background img

The New Stuff

dinlemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dinlemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arabaların gözümün önünden hızla akıp gitmesini izliyorum. Aynı telaşla, bir çok insanın oradan oraya koşuşturmasını, birbirlerinin aralarından süzülüşlerini izliyorum. Garip geliyor.

Yalnızlığın bu kadar yakın olması bana, bu kadar dost olmak istemesi benimle nedendir ki? Laftan anlamıyor. ''İstemiyorum!'' diye haykırıyorum karanlığa doğru, yine de peşimi bırakmıyor.

Kurduğum bir çok hayalimin arasına dalıyor, amaçsızca. Bakakalıyorum öylece. Sanki benden intikam almaya çalışan bir düşman gibi sırıtıyor, gözlerimin en derinine bakarak. Ezikliğimle susuyorum ve bekliyorum çıkıp gitmesini. Olmuyor, gitmiyor, gitmeyecek. Hazırda bekliyor. Hayal kurmamı, güzel bir an yaşamamı bekliyor kenarda, sinsice. Hayal kuruyorum, güzel bir an yaşamaya başlıyorum, saniye sürmüyor ve kapı çalıyor. Kim geldi? Tabii ki yalnızlığım.

Neden insanlar terk edilir, neden yalnız bırakılır? Neden ihtiyacımız olanlar bize her zaman en uzaktadır? Yaşanması en zor gelen şey de bu: Mesafeler. Bazen de mesafenin anlamı olmaz, hem de hiç. Ne olursa olsun elinizi tutan birisi vardır ama bunu düşünmek de yetmiyor bazen. Hissetmek istiyor insan. Durup düşünüyor, hisleri toprağın altındaymış meğer.

Anlatacak çok şeyim var, kafam ağzına kadar dolu. Taşamıyorum bir türlü. İçimdekiler çıkmıyor, dökülmüyor. Hapsolmuş kalbime, beynime, en derinlerime. Çıkartmanın bir yolu bulunmalı, bulmalıyım.

Bir karar aldım kendi kendime. Bir daha hiçbir zaman hayal kurarken veya mutluluk dolu, güzel bir an yaşıyorken kapıyı açmayacağım. İstediği kadar çalsın, duymayacağım. Bu sefer yalnızlığın kapının arasından içeriye sızmasına bile izin vermeyeceğim. Umarım yapabilirim, umarım. Biliyorum, yalnız kalmamı istemeyen kişiler var...

Kapı Aralığından Sızan Hüzün

Arabaların gözümün önünden hızla akıp gitmesini izliyorum. Aynı telaşla, bir çok insanın oradan oraya koşuşturmasını, birbirlerinin aralarından süzülüşlerini izliyorum. Garip geliyor.

Yalnızlığın bu kadar yakın olması bana, bu kadar dost olmak istemesi benimle nedendir ki? Laftan anlamıyor. ''İstemiyorum!'' diye haykırıyorum karanlığa doğru, yine de peşimi bırakmıyor.

Kurduğum bir çok hayalimin arasına dalıyor, amaçsızca. Bakakalıyorum öylece. Sanki benden intikam almaya çalışan bir düşman gibi sırıtıyor, gözlerimin en derinine bakarak. Ezikliğimle susuyorum ve bekliyorum çıkıp gitmesini. Olmuyor, gitmiyor, gitmeyecek. Hazırda bekliyor. Hayal kurmamı, güzel bir an yaşamamı bekliyor kenarda, sinsice. Hayal kuruyorum, güzel bir an yaşamaya başlıyorum, saniye sürmüyor ve kapı çalıyor. Kim geldi? Tabii ki yalnızlığım.

Neden insanlar terk edilir, neden yalnız bırakılır? Neden ihtiyacımız olanlar bize her zaman en uzaktadır? Yaşanması en zor gelen şey de bu: Mesafeler. Bazen de mesafenin anlamı olmaz, hem de hiç. Ne olursa olsun elinizi tutan birisi vardır ama bunu düşünmek de yetmiyor bazen. Hissetmek istiyor insan. Durup düşünüyor, hisleri toprağın altındaymış meğer.

Anlatacak çok şeyim var, kafam ağzına kadar dolu. Taşamıyorum bir türlü. İçimdekiler çıkmıyor, dökülmüyor. Hapsolmuş kalbime, beynime, en derinlerime. Çıkartmanın bir yolu bulunmalı, bulmalıyım.

Bir karar aldım kendi kendime. Bir daha hiçbir zaman hayal kurarken veya mutluluk dolu, güzel bir an yaşıyorken kapıyı açmayacağım. İstediği kadar çalsın, duymayacağım. Bu sefer yalnızlığın kapının arasından içeriye sızmasına bile izin vermeyeceğim. Umarım yapabilirim, umarım. Biliyorum, yalnız kalmamı istemeyen kişiler var...

Sus, haykırışlarını dinlemek istiyorum. Saatlerce, dakikalarca yapmak istiyorum bunu. Tüm dünya ile alakamı kesip, sadece seni dinlemek, seni izlemek ve gözlerine bakmak. Ne kadar tatlı olursun bir şeyler anlatırken sen şimdi. Gözlerinin içi güler, arada bir durursun, sen de izlersin beni. Daha da tatlı olursun, tebessüm edersin birazcık.

El ele dolaşırız her tarafı, her bir yanı. Sarılırsın arada bana, gülüşürüz ve bazen dudağıma ufak bir öpücük kondurursun belki de. Herkes bakar bize, gülümserler, kıskanırlar belki. İstediğimiz de bu değil mi zaten? Herkesin aşkımızı izlemesi ve bize hayran kalması. Konuşma, sus. Sadece beni izle, bana bak ve beni gör. Sadece beni.

Sus! Haykırışlarını Dinlemek İstiyorum

Sus, haykırışlarını dinlemek istiyorum. Saatlerce, dakikalarca yapmak istiyorum bunu. Tüm dünya ile alakamı kesip, sadece seni dinlemek, seni izlemek ve gözlerine bakmak. Ne kadar tatlı olursun bir şeyler anlatırken sen şimdi. Gözlerinin içi güler, arada bir durursun, sen de izlersin beni. Daha da tatlı olursun, tebessüm edersin birazcık.

El ele dolaşırız her tarafı, her bir yanı. Sarılırsın arada bana, gülüşürüz ve bazen dudağıma ufak bir öpücük kondurursun belki de. Herkes bakar bize, gülümserler, kıskanırlar belki. İstediğimiz de bu değil mi zaten? Herkesin aşkımızı izlemesi ve bize hayran kalması. Konuşma, sus. Sadece beni izle, bana bak ve beni gör. Sadece beni.

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.