background img

The New Stuff

Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!

Soma İçin Bir Olduk:  Hepsi bizim yakınımızdı ki…
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirildi.


Ertesi gün çocukların hiçbiri okula gelmedi...
13 Mayıs 2014, Çarşamba… Kömür madenleriyle bilinen Soma kasabasında meydana gelen elim facianın ertesi günü… Soma’da görev yapan öğretmenler “o gün bizim için çok zor başladı, çocuklarımızın hiçbiri okula gelmedi” diye anlatıyor. Öğretmen Emel Abadan “Öğretmenler odasında sürekli haberleri izliyorduk ve herkes ağlıyordu” diyor. Öğretmen Mustafa Sabur: “Çocuklar okula döndüğünde onlara ne söylerim diye içi içimi yiyordu. Derken bir gün Bilim Kahramanları Derneği’nden geldiler ve etkilenen çocuklar için bir projeleri olduğunu söylediler.”

Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.

Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk

Uzun bir okuma süreci sonunda Masumiyet Müzesini bitirdim. Sanıyorum ki hayatımda okuma süreci en uzun süren kitap oldu.

Orhan Pamuk'un daha önce herhangi bir kitabını okumamıştım fakat okunacaklar listemde, Kar, Yeni Hayat gibi kitapları bulunmaktaydı. Doğum günümde hediye olarak aldım bu kitabı da ve Orhan Pamuk'u keşfetme sürecim bu şekilde başlamış oldu.

Masumiyet Müzesinde anlatılan bütün olaylar gerçek. Zamanında Kemal Basmacı adında bir adamın yaşadığı aşkı anlatıyor. Anlatılanlar birebir gerçektir, çünkü Basmacı, yaşadıklarını Pamuk'a anlatıyor ve Pamuk da bunu kaleme alıyor.

Yaşanılan olay, Kemal'in akrabasının kızı olan Füsun'a olan aşkı ve aşkının, Füsun'un yokluğunda hastalığa, bir saplantıya dönüşmesidir.

Oldum olası yaşanmış olan hikayeleri okumaktan büyük keyif almışımdır. Hatta okumaktan en çok zevk aldığım şeydir. Etkileyiciliği daha bir yoğun ve duygusu daha bir ağır oluyor.

Orhan Pamuk'un yazım diline bayıldığımı belirtmek istiyorum öncelikle. Tabii ki bildiğimiz gibi Nobel Ödülü'nü alan tek Türk yazarımız. Başarısını dünyaca kanıtlamış ve Edebiyatımızın kalemi güçlü yazarlarından biri. Fakat şöyle bir şey var, Masumiyet Müzesini okurken çok sıkıldım. Hayatımda ilk defa bir kitabı okuma faaliyetim sürerken ara ara başka kitaplar okudum. Kitap ağır bir kitap olduğundan değil, gereksiz bir şekilde tekrarlanan olaylardan kaynaklı bir şekilde sıkıldım. Sürekli bir şekilde birkaç bölümde aynı şeyler anlatılınca kitabı okuma isteğim sönüyordu. Ancak dediğim gibi yaşanmış bir olay olmasından kaynaklı okumayı sürdürdüm.

Kitabın sonu çok etkileyici onu da belirtmek isterim. Son kısımda zaten Kemal Basmacı ile Orhan Pamuk'un diyalogları, Basmacının Pamuk'tan kitap hakkında ve kitaba adını da veren Masumiyet Müzesi hakkında isteklerini dile getiriyor.

Şu an Çukurcuma'da Masumiyet Müzesi gerçekten var ve müzede Kemal'in Füsun'a dair topladığı, biriktirdiği -içtiği sigaraların izmaritine kadar- her şey bu müzede bulunmakta. Müzeyi gidip gezmek için aşırı derecede sabırsızlanıyorum. Biliyorum ki müzeyi gezdikten sonra kitabın o sıkıldığım yerleri yok olacak ve kitabın üzerimdeki etkisi büyüyecek.

Şöyle de hoş bir düşünceyle, yine Kemal Basmacının isteği üzerine kitabı okuyanlara ilk giriş ücretsiz. Bunun için de kitabın içine bilet şeklinde bir çizim yapılmış ve müzeye girişte müze görevlisi kitabın içinde bulunan bu kısmı damgalayarak okuru müzeye alıyor.

Diyeceğim o ki kitabı okuyun, sıkılsanız da okuyun ve hemen ardından müzeyi gezmeyi ihmal etmeyin!

KEMAL BASMACI

FÜSUN KESKİN

Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry


Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry adlı Fransız yazar ve pilot tarafından kaleme alınan bir hikâye kitabıdır. Hepiniz bu kitaptan mutlaka haberdarsınızdır fakat çoğunuz okumamıştır diye düşünüyorum. Ben de kısa zaman önce okuma fırsatını elde ettim ve şimdi de sizlerle Küçük Prens hakkında her şeyi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle kitabın konusundan başlayalım. Yazar ve Küçük Prens, Sahra Çölünde yazarın uçağının bozulup da iniş yapması sayesinde karşılaşırlar. Küçük Prens yazara yaşadığı yeri ve maceralarını anlatır. Yaşadığı gezegeninde çok sevdiği bir gülü vardır ona daha iyi bakabilmek için gezegenleri tek tek yolculuğa çıkar.

Gezdiği gezegenlerde birbirinden tamamen farklı insan tipleriyle(büyükler) karşılaşır. Mesela; kralın gezegeninde otorite tutkusunu, sanatçının gezegeninde kendini beğenmişliği, sarhoşun gezegeninde unutma ve saplantı duygusunu, iş adamının gezegeninde amacı olmadan bir şeylere sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeninde öğrenmeden, değişmeden emir yerine getirmeyi, coğrafyacının gezegeninde elitizmi görür. Bu gezegenlerin hiçbirinde kendisine yararlı olacak bir bilgi edinemeden, mutsuz bir şekilde ayrılır. Son geldiği gezegen ise Dünya'dır. Dünya diğer gezegenlere oranla daha büyük ve kalabalık bir yerdir. Burası da insanların kendi değerlerinden çok dış görünüşleriyle değer kazandığı bir yerdir. *

Kitabın bir yerinde de şalvar, fes ve cepken giydiği için astronomi kongresinde düşünceleri ve görüşleri dikkate alınmayan fakat daha sonra 1920 yılında şık bir giysi ile tekrar katılarak bildirisinin kabul edildiği Türk astronomdan bahsediliyor. Kitabın bu paragrafı ülkemizde büyük tartışmalara yol açmıştır. Hatta kitabın bu kısmı Türkiye'de kıyafet devrimine bir gönderme içerdiği ve Atatürk'ü de eleştirdiği şeklinde yorumlanmıştır. Dilimize çevirilerde kitabın bu kısmına müdahale edilmiştir. Bir ara 100 Temel Eser arasından bu sebeple çıkarılmıştır fakat daha sonra tekrar eklenmiştir.

KÜÇÜK PRENS HAKKINDA BİLİNMEYENLER

  • Kitap şu anki haline gelmeden önce 1000 sayfalık bir eserdi.
  • Kitaptaki tüm çizimler yazarın kendisine ait suluboya çizimleridir. 
  • Kitap New York'da bir otel odasında yazılmış.
  • Fransa'da 50 Franklık banknotların üzerine yazarın ve Küçük Prens'in fotoğrafları basılmıştır ve banknotlarda küçük fontlarda kitaptan bazı alıntılar yer almış. 
  • Küçük Prens, tiyatro, opera ve şarkılara ilham vermiş, 11 kez sinemaya uyarlanmıştır.
Son olarak kitabın içerisinde yer alan bir çizimi ve cevabı bulunamayan bir soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Resime bakan hemen hemen herkes aynı şeyi gördüğünü dile getiriyor fakat gerçek olan şey görülenden tamamen farklı. Açıkçası ben de okuyucularım arasında bilmeyenlerin ne görmüş olacaklarını merak ediyorum, yorumlarınızı bekliyorum. Kitabı okuyan arkadaşlarımızdan da cevabı bulunamayan soru hakkında yorumlar almak istiyorum.

1- Cevabı bulunamayan soru: Sizce koyun, çiçeği yedi mi? 
2- Gördüğünüz şey nedir? 


(*) - Vikipedi'den yararlanılmıştır.

ESC 2015 - Grand Final

Geçtiğimiz haftalarda sizlerle Eurovision'un ilk yarı final ve ikinci yarı finalinden finale çıkabileceğini düşündüğüm ülkeleri ve şarkılarını paylaşmıştım. Bu postta da diğerlerinde de belirtmiş olduğum gibi finalist ülkeler arasında beğendiklerimi ve ardından da favorim olan ülkeleri paylaşacağım.

''ESC 2015 - Semi Final 1'' ve ''ESC 2015 - Semi Final 2'' başlıklarından geçmiş postlara ulaşabilirsiniz.

Öncelikle Avustralya'nın konuk olmasıyla 7'ye yükselen finalist ülkeler arasında şarkısını beğendiğim sadece 2 ülke var. Onlar da İtalya ve Avusturya. İtalya'nın şarkısı ayrıca favorilerim arasında olduğu için Avusturya'nın şarkısını öncelikle paylaşmak istiyorum.


Şimdi gelelim favorilere. Paylaşımlarımı bu sefer beğeni sırasına göre yapacağım.

1 - İtalya - II Volo - Grande Amore 

Bu senenin birincisi İtalya olur diye düşünüyorum. Conchita Wurst'ün çıtasını yükselttiği Eurovision bence kesinlikle bu sene yerini II Volo grubuna bırakmalı.


2 - İsveç - Mans Zelmerlöw - Heroes 

İsveç Loreen ile kazanmış olduğu 2012 yılından itibaren oldukça kaliteli şarkılar çıkarmaya başladı. Her sene birinciliği zorluyorlar. Geçen sene de Undo şarkısıyla Sanna Nielsen birinciliği fazlasıyla zorlamış fakat ikinci olmuştu. Bu sene yine birinciliğe oynayacak diye düşünüyorum fakat yine ikinci sırada yer alacaktır.


3 - Estonya - Elina Born & Stig Rasta - Goodbye to Yesterday 

Estonya bu sene Eurovision tarihinde gelmiş geçmiş en güzel, en başarılı ve en kaliteli şarkısını çıkarttı. Eurovision'da siyasi olaylar da etkili olduğu için Estonya birinci olur diyemedim fakat kesinlikle bu senenin en güzel şarkısı ve kesinlikle birinciliği hak ediyor. Ayrıca bu sene fark edildiği üzere ülkelerin yarısı çift şarkıcı çıkarmış. Elina Born ve Stig Rasta da bu gruplar içerisinden en iyileri tabii ki.


4 - Azerbaycan - Elnur Huseynov - Hour of the Wolf 

Bu sene O Ses Türkiye'de birinciliği tadan Elnur, 2008 yılında da Eurovision'a katılmıştı fakat derece alamamıştı. Bu sene oldukça başarılı bir şarkıyla Eurovision'a yeniden katılıyor ve ülkesini temsil ediyor. Birinci olmasını tabii ki isterim fakat benim favorilerim arasında dördüncü sırada yer alıyor.


5 - Arnavutluk - Elhaida Dani - I'm Alive 

Arnavutluk çoğu zaman yarı finali geçemedi, geçtiği zamanlarda 16-17. sıralarda kaldı. Eurovision tarihinde Arnavutluğun en çok ses getiren şarkısı Rona Nishliu'nun Suus adlı şarkısıydı. O sene Arnavutluk yine favorilerim arasında beşinci sırada yer almıştı ve finalde de beşinci oldu. Arnavutluğun bu seneki şarkısı da oldukça güzel. Yine çok fazla yukarılara çıkamayacağını düşünüyorum ama zorlarsa beşinciliği yine elde edebilir çünkü şarkı oldukça güzel. 


İlk 5'im bu şekilde. 19 Mayıs'da başlayacak maratonda bakalım tahminlerimde ne kadar başarılı olacağım?

Bu oluşturmuş olduğum ilk 5 içerisine yazmak istiyor olduğum bir ülke daha vardı. O da Karadağ. Karadağ, 2007 yılından beri Eurovision'a katılıyor fakat şimdiye kadar sadece geçtiğimiz yıl finale kalmayı başarabildi ve onda da 19. oldu. Karadağ'ın Eurovision'da bir türlü neden yükselemediğini hiç anlamıyorum. Geçen senenin şarkısı ve bu senenin şarkısı kesinlikle oldukça başarılı. Finali ve hatta birinciliği bile hak edecek derecede güzel şarkılar. Umarım bu sene finale kalır ve ilk beş içerisinde Karadağ'ı görebiliriz. 

Karadağ - Knez - Adio 


ESC 2015 - Semi Final 2

Tekrar merhaba arkadaşlar. Dün yine bu saatlerde sizlerle Eurovision 2015'in, birinci yarı finalinden büyük finale kalacağını düşündüğüm 10 şarkıyı paylaşmıştım. Bugün başlıktan da anlaşılacağı üzere ikinci yarı finalden finale kalacağını düşündüğüm şarkıları ve ülkeleri sizlerle paylaşacağım. Dünkü postumda da belirttiğim gibi sıralamayı beğeni sırama göre değil tamamen karmaşık yapıyorum. Bundan sonra paylaşacağım ''Grand Final'' başlıklı postumda, finalist ülkelerin şarkılarıyla birlikte favorilerimi de belirteceğim.

Ülkeler ve şarkılarına geçmeden önce, okumadıysanız, görmediyseniz, duymadıysanız ''ESC 2015 - Semi Final 1'' ve ''Eurovision Song Contest 2015(Genel Değerlendirme)'' yazılarıma ulaşabilirsiniz.

1 - Slovenya - Maraaya - Here For You 


2 - Kıbrıs Rum Kesimi - John Karayiannis - One Thing I Should Have Done 


3 - İzlanda - Maria Olafs - Unbroken 


4 - Azerbaycan - Elnur Huseynov - Hour of the Wolf 


5 - İsveç - Mans Zelmerlöv - Heroes 


6 - İsviçre - Melanie Rene - Time To Shine 


7 - Karadağ - Knez - Adio


8 - Norveç - Morland & Debrah Scarlett - A Monster Like Me


9 - İsrail - Nadav Guedj - Golden Boy 


10 - Çek Cumhuriyeti - Marta Jandova & Vaclav Noid Barta - Hope Never Dies 


ESC 2015 - Semi Final 1

Geçtiğimiz hafta Eurovision 2015'e dair ilk postumu sizlerle paylaşmıştım. Paylaşmış olduğum postta 2015'e dair genel bir değerlendirme yapmıştım. Favorilerimi ve ülkelerin şarkılarını o posta dahil etmemiştim. Şimdi yavaş yavaş Eurovision 2015'e doğru giderken, şarkıların hepsi de yayınlanmışken rahat bir şekilde favorilerimi ve ülkelerin şarkılarını sizlerle paylaşabilirim.

Aslına bakılırsa paylaşımları üçe bölmüş durumdayım. Şu an birincisini yazıyor bulunmaktayım. Diğer ikisi ''Semi Final 2 ve Grand Final'' başlıkları altında olacak. Favorilerimi tam olarak ''Grand Final'' başlıklı postumda yazacağım. Diğer iki postta ise yarı finalleri geçeceğini düşündüğüm ülkeleri şarkılarıyla birlikte sizlerle paylaşacağım.

Bildiğiniz üzere yarı finallerin birincisinde 16 ülke ikincisinde ise 17 ülke yarışmakta. Yani toplamda 33 ülke yarışıyor. Direkt finalistler de Avustralya'nın konuk olmasıyla 7'ye yükseldi. Yarı finallerde, 10'ar ülke finale çıkma hakkı elde edecek. Düzenlenen iki yarı final sonucunda 20 ülke finale çıkmış olacak. Bu sayı direkt finalistlerle 27 oluyor.

Şimdi, birinci yarı finalde hangi 10 ülke finale çıkabilir diye düşünüyorum onları görelim. Sıralamayı beğeni sırası olarak değil tamamen karışık bir şekilde yapacağım. Dediğim gibi favorim olan 5 ülkeyi en son yazacak olduğum postta sizlerle paylaşacağım.

1- Estonya - Elina Born & Stig Rasta - Goodbye to Yesterday 



2 - Hollanda - Trijntje Oosterhuis - Walk Along



3 - Ermenistan - Genealogy - Face the Shadow 



4 - Yunanistan - Maria Elena Kyriakou - One Last Breath 



5 - Arnavutluk - Elhaida Dani - I'm Alive 



6 - Beyaz Rusya - Uzari & Maimuna - Time 



7 - Danimarka - Anti Social Media - The Way You Are 



8 - Macaristan - Boggie - Wars For Nothing 



9 - Romanya - Voltaj - All Over Again



10 - Rusya - Polina Gagarina - A Million Voices 




Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.