background img

The New Stuff

masumiyet müzesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
masumiyet müzesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uzun bir okuma süreci sonunda Masumiyet Müzesini bitirdim. Sanıyorum ki hayatımda okuma süreci en uzun süren kitap oldu.

Orhan Pamuk'un daha önce herhangi bir kitabını okumamıştım fakat okunacaklar listemde, Kar, Yeni Hayat gibi kitapları bulunmaktaydı. Doğum günümde hediye olarak aldım bu kitabı da ve Orhan Pamuk'u keşfetme sürecim bu şekilde başlamış oldu.

Masumiyet Müzesinde anlatılan bütün olaylar gerçek. Zamanında Kemal Basmacı adında bir adamın yaşadığı aşkı anlatıyor. Anlatılanlar birebir gerçektir, çünkü Basmacı, yaşadıklarını Pamuk'a anlatıyor ve Pamuk da bunu kaleme alıyor.

Yaşanılan olay, Kemal'in akrabasının kızı olan Füsun'a olan aşkı ve aşkının, Füsun'un yokluğunda hastalığa, bir saplantıya dönüşmesidir.

Oldum olası yaşanmış olan hikayeleri okumaktan büyük keyif almışımdır. Hatta okumaktan en çok zevk aldığım şeydir. Etkileyiciliği daha bir yoğun ve duygusu daha bir ağır oluyor.

Orhan Pamuk'un yazım diline bayıldığımı belirtmek istiyorum öncelikle. Tabii ki bildiğimiz gibi Nobel Ödülü'nü alan tek Türk yazarımız. Başarısını dünyaca kanıtlamış ve Edebiyatımızın kalemi güçlü yazarlarından biri. Fakat şöyle bir şey var, Masumiyet Müzesini okurken çok sıkıldım. Hayatımda ilk defa bir kitabı okuma faaliyetim sürerken ara ara başka kitaplar okudum. Kitap ağır bir kitap olduğundan değil, gereksiz bir şekilde tekrarlanan olaylardan kaynaklı bir şekilde sıkıldım. Sürekli bir şekilde birkaç bölümde aynı şeyler anlatılınca kitabı okuma isteğim sönüyordu. Ancak dediğim gibi yaşanmış bir olay olmasından kaynaklı okumayı sürdürdüm.

Kitabın sonu çok etkileyici onu da belirtmek isterim. Son kısımda zaten Kemal Basmacı ile Orhan Pamuk'un diyalogları, Basmacının Pamuk'tan kitap hakkında ve kitaba adını da veren Masumiyet Müzesi hakkında isteklerini dile getiriyor.

Şu an Çukurcuma'da Masumiyet Müzesi gerçekten var ve müzede Kemal'in Füsun'a dair topladığı, biriktirdiği -içtiği sigaraların izmaritine kadar- her şey bu müzede bulunmakta. Müzeyi gidip gezmek için aşırı derecede sabırsızlanıyorum. Biliyorum ki müzeyi gezdikten sonra kitabın o sıkıldığım yerleri yok olacak ve kitabın üzerimdeki etkisi büyüyecek.

Şöyle de hoş bir düşünceyle, yine Kemal Basmacının isteği üzerine kitabı okuyanlara ilk giriş ücretsiz. Bunun için de kitabın içine bilet şeklinde bir çizim yapılmış ve müzeye girişte müze görevlisi kitabın içinde bulunan bu kısmı damgalayarak okuru müzeye alıyor.

Diyeceğim o ki kitabı okuyun, sıkılsanız da okuyun ve hemen ardından müzeyi gezmeyi ihmal etmeyin!

KEMAL BASMACI

FÜSUN KESKİN

Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk

Uzun bir okuma süreci sonunda Masumiyet Müzesini bitirdim. Sanıyorum ki hayatımda okuma süreci en uzun süren kitap oldu.

Orhan Pamuk'un daha önce herhangi bir kitabını okumamıştım fakat okunacaklar listemde, Kar, Yeni Hayat gibi kitapları bulunmaktaydı. Doğum günümde hediye olarak aldım bu kitabı da ve Orhan Pamuk'u keşfetme sürecim bu şekilde başlamış oldu.

Masumiyet Müzesinde anlatılan bütün olaylar gerçek. Zamanında Kemal Basmacı adında bir adamın yaşadığı aşkı anlatıyor. Anlatılanlar birebir gerçektir, çünkü Basmacı, yaşadıklarını Pamuk'a anlatıyor ve Pamuk da bunu kaleme alıyor.

Yaşanılan olay, Kemal'in akrabasının kızı olan Füsun'a olan aşkı ve aşkının, Füsun'un yokluğunda hastalığa, bir saplantıya dönüşmesidir.

Oldum olası yaşanmış olan hikayeleri okumaktan büyük keyif almışımdır. Hatta okumaktan en çok zevk aldığım şeydir. Etkileyiciliği daha bir yoğun ve duygusu daha bir ağır oluyor.

Orhan Pamuk'un yazım diline bayıldığımı belirtmek istiyorum öncelikle. Tabii ki bildiğimiz gibi Nobel Ödülü'nü alan tek Türk yazarımız. Başarısını dünyaca kanıtlamış ve Edebiyatımızın kalemi güçlü yazarlarından biri. Fakat şöyle bir şey var, Masumiyet Müzesini okurken çok sıkıldım. Hayatımda ilk defa bir kitabı okuma faaliyetim sürerken ara ara başka kitaplar okudum. Kitap ağır bir kitap olduğundan değil, gereksiz bir şekilde tekrarlanan olaylardan kaynaklı bir şekilde sıkıldım. Sürekli bir şekilde birkaç bölümde aynı şeyler anlatılınca kitabı okuma isteğim sönüyordu. Ancak dediğim gibi yaşanmış bir olay olmasından kaynaklı okumayı sürdürdüm.

Kitabın sonu çok etkileyici onu da belirtmek isterim. Son kısımda zaten Kemal Basmacı ile Orhan Pamuk'un diyalogları, Basmacının Pamuk'tan kitap hakkında ve kitaba adını da veren Masumiyet Müzesi hakkında isteklerini dile getiriyor.

Şu an Çukurcuma'da Masumiyet Müzesi gerçekten var ve müzede Kemal'in Füsun'a dair topladığı, biriktirdiği -içtiği sigaraların izmaritine kadar- her şey bu müzede bulunmakta. Müzeyi gidip gezmek için aşırı derecede sabırsızlanıyorum. Biliyorum ki müzeyi gezdikten sonra kitabın o sıkıldığım yerleri yok olacak ve kitabın üzerimdeki etkisi büyüyecek.

Şöyle de hoş bir düşünceyle, yine Kemal Basmacının isteği üzerine kitabı okuyanlara ilk giriş ücretsiz. Bunun için de kitabın içine bilet şeklinde bir çizim yapılmış ve müzeye girişte müze görevlisi kitabın içinde bulunan bu kısmı damgalayarak okuru müzeye alıyor.

Diyeceğim o ki kitabı okuyun, sıkılsanız da okuyun ve hemen ardından müzeyi gezmeyi ihmal etmeyin!

KEMAL BASMACI

FÜSUN KESKİN

Merhaba arkadaşlar. Bugün Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabını sizlere tanıtacağım.

Aslında okuyor olduğum kitap Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi, fakat dayanamadım ve ona biraz ara vererek bu kitabı okumayı tercih ettim.

Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nietzsche'nin son kitabıdır. Bütün görüşlerini ve bilgeliğini harmanlayıp bizlere sunduğu bir kitap. Oldukça düşündüren ve hazmetmesi, kendine getirmesi zor bir kitap. Okurken fazlasıyla düşünmeye itiyor. Kitaba ara verip başka şeylerle ilgilenirken bile okuduğunuz kısım üzerine kendi fikirlerinizi üretip not ettiğiniz zamanlar oluyor.

Kitap aynı zamanda psikolojik olarak etkilerde bulunuyor size. Kendinizi sorgulama fırsatı tanıyor, kendinizi yontuyor ve kendi kişiliğiniz üzerine düşünüyorsunuz.

Zamanında pek değeri bilinmeyen ve fazla eleştirilmiş olan bu kitap, şu zamanımızda bazı insanlar tarafından çok beğenilirken bazıları tarafından da şiddetle eleştirilmeye devam ediliyor. Bunun da Nietzsche'nin keskin görüşlerini çoğunlukla sert ve kesin hükümlerle belirtiyor olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Bana soruyorsanız ki sanatsal ve aynı zamanda felsefik kitaplar okumaya düşkünseniz, fikriniz ve düşünceleriniz ne olursa olsun bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Tabii ki sadece felsefe meraklısı ve düşkünü insanların okuması gereken bir kitap değil, her insanın okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çünkü fikirleriniz, okuduğunuzun tam aksi olsa dahi sizi düşündüren ve kendinizi sorgulamanızı sağlayan her kitap size bir şekilde bir şeyler katar.

Keyifli okumalar!

Böyle Buyurdu Zerdüşt - Friedrich Nietzsche

Merhaba arkadaşlar. Bugün Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabını sizlere tanıtacağım.

Aslında okuyor olduğum kitap Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi, fakat dayanamadım ve ona biraz ara vererek bu kitabı okumayı tercih ettim.

Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nietzsche'nin son kitabıdır. Bütün görüşlerini ve bilgeliğini harmanlayıp bizlere sunduğu bir kitap. Oldukça düşündüren ve hazmetmesi, kendine getirmesi zor bir kitap. Okurken fazlasıyla düşünmeye itiyor. Kitaba ara verip başka şeylerle ilgilenirken bile okuduğunuz kısım üzerine kendi fikirlerinizi üretip not ettiğiniz zamanlar oluyor.

Kitap aynı zamanda psikolojik olarak etkilerde bulunuyor size. Kendinizi sorgulama fırsatı tanıyor, kendinizi yontuyor ve kendi kişiliğiniz üzerine düşünüyorsunuz.

Zamanında pek değeri bilinmeyen ve fazla eleştirilmiş olan bu kitap, şu zamanımızda bazı insanlar tarafından çok beğenilirken bazıları tarafından da şiddetle eleştirilmeye devam ediliyor. Bunun da Nietzsche'nin keskin görüşlerini çoğunlukla sert ve kesin hükümlerle belirtiyor olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Bana soruyorsanız ki sanatsal ve aynı zamanda felsefik kitaplar okumaya düşkünseniz, fikriniz ve düşünceleriniz ne olursa olsun bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Tabii ki sadece felsefe meraklısı ve düşkünü insanların okuması gereken bir kitap değil, her insanın okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çünkü fikirleriniz, okuduğunuzun tam aksi olsa dahi sizi düşündüren ve kendinizi sorgulamanızı sağlayan her kitap size bir şekilde bir şeyler katar.

Keyifli okumalar!

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.