background img

The New Stuff

blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitabımı yazmaya başlayıp, bitirdiğim seneden (2013) sonra defalarca baştan sona okudum, düzenledim, hatalarımı gördüm ve değiştirdim. Tabii ki kitabı 17 yaşında yazmış olduğum için okuyan herkes çokça hata, yanlış bulabilir. Peki ben şimdi, kendi kitabımı neden ve nasıl eleştireceğim?

Yazının devamı için buraya tık...

Kendi Kitabıma Eleştiri (İkinci Kadının Hikâyesi)

Kitabımı yazmaya başlayıp, bitirdiğim seneden (2013) sonra defalarca baştan sona okudum, düzenledim, hatalarımı gördüm ve değiştirdim. Tabii ki kitabı 17 yaşında yazmış olduğum için okuyan herkes çokça hata, yanlış bulabilir. Peki ben şimdi, kendi kitabımı neden ve nasıl eleştireceğim?

Yazının devamı için buraya tık...

Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim iki yeni haberim var. Bu iki haber de yan tarafta görüyor olduğunuz kitap kapağı ile birlikte bir nevi anlaşılıyordur.

Öncelikle ilk haberim birkaç gün önce açmış olduğum Wattpad sayfamla ilgili. Twitter'dan tanışıyor olduğum bir arkadaşım sayesinde keşfettim diyebilirim Wattpad'a. Daha öncelerde duymuş ve göz atmıştım fakat açma gereği nedense hiç duymadım. Fakat daha ayrıntılı şekilde bir bilgiye sahip olduğumda açmak istedim ve sesimi bir de orada duyurmayı tercih ettim.

Bu kitap kapağı da Wattpad'deki ilk çalışmamın kitap kapağı. Kapak düzenlemesi için Batuhan'a da bir kere daha teşekkür ederim. Wattpad'e girişimi blogda şimdiye kadar sizlerle paylaşmış olduğum deneme, düz yazı, mensur şiirleri kitaplaştırarak yapmak istedim. Bunların hepsi de benden parçalar olduğu için, Kelebek Taneleri adı tam olacaktır diye düşündüm. Wattpad'ten de beni takip edip kitabımı okumak isterseniz, kullanıcı adım: hhasanokcu
Direkt olarak kitabı okumak için buraya tık.

İkinci haberim ise uzun zamandır beni takip ediyor olanlarınız bilir, ilk kitabımı yazmış ve ikincisini yarılamış ve artık keşfedilmeyi beklemeyip yazarlık statüsünü avuçları arasına almak isteyen biriyim. Henüz 7-8 yayıneviyle daha görüşmem sürmekte fakat hissediyorum ki bu sefer ilk kitabımı basılmış bir şekilde ellerimde tutabileceğim. İlerleyen günlerde, haftalarda son haberleri de tüm sevincimle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Umarım ki güzel sonuçlarla hep birlikte oluruz. Hepinize iyi haftalar!

Kelebek Taneleri - Hasan Okçu

Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim iki yeni haberim var. Bu iki haber de yan tarafta görüyor olduğunuz kitap kapağı ile birlikte bir nevi anlaşılıyordur.

Öncelikle ilk haberim birkaç gün önce açmış olduğum Wattpad sayfamla ilgili. Twitter'dan tanışıyor olduğum bir arkadaşım sayesinde keşfettim diyebilirim Wattpad'a. Daha öncelerde duymuş ve göz atmıştım fakat açma gereği nedense hiç duymadım. Fakat daha ayrıntılı şekilde bir bilgiye sahip olduğumda açmak istedim ve sesimi bir de orada duyurmayı tercih ettim.

Bu kitap kapağı da Wattpad'deki ilk çalışmamın kitap kapağı. Kapak düzenlemesi için Batuhan'a da bir kere daha teşekkür ederim. Wattpad'e girişimi blogda şimdiye kadar sizlerle paylaşmış olduğum deneme, düz yazı, mensur şiirleri kitaplaştırarak yapmak istedim. Bunların hepsi de benden parçalar olduğu için, Kelebek Taneleri adı tam olacaktır diye düşündüm. Wattpad'ten de beni takip edip kitabımı okumak isterseniz, kullanıcı adım: hhasanokcu
Direkt olarak kitabı okumak için buraya tık.

İkinci haberim ise uzun zamandır beni takip ediyor olanlarınız bilir, ilk kitabımı yazmış ve ikincisini yarılamış ve artık keşfedilmeyi beklemeyip yazarlık statüsünü avuçları arasına almak isteyen biriyim. Henüz 7-8 yayıneviyle daha görüşmem sürmekte fakat hissediyorum ki bu sefer ilk kitabımı basılmış bir şekilde ellerimde tutabileceğim. İlerleyen günlerde, haftalarda son haberleri de tüm sevincimle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Umarım ki güzel sonuçlarla hep birlikte oluruz. Hepinize iyi haftalar!

Merhaba arkadaşlar. Yine belli bir süre blogdan uzak kaldım. Yazacak bir dolu şeyim varken hiçbirine vakit bulamadım ve paylaşamadım. Şubat ayı benim için zaten oldukça yorucu ve berbat geçti. İki kere İstanbul'a yapmış olduğum yolculuk dışında hep bir koşuşturmaca vardı. Şubatın son 3 günü de Ankara'ya gittim, biraz da orayı gezeyim dedim fakat sizlere önerebileceğim kadar yer gezemedim maalesef. ODTÜ içinde ve Kızılay'da dolanıp durdum. Kızılay'da da sadece sinema ve yemek yemek için adını dahi unuttuğum bir yere oturduk o kadar.

Mart ayına ise felaket bir şekilde hasta girdim. Daha dün kendime yavaş yavaş gelmeye başladım. Boğazım enfeksiyon kapmış, bütün kemiklerim kırık içerisindeydi, halsizlik ve ateş de beni kıvrandırıyordu. Neyse ki düzenli ilaç ve iğnelerle şu an ayaktayım. İyileşir iyileşmez bloglamaya başlayacağım dedim çünkü ben de özlüyorum buraları.

Böyle 'dipnot!' tadında bir şeyler yazmak istedim. Bundan sonraki günlerde sık sık birlikte olmak dileğiyle...

Hoşça kalın!

Dipnot Tadında

Merhaba arkadaşlar. Yine belli bir süre blogdan uzak kaldım. Yazacak bir dolu şeyim varken hiçbirine vakit bulamadım ve paylaşamadım. Şubat ayı benim için zaten oldukça yorucu ve berbat geçti. İki kere İstanbul'a yapmış olduğum yolculuk dışında hep bir koşuşturmaca vardı. Şubatın son 3 günü de Ankara'ya gittim, biraz da orayı gezeyim dedim fakat sizlere önerebileceğim kadar yer gezemedim maalesef. ODTÜ içinde ve Kızılay'da dolanıp durdum. Kızılay'da da sadece sinema ve yemek yemek için adını dahi unuttuğum bir yere oturduk o kadar.

Mart ayına ise felaket bir şekilde hasta girdim. Daha dün kendime yavaş yavaş gelmeye başladım. Boğazım enfeksiyon kapmış, bütün kemiklerim kırık içerisindeydi, halsizlik ve ateş de beni kıvrandırıyordu. Neyse ki düzenli ilaç ve iğnelerle şu an ayaktayım. İyileşir iyileşmez bloglamaya başlayacağım dedim çünkü ben de özlüyorum buraları.

Böyle 'dipnot!' tadında bir şeyler yazmak istedim. Bundan sonraki günlerde sık sık birlikte olmak dileğiyle...

Hoşça kalın!

Upuzun bir aradan sonra herkese merhaba arkadaşlar. Hepinizin yeni yılını kutluyorum!

Biliyorsunuz ki uzun zamandır buralarda yokum. Bu yüzden eski formumu yakalamak ve artık bütün günümü hem bloguma hem de yazıyor olduğum yeni kitabıma vermek istediğim için bekledim sabırsızlıkla yeni yılı. Bu yıl beni fazlasıyla yordu. Sınavlar, tercihler, ikinci(ek) tercihler, yerleştirmeler, kayıtlar... derken hiçbir şekilde adam akıllı bloga vakit ayıramadım. Bunu zaten az önce belirtmiş olduğum süreçlerde de attığım postlarda belirtmiştim.

Şu an Edirne'deyim, Halkla İlişkiler ve Tanıtım okuyorum. Okula ve şehre alışma sürecimi de bu üç aylık süreç içerisinde gerçekleştirmiş bulunduğum için artık bloguma ve kitabıma gönül rahatlığıyla ve dinlenmiş bir kafayla vakit ayırabilirim.

Yeni yılda, geçtiğimiz senelerdeki gibi edebiyat ağırlıklı deneme, mensur şiirlerimi sizlerle paylaşacağım. Aynı zamanda okuduğum kitapları sizlerle paylaşıp kendi yorumlarımı belirteceğim. Bu sene ile birlikte blogumda sizlerle ek olarak paylaşacağım şeyler ise; gezip gördüğüm yerler, yaşadığım şehirde beni takip ediyor, okuyor olan takipçilerime de gidip gördüğüm yerleri, mekanları tanıtmak olacak. Bu tabii ki dışarıdan gelecek olan insanlar için de güzel bir rehber olmuş olacak.

Blog dışında şu an yazıyor olduğum, birkaç aydır vakit ayıramadığım ikinci kitabıma da oldukça fazla zaman ayırıp nihayetinde tamamlamak. İlk kitabım ise şu an yayınevinin ikinci incelemesinde ve umuyorum ki en kısa zamanda basılıp, sizlerle olacak.

Güzel günler yaşayalım, güzel bir yıl olsun hepimiz için.

Merry Christmas!

Upuzun bir aradan sonra herkese merhaba arkadaşlar. Hepinizin yeni yılını kutluyorum!

Biliyorsunuz ki uzun zamandır buralarda yokum. Bu yüzden eski formumu yakalamak ve artık bütün günümü hem bloguma hem de yazıyor olduğum yeni kitabıma vermek istediğim için bekledim sabırsızlıkla yeni yılı. Bu yıl beni fazlasıyla yordu. Sınavlar, tercihler, ikinci(ek) tercihler, yerleştirmeler, kayıtlar... derken hiçbir şekilde adam akıllı bloga vakit ayıramadım. Bunu zaten az önce belirtmiş olduğum süreçlerde de attığım postlarda belirtmiştim.

Şu an Edirne'deyim, Halkla İlişkiler ve Tanıtım okuyorum. Okula ve şehre alışma sürecimi de bu üç aylık süreç içerisinde gerçekleştirmiş bulunduğum için artık bloguma ve kitabıma gönül rahatlığıyla ve dinlenmiş bir kafayla vakit ayırabilirim.

Yeni yılda, geçtiğimiz senelerdeki gibi edebiyat ağırlıklı deneme, mensur şiirlerimi sizlerle paylaşacağım. Aynı zamanda okuduğum kitapları sizlerle paylaşıp kendi yorumlarımı belirteceğim. Bu sene ile birlikte blogumda sizlerle ek olarak paylaşacağım şeyler ise; gezip gördüğüm yerler, yaşadığım şehirde beni takip ediyor, okuyor olan takipçilerime de gidip gördüğüm yerleri, mekanları tanıtmak olacak. Bu tabii ki dışarıdan gelecek olan insanlar için de güzel bir rehber olmuş olacak.

Blog dışında şu an yazıyor olduğum, birkaç aydır vakit ayıramadığım ikinci kitabıma da oldukça fazla zaman ayırıp nihayetinde tamamlamak. İlk kitabım ise şu an yayınevinin ikinci incelemesinde ve umuyorum ki en kısa zamanda basılıp, sizlerle olacak.

Güzel günler yaşayalım, güzel bir yıl olsun hepimiz için.


Merhaba arkadaşlar. Harika bir çekiliş haberine denk geldim ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Hanesus adlı blogun yazarı, biz kitap severlere, kendi kitaplığından 8 adet kitap hediye etmek istiyor.

Kibarca İkna Sanatı
Cesaret Veren Öyküler
Od
Kürk Mantolu Madonna 
Siktir Et
Şems-i Tebrizi
Huzur
İskenderin Kadını Roksana

Kitaplarımız da bunlar. Çekilişe katılmak istiyorsanız buraya tıklamanız yeterli olacaktır.

Bir Çekiliş Haberi!


Merhaba arkadaşlar. Harika bir çekiliş haberine denk geldim ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Hanesus adlı blogun yazarı, biz kitap severlere, kendi kitaplığından 8 adet kitap hediye etmek istiyor.

Kibarca İkna Sanatı
Cesaret Veren Öyküler
Od
Kürk Mantolu Madonna 
Siktir Et
Şems-i Tebrizi
Huzur
İskenderin Kadını Roksana

Kitaplarımız da bunlar. Çekilişe katılmak istiyorsanız buraya tıklamanız yeterli olacaktır.


Bu sefer oluyor mudur? Bir şeyler...
Bir şeyler var mıdır? İçimde...

Ehemmiyeti var mıdır? Düşüncelerimin...
Hissedilebilir mi? Duygularım...

***

Bir şeyler hisseder gibi oluyorum.
Bir şeylerin hareket ettiğini,
kıpı kıpır olduğunu hissediyorum.
İçimde...

Düşüncelerimden maada bir şeyler var mı?
İçimi kemirip yok eden...

Duygularıma hulûl edemeyenler bile dolaşıyor içimde
Olabildiğine sessiz,
olabildiğine ehemmiyetsiz.

Kusuyor olduğum bir zehir gibi
akıtıyorum içimdeki, her kötü anın başrollerini.

Nefes almak istiyor,
refaha ermek istiyorum.

***

Kim bilir daha neler dönüyordur içimde?
Benden bihaber,
olabildiğine kurnaz.

İçimdeki ben, ben miyim?
Yoksa ruhumu ele geçirmiş,
acımasız bir güç mü?

***

''Sessiz ol.
Sus.
Geri adım at.
Ortadan kaybol.
Sen, aslında var olmayan,
karanlık bir silüetten ibaretsin.''

Kötü Anların Başrolleri


Bu sefer oluyor mudur? Bir şeyler...
Bir şeyler var mıdır? İçimde...

Ehemmiyeti var mıdır? Düşüncelerimin...
Hissedilebilir mi? Duygularım...

***

Bir şeyler hisseder gibi oluyorum.
Bir şeylerin hareket ettiğini,
kıpı kıpır olduğunu hissediyorum.
İçimde...

Düşüncelerimden maada bir şeyler var mı?
İçimi kemirip yok eden...

Duygularıma hulûl edemeyenler bile dolaşıyor içimde
Olabildiğine sessiz,
olabildiğine ehemmiyetsiz.

Kusuyor olduğum bir zehir gibi
akıtıyorum içimdeki, her kötü anın başrollerini.

Nefes almak istiyor,
refaha ermek istiyorum.

***

Kim bilir daha neler dönüyordur içimde?
Benden bihaber,
olabildiğine kurnaz.

İçimdeki ben, ben miyim?
Yoksa ruhumu ele geçirmiş,
acımasız bir güç mü?

***

''Sessiz ol.
Sus.
Geri adım at.
Ortadan kaybol.
Sen, aslında var olmayan,
karanlık bir silüetten ibaretsin.''


Merhaba arkadaşlar.

Ara sıra, zar zor bilgisayara girdiğim ve ne bloguma ne de başka herhangi bir şeye zaman ayırabildiğim şu sınav döneminde, harika bir çekilişe denk geldim ve hiç düşünmeden katılmak istedim.

Kitap Kurdu, biz kitap kurdu okurlar için harika bir çekiliş düzenliyor. Kazanan şanslı arkadaşımız D&R'dan tam 50 TL'lik bir hediye çeki kazanmış olacak.

Ne duruyorsunuz, bence hemen katılın!

Katılım linki: tık tık!

Kitap Kurdu'ndan D&R Çekilişi


Merhaba arkadaşlar.

Ara sıra, zar zor bilgisayara girdiğim ve ne bloguma ne de başka herhangi bir şeye zaman ayırabildiğim şu sınav döneminde, harika bir çekilişe denk geldim ve hiç düşünmeden katılmak istedim.

Kitap Kurdu, biz kitap kurdu okurlar için harika bir çekiliş düzenliyor. Kazanan şanslı arkadaşımız D&R'dan tam 50 TL'lik bir hediye çeki kazanmış olacak.

Ne duruyorsunuz, bence hemen katılın!

Katılım linki: tık tık!


Dün gece saat 23:00 civarında o kadar güzel ve komik şeyler gelip geçti ki başımdan, onları buraya yazmak geldi içimden. Hem çoktandır güldürmeceli, hepinizi kahkaha boğacak bir şeyler yazmıyordum, fırsat bu fırsat, takipçilerimin yüzlerine güldürme vakti geldi dedim. Tabii ben bu anlatacaklarıma bayağı bir güldüm, umarım ki sizleri de güldürür. 

Dediğim gibi saat 23:00'ü geçerken, o sırada yatağımda saçma bir şekilde uzanmış, elimde telefon, karanlığın içerisinde feysbukta dolanırken, bir de gördüm ki bir mesaj gelmiş. Tanımadığım biri ''Selam.'' yazmış. Bende de asla ''Aa tanımadığım biri bana mesaj atmış, ıyy salak ya 'prdon tanşyo myz acba?''' gibisinden saçma salak şeyler yazmam ve tanımasam da o kişiyle olabildiğince samimi konuşmaya çalışırım. ''Merhaba.'' yazıp gönderdim ve konuşmamız başladı.

Beni bulup ekleme hikayesini anlattı. Gugıl amcamıza bir şeyler sormuş bir de bakmış benim blog. Aman Allah'ım bu da ne demiş girmiş, öyle böyle derken feysten eklemiş ve konuşmak istemiş. Hem beni bu şekilde bulması hem de benimle olan konuşmasındaki samimiyetten dolayı ben de mutlu oldum onu tanıdığıma.

Her neyse, sonra arkadaşımız birden bire bana şu soruyu yöneltti: ''Ailen sana başka bir isim koymayı düşünmüş de sonra dedenin ismini mi koymuşlar?'' Allaaah! 17 yaşındayım ve belki hayatım boyunca 17 bin kere karşılaştığım bir soru. Bu soru her sorulduğunda içimden öncelikle anne ve babacığımdan özür dileyip sonradan sövmeye başlıyorum.

Ben de ''Annem Burak veya Berkay istemiş ama babam da babasının adını koymak istemiş işte.'' dedim. Arkadaşımız da ordan ''Hiç Hasan değilsin çünkü, sen de Hasan tipi yok. Burak ve Berkay tipi var gerçekten.'' dedi. Gecenin bilmem kaçı, ''Hiç Hasan değilsin çünkü.'' kısmını okuduktan sonra beni bir gülme krizi aldı ki sormayın. Kendimi o kadar kaptırmışım ki bir ara yataktan düşüyordum, neyse ki son anda kurtardım kendimi.

Yani aslında ne kadar gülsem de çok gıcık oluyorum abi adımın Hasan olmasına. Hasan ne Allah için yani canım babacığım. Ne biliyim işte annem istemiş Burak, koy Burak gitsin yani. Berk koy. Hasan ne eyy saçına kaşına kurban olduğum.

Yalnız anneme de az sinirlenmedim değil yani, baktın Hasan koyacak kalk, kaç hastaneden iki dakikalığına köşedeki nüfus şeyisiliğine git çıkar bir tane nüfus cüzdanı, koy adımı Burak!

Hasan demeyin bana pıliiizzz.

Burak Tipli Hasan Olmak


Dün gece saat 23:00 civarında o kadar güzel ve komik şeyler gelip geçti ki başımdan, onları buraya yazmak geldi içimden. Hem çoktandır güldürmeceli, hepinizi kahkaha boğacak bir şeyler yazmıyordum, fırsat bu fırsat, takipçilerimin yüzlerine güldürme vakti geldi dedim. Tabii ben bu anlatacaklarıma bayağı bir güldüm, umarım ki sizleri de güldürür. 

Dediğim gibi saat 23:00'ü geçerken, o sırada yatağımda saçma bir şekilde uzanmış, elimde telefon, karanlığın içerisinde feysbukta dolanırken, bir de gördüm ki bir mesaj gelmiş. Tanımadığım biri ''Selam.'' yazmış. Bende de asla ''Aa tanımadığım biri bana mesaj atmış, ıyy salak ya 'prdon tanşyo myz acba?''' gibisinden saçma salak şeyler yazmam ve tanımasam da o kişiyle olabildiğince samimi konuşmaya çalışırım. ''Merhaba.'' yazıp gönderdim ve konuşmamız başladı.

Beni bulup ekleme hikayesini anlattı. Gugıl amcamıza bir şeyler sormuş bir de bakmış benim blog. Aman Allah'ım bu da ne demiş girmiş, öyle böyle derken feysten eklemiş ve konuşmak istemiş. Hem beni bu şekilde bulması hem de benimle olan konuşmasındaki samimiyetten dolayı ben de mutlu oldum onu tanıdığıma.

Her neyse, sonra arkadaşımız birden bire bana şu soruyu yöneltti: ''Ailen sana başka bir isim koymayı düşünmüş de sonra dedenin ismini mi koymuşlar?'' Allaaah! 17 yaşındayım ve belki hayatım boyunca 17 bin kere karşılaştığım bir soru. Bu soru her sorulduğunda içimden öncelikle anne ve babacığımdan özür dileyip sonradan sövmeye başlıyorum.

Ben de ''Annem Burak veya Berkay istemiş ama babam da babasının adını koymak istemiş işte.'' dedim. Arkadaşımız da ordan ''Hiç Hasan değilsin çünkü, sen de Hasan tipi yok. Burak ve Berkay tipi var gerçekten.'' dedi. Gecenin bilmem kaçı, ''Hiç Hasan değilsin çünkü.'' kısmını okuduktan sonra beni bir gülme krizi aldı ki sormayın. Kendimi o kadar kaptırmışım ki bir ara yataktan düşüyordum, neyse ki son anda kurtardım kendimi.

Yani aslında ne kadar gülsem de çok gıcık oluyorum abi adımın Hasan olmasına. Hasan ne Allah için yani canım babacığım. Ne biliyim işte annem istemiş Burak, koy Burak gitsin yani. Berk koy. Hasan ne eyy saçına kaşına kurban olduğum.

Yalnız anneme de az sinirlenmedim değil yani, baktın Hasan koyacak kalk, kaç hastaneden iki dakikalığına köşedeki nüfus şeyisiliğine git çıkar bir tane nüfus cüzdanı, koy adımı Burak!

Hasan demeyin bana pıliiizzz.

Merhaba değerli takipçilerim, sevgili okuyucularım...

Hepimizin artık bildiği gibi Temmuz'un ilk günü itibariyle GFC artık ulaşılmaz oluyor ve GFC üzerinden takip ettiğiniz bloggerların yazılarına ne yazık ki bakamıyor olacaksınız. Bu sebeple herkes ardı ardına Bloglovin açmaya devam ediyor.

Nasıl açacağınızı bilmiyorsanız, daha önce yazmış olduğum yazıda görsellerle birlikte anlatmıştım. Yazıma ''buradan'' ulaşabilirsiniz.

Zaten Bloglovin'e üyeliğinizi yapar yapmaz, GFC üzerinden şu an takip ediyor olduğunuz bloglar otomatik olarak orada da takibe devam ediliyor. Yani blogları tekrardan bulup da takibe alma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Fakat bu GFC kalktığında da devam eder mi bilmediğim için, elinizi çabuk tutup Bloglovin'e üye olup beni de takibe almanızı öneririm.

Şimdiden hepinize teşekkür ederim.

 Yukarıdaki resme tıklayarak Bloglovin profilime ulaşabilirsiniz...

Ve Bloglovin Geldi Çattı

Merhaba değerli takipçilerim, sevgili okuyucularım...

Hepimizin artık bildiği gibi Temmuz'un ilk günü itibariyle GFC artık ulaşılmaz oluyor ve GFC üzerinden takip ettiğiniz bloggerların yazılarına ne yazık ki bakamıyor olacaksınız. Bu sebeple herkes ardı ardına Bloglovin açmaya devam ediyor.

Nasıl açacağınızı bilmiyorsanız, daha önce yazmış olduğum yazıda görsellerle birlikte anlatmıştım. Yazıma ''buradan'' ulaşabilirsiniz.

Zaten Bloglovin'e üyeliğinizi yapar yapmaz, GFC üzerinden şu an takip ediyor olduğunuz bloglar otomatik olarak orada da takibe devam ediliyor. Yani blogları tekrardan bulup da takibe alma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Fakat bu GFC kalktığında da devam eder mi bilmediğim için, elinizi çabuk tutup Bloglovin'e üye olup beni de takibe almanızı öneririm.

Şimdiden hepinize teşekkür ederim.

 Yukarıdaki resme tıklayarak Bloglovin profilime ulaşabilirsiniz...


Ve beklenen gün geldi!

Çekilişi kazanan arkadaşımız belli oldu. Heyecanı biraz daha arttırmak için kazananı videoda göreceksiniz, buraya yazmayacağım.

Tekrardan hepinize katılımınız için teşekkür etmek istiyorum.
Kazanan arkadaşımızı tebrik ediyorum.

Bir sonraki çekilişte görüşmek üzere!

Kazanan arkadaşımız nelere sahip oldu? 

Bertrice Small'in Adora adlı kitabı, üç adet renkli kalem ve bir adet not defteri.
Bunların yanında arkadaşımız için kendi seçeceğim sürpriz bir hediyeyi göndereceğim.

Çekilişin Sonucu Belli Oldu!


Ve beklenen gün geldi!

Çekilişi kazanan arkadaşımız belli oldu. Heyecanı biraz daha arttırmak için kazananı videoda göreceksiniz, buraya yazmayacağım.

Tekrardan hepinize katılımınız için teşekkür etmek istiyorum.
Kazanan arkadaşımızı tebrik ediyorum.

Bir sonraki çekilişte görüşmek üzere!

Kazanan arkadaşımız nelere sahip oldu? 

Bertrice Small'in Adora adlı kitabı, üç adet renkli kalem ve bir adet not defteri.
Bunların yanında arkadaşımız için kendi seçeceğim sürpriz bir hediyeyi göndereceğim.



1 haftadır sürmekte olan eylemler bir türlü bitmek bilmiyor ve bu şekilde giderse de biteceğe benzemiyor. İlk günden beri ben de kesinlikle bu eyleme destek veren bir bloggerım. İskenderun'da gerçekleşen eylemlerin bir çoğuna da katıldım. Tabii ki dediğim gibi eylemler devam etmekte ve ben de sonuna kadar susmayacağım, desteğimi sürdüreceğim.

Her geçen gün ölüm haberleri çıkmaya başlıyor. İlk olarak Antakya'dan bir arkadaşımızın vefat haberini aldık ve bu bizler için gerçekten çok üzücü bir durum. Cenazesine 30 bin kişinin katıldığı haberlerini aldım. Dün de TV kanallarında Tuğran Akbaş adlı bir genç arkadaşımızın hayatını kaybettiği iddia ediliyordu. Gerçekliğinden emin değilim fakat polisin sert tepkilerinden kaynaklandığından hiçbirimizin şüphesi yok.

Ülkemizin polisleri, gerçekten çığırından çıktı diyebilirim. Eğer ilk günden o şekilde tepkiler gösterilmeseydi halka, şu an durumun burada ve bu şekilde olmayacağı neredeyse kesindi. Polisler, gün geçtikçe daha çok şiddete başvuruyorlar ve gerçekten iç acıtan sahnelerle, görüntülerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu sebeple, polisleri bu davranışlarından ötürü sonuna kadar kınıyorum!

***

Bu olayların dışında, bildiğimiz gibi bir çok sokağa; duvarlara, arabalara vs. spreylerle bir şeyler yazılıyor. Sloganların ardı arkası kesilmiyor ve kesinlikle hepsi birbirinden güzel sloganlar. Bu şekilde, fotoğraf makinelerine yansıyan bir kaç kare bulunmakta. Dün gördüğümde gerçekten hoşuma gitti ve hepsine ayrı bir tebessüm ettim. Bakalım sizler de beğenecek misiniz?


















Gezi Parkı'ndan Gülümseten Kareler


1 haftadır sürmekte olan eylemler bir türlü bitmek bilmiyor ve bu şekilde giderse de biteceğe benzemiyor. İlk günden beri ben de kesinlikle bu eyleme destek veren bir bloggerım. İskenderun'da gerçekleşen eylemlerin bir çoğuna da katıldım. Tabii ki dediğim gibi eylemler devam etmekte ve ben de sonuna kadar susmayacağım, desteğimi sürdüreceğim.

Her geçen gün ölüm haberleri çıkmaya başlıyor. İlk olarak Antakya'dan bir arkadaşımızın vefat haberini aldık ve bu bizler için gerçekten çok üzücü bir durum. Cenazesine 30 bin kişinin katıldığı haberlerini aldım. Dün de TV kanallarında Tuğran Akbaş adlı bir genç arkadaşımızın hayatını kaybettiği iddia ediliyordu. Gerçekliğinden emin değilim fakat polisin sert tepkilerinden kaynaklandığından hiçbirimizin şüphesi yok.

Ülkemizin polisleri, gerçekten çığırından çıktı diyebilirim. Eğer ilk günden o şekilde tepkiler gösterilmeseydi halka, şu an durumun burada ve bu şekilde olmayacağı neredeyse kesindi. Polisler, gün geçtikçe daha çok şiddete başvuruyorlar ve gerçekten iç acıtan sahnelerle, görüntülerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu sebeple, polisleri bu davranışlarından ötürü sonuna kadar kınıyorum!

***

Bu olayların dışında, bildiğimiz gibi bir çok sokağa; duvarlara, arabalara vs. spreylerle bir şeyler yazılıyor. Sloganların ardı arkası kesilmiyor ve kesinlikle hepsi birbirinden güzel sloganlar. Bu şekilde, fotoğraf makinelerine yansıyan bir kaç kare bulunmakta. Dün gördüğümde gerçekten hoşuma gitti ve hepsine ayrı bir tebessüm ettim. Bakalım sizler de beğenecek misiniz?



















Merhaba arkadaşlar. Bildiğiniz gibi 1 ay önce, blogumun ilk çekilişini düzenledim ve bugün ile birlikte çekiliş sona erdi. Bu posttan sonra gelen yorumlar ne yazık ki çekiliş için geçerli sayılmayacaktır.

Çekiliş süresi boyunca 50 kişinin katılımı gerçekleşti ve toplamda da 150 çekiliş hakkı bulunmaktadır. Sonuçları yarın blogumda video ile duyuracağım. Tekrar bir hatırlatma olarak, kazanan arkadaşımıza; Adora adlı romanı, not defteri, renkli kalemler ve bunların yanında da kazananın kız veya erkek olmasına göre, kendi seçeceğim sürpriz bir hediyeyi göndereceğim.

Emin olun ki ben de en az sizler kadar heyecanlıyım.
Dediğim gibi, bir aksaklık olmazsa yarın sonuçlar açıklanıyor.

Hepinize mutlu günler!

Duyuru!

Merhaba arkadaşlar. Bildiğiniz gibi 1 ay önce, blogumun ilk çekilişini düzenledim ve bugün ile birlikte çekiliş sona erdi. Bu posttan sonra gelen yorumlar ne yazık ki çekiliş için geçerli sayılmayacaktır.

Çekiliş süresi boyunca 50 kişinin katılımı gerçekleşti ve toplamda da 150 çekiliş hakkı bulunmaktadır. Sonuçları yarın blogumda video ile duyuracağım. Tekrar bir hatırlatma olarak, kazanan arkadaşımıza; Adora adlı romanı, not defteri, renkli kalemler ve bunların yanında da kazananın kız veya erkek olmasına göre, kendi seçeceğim sürpriz bir hediyeyi göndereceğim.

Emin olun ki ben de en az sizler kadar heyecanlıyım.
Dediğim gibi, bir aksaklık olmazsa yarın sonuçlar açıklanıyor.

Hepinize mutlu günler!


Öncelikle Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Ece Temelkuran'ın okuduğum ilk kitabı oldu. Bu demek değildir ki Ece Temelkuran'ı da yeni tanıdım. Biliyordum fakat ilgimi çeken bir kitabı olmadı açıkçası. Hani bunu mutlaka alıp okumalıyım demedim hiçbir kitabı için. Fakat Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ın ismi çok duyuldu ve birkaç blogda da dile getirilen güzel yorumlar sayesinde içimde bir merak duygusu oluşuverdi ve işte o zaman dedim ''Bunu mutlaka alıp okumalıyım.'' diye.

Öyle de yaptım. Aldım ve okudum. İlk olarak Ece Temelkuran'ın yazım diline bayıldığımı söylemeliyim. Konuları ve duyguları en açık biçimde, okuru fazla sıkmadan, harika bir dille anlatıyor. Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ın konusu zaten oldukça güzel ve sizi içine çekiyor.

Kitabın konusu: Olaylar tamamiyle Ortadoğu'da geçiyor. Bu bir yolculuk hikayesi aslında. Tunus'dan Mısır'a, oradan Libya'ya. Yolculuğa ise dört kadın birlikte çıkıyor. Hepsinin bir hikayesi var, bir sırrı. Hepsi de aslında yüzleşmekten korktuğu sırlarından kaçmak için çıkıyorlar bu yola. Biri hariç. O da Madam Lilla. O hikayesinin sonunu yazmaya gidiyor.

Kitaptan çok bahsetmek istemiyorum açıkçası. Sebebi ise aslında bir çok konuyu içinde barındırıyor olması. Yani Temelkuran, kitapta sadece bir konu üzerinde odaklanmamış. Dört kadının da hayatına yer vermiş, hepsini bir noktada toplamış. Bu macera dolu serüveni bence siz de ellerinizin arasına almalısınız.

Kitabı farklı kılan bir diğer nokta da, bölüm başlarında, o bölümün en kilit noktasının verilmiş olması. Yani bölümde anlatılan hikayenin en düşündürücü en derinden olan kısmı alınıp ilk başa konulmuş ve ardından hikaye baştan anlatılmaya başlamış. Bu da biz okurları olay üzerinde düşünmeye ve kafa yormaya davet ediyor. Böylelikle kitabın tadı daha bir güzel oluyor. Umarım ki anlatabilmişimdir.


Bir de bende şöyle bir durum oldu. Kitabın kapağı beni acayip şekilde etkiledi. Yani kitabı elime aldığım anda ister istemez her seferinde birkaç dakika kitabın kapağına bakıyorum öylece. Niyeyse içim duygu doluyor, sonra açıp okuyorum. Belki tuhaf gelebilir sizlere fakat gerçekten kapağı beni etkileyen bir kitap, anlıyorum ki çok hoşuma gidecek. Bu da öyle oldu. Hatta en iyisi oldu.

Son zamanlarda yazılmış en başarılı ve okura en güzel şekilde sunulmuş bir roman diyebilirim. Şiddetle tavsiye ederim. Okuyanlarınızın, okumak isteyenlerinizin yorumlarını bekliyorum.

Kitabın aynı zamanda bir tanıtım videosu bulunmakta. Onu da izlemenizi isterim.


İyi okumalar...

Düğümlere Üfleyen Kadınlar - Ece Temelkuran


Öncelikle Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Ece Temelkuran'ın okuduğum ilk kitabı oldu. Bu demek değildir ki Ece Temelkuran'ı da yeni tanıdım. Biliyordum fakat ilgimi çeken bir kitabı olmadı açıkçası. Hani bunu mutlaka alıp okumalıyım demedim hiçbir kitabı için. Fakat Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ın ismi çok duyuldu ve birkaç blogda da dile getirilen güzel yorumlar sayesinde içimde bir merak duygusu oluşuverdi ve işte o zaman dedim ''Bunu mutlaka alıp okumalıyım.'' diye.

Öyle de yaptım. Aldım ve okudum. İlk olarak Ece Temelkuran'ın yazım diline bayıldığımı söylemeliyim. Konuları ve duyguları en açık biçimde, okuru fazla sıkmadan, harika bir dille anlatıyor. Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ın konusu zaten oldukça güzel ve sizi içine çekiyor.

Kitabın konusu: Olaylar tamamiyle Ortadoğu'da geçiyor. Bu bir yolculuk hikayesi aslında. Tunus'dan Mısır'a, oradan Libya'ya. Yolculuğa ise dört kadın birlikte çıkıyor. Hepsinin bir hikayesi var, bir sırrı. Hepsi de aslında yüzleşmekten korktuğu sırlarından kaçmak için çıkıyorlar bu yola. Biri hariç. O da Madam Lilla. O hikayesinin sonunu yazmaya gidiyor.

Kitaptan çok bahsetmek istemiyorum açıkçası. Sebebi ise aslında bir çok konuyu içinde barındırıyor olması. Yani Temelkuran, kitapta sadece bir konu üzerinde odaklanmamış. Dört kadının da hayatına yer vermiş, hepsini bir noktada toplamış. Bu macera dolu serüveni bence siz de ellerinizin arasına almalısınız.

Kitabı farklı kılan bir diğer nokta da, bölüm başlarında, o bölümün en kilit noktasının verilmiş olması. Yani bölümde anlatılan hikayenin en düşündürücü en derinden olan kısmı alınıp ilk başa konulmuş ve ardından hikaye baştan anlatılmaya başlamış. Bu da biz okurları olay üzerinde düşünmeye ve kafa yormaya davet ediyor. Böylelikle kitabın tadı daha bir güzel oluyor. Umarım ki anlatabilmişimdir.


Bir de bende şöyle bir durum oldu. Kitabın kapağı beni acayip şekilde etkiledi. Yani kitabı elime aldığım anda ister istemez her seferinde birkaç dakika kitabın kapağına bakıyorum öylece. Niyeyse içim duygu doluyor, sonra açıp okuyorum. Belki tuhaf gelebilir sizlere fakat gerçekten kapağı beni etkileyen bir kitap, anlıyorum ki çok hoşuma gidecek. Bu da öyle oldu. Hatta en iyisi oldu.

Son zamanlarda yazılmış en başarılı ve okura en güzel şekilde sunulmuş bir roman diyebilirim. Şiddetle tavsiye ederim. Okuyanlarınızın, okumak isteyenlerinizin yorumlarını bekliyorum.

Kitabın aynı zamanda bir tanıtım videosu bulunmakta. Onu da izlemenizi isterim.


İyi okumalar...


Hepinize merhaba! 

Ne zamandır çekiliş yapmayı zaten düşünüyordum. Kendi katıldığım çekilişlerde karşılaştığım şanssızlığımla mutluluğu bu yolda aradım diyebilirim. Yani sizlere bir şeyler hediye ederek sizleri mutlu edebilirsem, ben de çok mutlu olurum. 

İlk çekilişimde kazanan şanslı arkadaşımızın sahip olacağı hediyeler: 


Tarihi bir kitap olan Adora, uzun süredir elimde. Fakat tarihi kitaplar okumayı çok sevmediğim için henüz okumadım. Okumayı da düşünmüyorum açıkçası. Bu sebeple öylece duracağına, bari bu tarz kitapları okumayı seven bir arkadaşımıza hediye edelim dedim. 


Kazanan şanslı arkadaşımız kız ise sağdaki, erkek ise soldaki not defterine sahip olacak. Bir de yanlarında mavi, yeşil ve mor renkte kalemler! 

*Bunlara ek olarak, kitap ayracını da kazanan arkadaşımızın kız veya erkek olmasına göre seçmemin daha mantıklı olacağını düşündüm. Yani kitap ayracı da hediyelerimiz arasında.

*Son olarak ise şanslı arkadaşımıza kendim seçeceğim bir sürpriz hediyem olacak. 

Çekilişe katılmanızın şartları:

*Blogumun takipçisi olmanız. 
*Çekilişi kendi blogunuzda duyurmanız.

+1 çekiliş hakkı kazanmak isteyenler ise:

*Facebook sayfalarında duyurabilir,
*Twitter'dan çekilişin linkini tweet atabilir.
Bu duyurularınızın linkini de yorumda paylaşırsanız sevinirim. 

Mail adreslerinizi de yazmayı unutmayın arkadaşlar.

Son katılım tarihi: 6 Haziran. Bir aylık bir sürecimiz var. Umarım katılım iyi olur. Herkes mutlu olur! 

Bakalım o şanslı siz misiniz? 

İlk Çekiliş!

Hepinize merhaba! 

Ne zamandır çekiliş yapmayı zaten düşünüyordum. Kendi katıldığım çekilişlerde karşılaştığım şanssızlığımla mutluluğu bu yolda aradım diyebilirim. Yani sizlere bir şeyler hediye ederek sizleri mutlu edebilirsem, ben de çok mutlu olurum. 

İlk çekilişimde kazanan şanslı arkadaşımızın sahip olacağı hediyeler: 


Tarihi bir kitap olan Adora, uzun süredir elimde. Fakat tarihi kitaplar okumayı çok sevmediğim için henüz okumadım. Okumayı da düşünmüyorum açıkçası. Bu sebeple öylece duracağına, bari bu tarz kitapları okumayı seven bir arkadaşımıza hediye edelim dedim. 


Kazanan şanslı arkadaşımız kız ise sağdaki, erkek ise soldaki not defterine sahip olacak. Bir de yanlarında mavi, yeşil ve mor renkte kalemler! 

*Bunlara ek olarak, kitap ayracını da kazanan arkadaşımızın kız veya erkek olmasına göre seçmemin daha mantıklı olacağını düşündüm. Yani kitap ayracı da hediyelerimiz arasında.

*Son olarak ise şanslı arkadaşımıza kendim seçeceğim bir sürpriz hediyem olacak. 

Çekilişe katılmanızın şartları:

*Blogumun takipçisi olmanız. 
*Çekilişi kendi blogunuzda duyurmanız.

+1 çekiliş hakkı kazanmak isteyenler ise:

*Facebook sayfalarında duyurabilir,
*Twitter'dan çekilişin linkini tweet atabilir.
Bu duyurularınızın linkini de yorumda paylaşırsanız sevinirim. 

Mail adreslerinizi de yazmayı unutmayın arkadaşlar.

Son katılım tarihi: 6 Haziran. Bir aylık bir sürecimiz var. Umarım katılım iyi olur. Herkes mutlu olur! 

Bakalım o şanslı siz misiniz? 

Merhaba değerli takipçilerim...

Geçen ay da belirttiğim gibi artık Blogum Dergisi'nde sabit olarak yazarlık yapıyorum. Her ay gönderiyor olduğum yazıları, sizlerle burada, yani blogumda da paylaşıyorum (dergi yayına girdikten sonra tabii ki). Fakat yazıların dergide okunması daha büyük bir keyif, ayrı bir zevk verir insana diye düşündüğümden, haliyle burada da dergiyi sizlere sunuyorum.

En önemlisi de tabii ki bir çok kişinin bu dergi üzerinde emeğinin olmasıdır. Her sayı bir öncekinden daha başarılı daha bir harika oluyor ve olacak diye de düşünüyorum.

Dergi üzerinden yazımı okumak istiyorsanız, 6. sayfaya gelmeniz yeterli olacaktır.
Blogumdan okumak istiyorsanız ise buraya tık tık!

Hepinize teşekkür ederiz...

Blogum Dergisi Mayıs Sayısı

Merhaba değerli takipçilerim...

Geçen ay da belirttiğim gibi artık Blogum Dergisi'nde sabit olarak yazarlık yapıyorum. Her ay gönderiyor olduğum yazıları, sizlerle burada, yani blogumda da paylaşıyorum (dergi yayına girdikten sonra tabii ki). Fakat yazıların dergide okunması daha büyük bir keyif, ayrı bir zevk verir insana diye düşündüğümden, haliyle burada da dergiyi sizlere sunuyorum.

En önemlisi de tabii ki bir çok kişinin bu dergi üzerinde emeğinin olmasıdır. Her sayı bir öncekinden daha başarılı daha bir harika oluyor ve olacak diye de düşünüyorum.

Dergi üzerinden yazımı okumak istiyorsanız, 6. sayfaya gelmeniz yeterli olacaktır.
Blogumdan okumak istiyorsanız ise buraya tık tık!

Hepinize teşekkür ederiz...

Bir kaç hafta önce Tumblr açmaya karar verdim. Aslında ilk blog yazmaya Tumblr üzerinden başlamıştım fakat 3 senede her şeyi unutup gitmişim. Tabii ki bu arada değişimler de olmuş. Blogger'da yazmaya alıştığım için Tumblr'da da bir foto blog açma kararı aldım. 

Ara sıra, orada seçtiğim bir kaç fotoğrafı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakalım Tumblr'da neler var neler yok?


Ruhları ölmüş iki insandan ne beklenebilir? Biz birbirimizin ancak karanlığı olabilirdik. (Yatağımdaki Yabancı-Sinan Akyüz)


Ay seni yerim ben yaaaa.


O kadar tedirginlik yaşamakta haklıymış ama.


Yok yani, sevgilim YOK diyoruz YOK! Paylaşmayın böyle şeyler çok mu zor arkadaşım! 


Yapma bunuuu! :D


Adam haklı!


 Sizin Bond'unuz varsa bizim de Cemile'miz var.


İnsanın dokunası geliyor.


Google Burun'u deneyip hayal kırıklığına uğrayanlar derneği!

Tumblr'dan beni takip etmek için: Buraya tık tık!

Tumblr'dan Seçmeler

Bir kaç hafta önce Tumblr açmaya karar verdim. Aslında ilk blog yazmaya Tumblr üzerinden başlamıştım fakat 3 senede her şeyi unutup gitmişim. Tabii ki bu arada değişimler de olmuş. Blogger'da yazmaya alıştığım için Tumblr'da da bir foto blog açma kararı aldım. 

Ara sıra, orada seçtiğim bir kaç fotoğrafı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakalım Tumblr'da neler var neler yok?


Ruhları ölmüş iki insandan ne beklenebilir? Biz birbirimizin ancak karanlığı olabilirdik. (Yatağımdaki Yabancı-Sinan Akyüz)


Ay seni yerim ben yaaaa.


O kadar tedirginlik yaşamakta haklıymış ama.


Yok yani, sevgilim YOK diyoruz YOK! Paylaşmayın böyle şeyler çok mu zor arkadaşım! 


Yapma bunuuu! :D


Adam haklı!


 Sizin Bond'unuz varsa bizim de Cemile'miz var.


İnsanın dokunası geliyor.


Google Burun'u deneyip hayal kırıklığına uğrayanlar derneği!

Tumblr'dan beni takip etmek için: Buraya tık tık!


Hepinize merhaba!

Blogumda, sizlere şimdiye kadar hep farklı şeyler sunmak için çaba gösterdim ve elimden geldiği kadar da bunlar faaliyete geçirdim. Gerek neşe, gerek hüzün, gerek bilgi aşıladım. 

Blogumda; edebi yazılar olsun, albüm yorumları, kitap yorumları, röportajlar olsun, bunların yanı sıra mizahi yazılar da yazıyorum. Mizahi yazılarımın hepsi, hemen hemen birbirinden güzel yorumlarınızla tamamlandı. Ama içime hep bir sıkıntı girdi açıkçası. Acaba gerçekten yazdıklarımla sizleri güldürmeyi başarabiliyor muyum diye. 

Bu düşüncemden yola çıkarak, Mert Emirmahmutoğlu arkadaşımla sizlere farklı bir şeyler sunmak istedik. Yazdığım mizahi yazıların yanında, bunları bazı videolarla tamamlayıp sizleri daha fazla güldürmeyi amaçlıyoruz. 

Tabii ki de yazıyor olmamla birlikte, hikayeleri sizlere anlatacak olan da direkt olarak ben olacağım. Çeken ve yöneten de Mert Emirmahmutoğlu olacaktır. 

Anlatacağımız hikayeler, birebir kendi yaşamış olduğum şeyler olacak. 


Aşağıda bir tanıtım videomuzu paylaştık. Bu kısacık video'nun kamera arkası çekimleri bile o kadar neşeli ve komik geçti ki, ileri ki günlerde o görüntülerden kesitleri de sizlerle paylaşmayı düşünüyoruz.

Bizi takipte kalın. 

Ve en önemlisi, bizi izliyor ve takip ediyor olduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederiz. 

Konuşan Kalem'den Yeni Bir Farklılık!


Hepinize merhaba!

Blogumda, sizlere şimdiye kadar hep farklı şeyler sunmak için çaba gösterdim ve elimden geldiği kadar da bunlar faaliyete geçirdim. Gerek neşe, gerek hüzün, gerek bilgi aşıladım. 

Blogumda; edebi yazılar olsun, albüm yorumları, kitap yorumları, röportajlar olsun, bunların yanı sıra mizahi yazılar da yazıyorum. Mizahi yazılarımın hepsi, hemen hemen birbirinden güzel yorumlarınızla tamamlandı. Ama içime hep bir sıkıntı girdi açıkçası. Acaba gerçekten yazdıklarımla sizleri güldürmeyi başarabiliyor muyum diye. 

Bu düşüncemden yola çıkarak, Mert Emirmahmutoğlu arkadaşımla sizlere farklı bir şeyler sunmak istedik. Yazdığım mizahi yazıların yanında, bunları bazı videolarla tamamlayıp sizleri daha fazla güldürmeyi amaçlıyoruz. 

Tabii ki de yazıyor olmamla birlikte, hikayeleri sizlere anlatacak olan da direkt olarak ben olacağım. Çeken ve yöneten de Mert Emirmahmutoğlu olacaktır. 

Anlatacağımız hikayeler, birebir kendi yaşamış olduğum şeyler olacak. 


Aşağıda bir tanıtım videomuzu paylaştık. Bu kısacık video'nun kamera arkası çekimleri bile o kadar neşeli ve komik geçti ki, ileri ki günlerde o görüntülerden kesitleri de sizlerle paylaşmayı düşünüyoruz.

Bizi takipte kalın. 

Ve en önemlisi, bizi izliyor ve takip ediyor olduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederiz. 


Çoğumuzun bildiği gibi Temmuz ayından itibaren sol tarafta görmüş olduğunuz GFC kalkıyor ve yerini BlogLovin alıyor. Bu durumun hoşuma gittiğini söyleyemem ama erkenden BlogLovin'e geçmenin daha iyi olacağını düşündüm. Ne kadar erken geçersek o kadar çabuk çözeriz ve GFC birden bire ortadan kalktığında elimiz ayağımız birbirine dolanmaz.

BlogLovin'e geçiş çok da zor değil. Kolay bir şekilde kaydolunabiliyor. Blogunuzu bağladığınız zaman da direk bir şekilde takip ettiklerinizin postları yayın olarak yer alıyor.

BlogLovin 'Sign Up'a tıklayarak gerekli yerleri doldurduktan sonra önünüze bir sayfa açılacak. Bu sayfa artık sizin BlogLovin sayfanız. Sağ tarafta bulunan isminizin yanındaki 'aşağı' oka tıklayarak Follow Buttons'u seçin.



Ardından karşımıza çıkacak olan sayfadan, blogunuza uygun olabileceğini düşündüğünüz bir butonu altında bulunan ''Get this icon'' yazısına tıklayarak seçebilirsiniz. 



''Get this icon'' yazısına tıkladığınızda karşınıza çıkacak olan pencerede bulun boş kısıma blogunuzun adresini yazıp ''Search''leyin. 


Bulunan blogunuzu seçiyorsunuz ve yeni açılacak olan pencerede ise Add Widget butonuna tıklayarak kolay bir şekilde Follow Button'u blogunuza yerleştiriyorsunuz.


Sizi takip edenler kayıt yaptığı zaman otomatik olarak onun BlogLovin sayfasında yer alıyorsunuz. Yani sizi tekrardan takibe alma gibi bir işlem yapmasına hiç gerek kalmıyor. Bunun dışında sizi takip etmek isteyecek olan yeni kişiler ise, blogunuza eklediğiniz BlogLovin Follow Button'una basıp, açılan sayfadan Follow yazan mavi kutucuğa tıkladıklarında kolay bir şekilde sizi takibe almış oluyorlar. 

Umarım BlogLovin hakkında açıklayıcı bir bilgi vermişimdir sizlere. Hadi hep beraber BlogLovin'e geçelim ve takipleşelim!

Aşağıda bulunan resme tıklayarak BlogLovin sayfama yönlenebilir ve beni takibiniz altına alabilirsiniz. 



Görüşmek üzere...

BlogLovin'e Geçelim...

Çoğumuzun bildiği gibi Temmuz ayından itibaren sol tarafta görmüş olduğunuz GFC kalkıyor ve yerini BlogLovin alıyor. Bu durumun hoşuma gittiğini söyleyemem ama erkenden BlogLovin'e geçmenin daha iyi olacağını düşündüm. Ne kadar erken geçersek o kadar çabuk çözeriz ve GFC birden bire ortadan kalktığında elimiz ayağımız birbirine dolanmaz.

BlogLovin'e geçiş çok da zor değil. Kolay bir şekilde kaydolunabiliyor. Blogunuzu bağladığınız zaman da direk bir şekilde takip ettiklerinizin postları yayın olarak yer alıyor.

BlogLovin 'Sign Up'a tıklayarak gerekli yerleri doldurduktan sonra önünüze bir sayfa açılacak. Bu sayfa artık sizin BlogLovin sayfanız. Sağ tarafta bulunan isminizin yanındaki 'aşağı' oka tıklayarak Follow Buttons'u seçin.



Ardından karşımıza çıkacak olan sayfadan, blogunuza uygun olabileceğini düşündüğünüz bir butonu altında bulunan ''Get this icon'' yazısına tıklayarak seçebilirsiniz. 



''Get this icon'' yazısına tıkladığınızda karşınıza çıkacak olan pencerede bulun boş kısıma blogunuzun adresini yazıp ''Search''leyin. 


Bulunan blogunuzu seçiyorsunuz ve yeni açılacak olan pencerede ise Add Widget butonuna tıklayarak kolay bir şekilde Follow Button'u blogunuza yerleştiriyorsunuz.


Sizi takip edenler kayıt yaptığı zaman otomatik olarak onun BlogLovin sayfasında yer alıyorsunuz. Yani sizi tekrardan takibe alma gibi bir işlem yapmasına hiç gerek kalmıyor. Bunun dışında sizi takip etmek isteyecek olan yeni kişiler ise, blogunuza eklediğiniz BlogLovin Follow Button'una basıp, açılan sayfadan Follow yazan mavi kutucuğa tıkladıklarında kolay bir şekilde sizi takibe almış oluyorlar. 

Umarım BlogLovin hakkında açıklayıcı bir bilgi vermişimdir sizlere. Hadi hep beraber BlogLovin'e geçelim ve takipleşelim!

Aşağıda bulunan resme tıklayarak BlogLovin sayfama yönlenebilir ve beni takibiniz altına alabilirsiniz. 



Görüşmek üzere...

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.