background img

The New Stuff

Temizlikçi - Franz-Olivier Giesbert

Yeni kitap yeni yorum...

D&R'da yaza özel indirim olduğunu duyar duymaz oraya gittim. Biliyorsunuz ki, her kitabın orjinalini maalesef edinemiyoruz, fiyatları fazla uçuk olabiliyor. Elimde oldukça orjinalini almaya özen gösteriyorum. Fakat bir de indirime girdiği zaman bir tane yerine birkaç tane orjinal kitaba sahip olabiliyorsunuz.

D&R bunu sıkça gerçekleştiriyor ve biz kitapseverlere bu güzel imkanı sağlıyor.

Ben de o standlardan birinde gördüm ''Temizlikçi''yi. Daha önce Paul Cleave'in Temizlikçi romanını okuduğum için bunu da merak ettim ve kitabı incelemeye aldım. İlgi çekici bir konusu vardı, bir tane kalmıştı ve hemen alayım dedim.

Kitap ilk başlarda beni sarmadı. Yazarın çok düz bir anlatımı var. Okuru içine anında çeken bir kalem değil. Bu aslında çevirmenin de hatası olabilir o yüzden bu tür yabancı kitapları okurken direkt olarak yazarı hedef almayı doğru bulmuyorum.

Direkt içine almasa da bazı bölümler, katilin gözünden yazılmış olduğu için tüylerinizi ürpertebiliyor.

Katilimiz bir obsesif. Kitabın adından da anlaşılıyor olduğu gibi bir temizlik hastası. Kurbanlarını gözlemliyor, onlar olmadığı zaman evlerine giriyor ve her yeri pırıl pırıl yapıyor. Kurbanlarını, eve geldiğinde kendi özel yöntemleriyle öldürüyor ve kanlı cesedin arkasında mis kokulu bir ortam bırakıyor geriye.

Şiddetle tavsiye edilecek bir roman değil fakat ilgi çekici bir konusu var ve özellikle katilin gözünden yazılan bölümler oldukça can alıcı olduğu için okumanızı tavsiye ederim.

Bir Çekiliş Haberi!


Merhaba arkadaşlar. Harika bir çekiliş haberine denk geldim ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Hanesus adlı blogun yazarı, biz kitap severlere, kendi kitaplığından 8 adet kitap hediye etmek istiyor.

Kibarca İkna Sanatı
Cesaret Veren Öyküler
Od
Kürk Mantolu Madonna 
Siktir Et
Şems-i Tebrizi
Huzur
İskenderin Kadını Roksana

Kitaplarımız da bunlar. Çekilişe katılmak istiyorsanız buraya tıklamanız yeterli olacaktır.

Kötü Anların Başrolleri


Bu sefer oluyor mudur? Bir şeyler...
Bir şeyler var mıdır? İçimde...

Ehemmiyeti var mıdır? Düşüncelerimin...
Hissedilebilir mi? Duygularım...

***

Bir şeyler hisseder gibi oluyorum.
Bir şeylerin hareket ettiğini,
kıpı kıpır olduğunu hissediyorum.
İçimde...

Düşüncelerimden maada bir şeyler var mı?
İçimi kemirip yok eden...

Duygularıma hulûl edemeyenler bile dolaşıyor içimde
Olabildiğine sessiz,
olabildiğine ehemmiyetsiz.

Kusuyor olduğum bir zehir gibi
akıtıyorum içimdeki, her kötü anın başrollerini.

Nefes almak istiyor,
refaha ermek istiyorum.

***

Kim bilir daha neler dönüyordur içimde?
Benden bihaber,
olabildiğine kurnaz.

İçimdeki ben, ben miyim?
Yoksa ruhumu ele geçirmiş,
acımasız bir güç mü?

***

''Sessiz ol.
Sus.
Geri adım at.
Ortadan kaybol.
Sen, aslında var olmayan,
karanlık bir silüetten ibaretsin.''

Saklambaç - Lisa Gardner

Gerilim romanları bana her zaman büyük bir haz vermiştir. Tabii gerilim adı altında içimi ürpertmeyen kitapları pek beğenemiyorum. Okudukça beni içine alan ve tüylerimi ürperten gerilim romanları her zaman baş tacım olmuş, unutulmayacaklar arasına girmiştir.

Saklambaç da aynen öyle diyebilirim. Her sayfası ayrı bir tarafa sürüklüyor sizi. Yazarın kalemi fazlasıyla güçlü, ki bu sebeple kitabın etkileyiciliği keskin hatlarla, belirgin bir şekilde görülüyor zaten.

Gerilim ve polisiye romanları sizleri okudukça ruhsal açıdan değişime götürüyor aslında. Artık bu tür kitaplarda, katilin veya şüphelinin kim olduğuna dair sürekli bir şekilde tahminler yürütüyorsunuz. Kitaptaki her karakter beyninizde beş dakikalık bir karantina altına alınıyor ve ''Acaba bu mu?'' diye düşünüp duruyorsunuz.

Tess Gerritsen başta olmak üzere, Paul Cleave ve John Verdon beni bu anlamda şaşırtan yazarlardandı. Kitabın sonlarında beni şaşırtmayı beceren nadir yazarlar ve bunların arasına şimdi de, hatta baş köşeye yerleşmiş bir isim var o da: Lisa Gardner.

Kitabı okurken yazar size ufak ufak tüyolar sunuyor. Aslında bunu bilerek yapıyor ki, sırf o sayfada ismini okuduğunuz karakterden şüphelenin diye. O sırada bir teori üretiyorsunuz ''Hmm, evet, şuradan buraya, buradan şuraya olduğu için katil kesin bu!'' diyorsunuz, sonra sayfayı çeviriyorsunuz ve okumaya devam ediyorsunuz. Fakat az önce bulunduğunuz teori bir sonraki sayfada çürütülüyor. Yazar, bunu bir kaç kere tekrarlayarak aslında bilinç altı ve psikolojik olarak bizi eline almayı fazlasıyla başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor.

Kitabın sonu hakkında bir şey söylemek istemem, iyi mi yoksa kötü mü diye. Fakat kitabın sonlarına doğru geldiğinizde göz hareketleriniz, sayfa değiştirme hızınız, okuma hızınız kesinlikle had safhada oluyor. Kesinlikle okumanız gereken kitaplar arasında bulunmalı.

Kitabın sonuna gelene kadar istediğiniz kadar teori üretebilir ve her karakterden şüphelenebilirsiniz. Fakat söylemek isterim ki, hiçbiri doğru teoriler değil. Gerçekleri öğrendiğinizde çok şaşıracaksınız.

Kitabın sloganı gibi: BAZEN KORKMAKTA HAKLISINIZ.

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.