- fakat bazıları ise uzun soluklu oluyor ve birkaç sezon devam ediyor.

Sıradaki uyarlama dizimiz ise Pretty Little Liars yani Tatlı Küçük Yalancılar. Pazartesi akşamı ilk bölümü yayınlandı. Ben de orjinal halini izliyor olduğum için ilk bölümünü merak ettim ve bakalım nasıl yapmışız diye izledim.

Tabii her şey olduğu gibi ve asıl haliyle güzel olduğu için bana pek sıcak gelmedi dizi. PLL'den aldığım tadı TKY'den alamadım. Zaten dizi de değiştirilmiş birkaç yer var. Yani halkımızın görmek istemeyeceği şeyleri değiştirmişler ve bu da dizinin asıl havasını almış götürmüş. Fakat PLL'yi izlemeyen birisi için oldukça etkileyici ve farklı gelebilir. Çoğu kesim de PLL'yi izlemediği için bizimkilerin yapmış olduğu Tatlı Küçük Yalancıların yayın hayatı bana uzun sürer gibi geliyor.


Dizide dikkatimi çeken birebir benzerlikler ise karakterlerin tip olarak birbirlerine benzemeleri. Ardından dizinin müziği bile tıpatıp aynı olması. Karakterlerin isimleri dizinin orjinal haline göre hazırlanması da dikkatimi çekti. Özellikle kaybolan kızın adı. Onlarda ''Alison'' bizde ''Açelya''. Mesajlar ''-A''dan geliyor.

Az önce de dediğim gibi benim için kesinlikle Pretty Little Liars'ın havasını tam olarak tutturamazlar. Eğer PLL'yi izlemeden TKY'yi izlemişseniz ve hoşunuza gitmişse, gerçekten izlemek istiyorsanız onun yerine PLL'yi tercih edin ve orjinal halini izleyin derim.

Mustafa Ceceli - İskenderun Konseri


Her yıl düzenlenen 5 Temmuz İskenderun Festivali geçmişten bugüne birçok sanatçıyı halkla buluşturdu. Her sene inanılmaz eğlenceli ve güzel bir ortam eşliğinde insanlar eğleniyor, yarışmalar düzenleniyor ve şenlikler yapılıyor.


Bu sene Festival sahnesine konuk olan ünlü isim de Mustafa Ceceli oldu. Sahne açılışını Vine fenomeni Halil Söyletmez yaptı. Ceceli, gecikmeli olarak çıksa da ve bir süre yuhalansa da sahneye çıktığı andan itibaren milleti eğlendirmeyi ve o gecikme süresini unutturmayı başardı.


En güzel ve en sevilen şarkılarını sahnede seslendiren Ceceli, darbuka çalarak sevenlerini yeri geldi güldürdü yeri geldi eğlendirdi. Ramazan şenliği ile birlikte Festival şenliği bir arada kutlandı ve inanılmaz bir kalabalık vardı. İğne atsanız yere düşmez tabiri somut bir hal almıştı resmen.

Geçen sene de Festival sahnesinde Göksel ve Hadise gibi isimler yer almıştı.

Mabel Matiz - Sarışın

Gök Nerede albümünün ilk video klibini Gel adlı şarkısına çeken Mabel Matiz, ikinci video klibini Sarışın adlı şarkısına çekti.

Söz ve müziği yine kendisine ait olan şarkının yönetmenliğini Hasan Kuyucu yapmış ve ortaya yine oldukça hoş bir video klip çıkmış.

Klipte Mabel Matiz'e eşlik edenler ise Matiz'in arkadaşlarıymış ve hepsini bir araya getirerek güzel bir projede hep birlikte yer almışlar.

Klip dün öğleden sonra saatlerinde yayınlandı ve şimdiden çok iyi bir izlenme oranına sahip. E olsun o kadarı da artık. Şarkıcı güzel, şarkı güzel, klip güzel.



Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.