background img

The New Stuff

balık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
balık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karşımda ucu bucu olmayan, durgun bir su var. Hava kapalı, sertçe vuran fakat sonrasında yüzümü ve saçlarımı okşayan bir rüzgar... Elimde de henüz yakmış olduğum bir sigara... Etrafı kahverengiye bürünmüş, rüzgarın vermiş olduğu hızla yanan bir sigara...

Durgun suyu harekete geçiren ufak balıklar ve onlara eşlik eden martılar var. Bir balık zıplıyor ve suya gömüldüğünde halkalar etrafa yayılıyor. Ayaklarımın ucuna kadar devam eden halka, sanki denizden çıkıp etrafımı sarmalıyor.

Bir ışık, delicesine bir ışık kaplıyor etrafımı. Bedenimi ele geçiren bir akım varmış gibi hissediyorum. Gecenin en karanlık vaktinde, bir başıma, hiç bilmediğim ve tanımadığım bir şehirde, yabancı insanların kokularıyla bezenmiş bir şehirde, yapayalnızım. Korkuyorum...

Gözlerimi yumuyorum ve kendimi ağaçların hışırtısına bırakıyorum. Bir an gözlerimi araladığımda bir yaprağın avucuma düşmüş olduğunu görüyorum. Gülümsüyorum ve kafamı kaldırıp suyu izlemeye devam ediyorum.

Bir balık zıplıyor... Ve hızla ona doğru ilerleyen martı, acımadan havada kapıyor onu...

Hayat acımasız...
Büyüğün küçüğü yediği,
küçüğün büyükten kaçtığı,
kanlı ve acımasız bir hayat...

Kanlı ve Acımaz Bir Hayat

Karşımda ucu bucu olmayan, durgun bir su var. Hava kapalı, sertçe vuran fakat sonrasında yüzümü ve saçlarımı okşayan bir rüzgar... Elimde de henüz yakmış olduğum bir sigara... Etrafı kahverengiye bürünmüş, rüzgarın vermiş olduğu hızla yanan bir sigara...

Durgun suyu harekete geçiren ufak balıklar ve onlara eşlik eden martılar var. Bir balık zıplıyor ve suya gömüldüğünde halkalar etrafa yayılıyor. Ayaklarımın ucuna kadar devam eden halka, sanki denizden çıkıp etrafımı sarmalıyor.

Bir ışık, delicesine bir ışık kaplıyor etrafımı. Bedenimi ele geçiren bir akım varmış gibi hissediyorum. Gecenin en karanlık vaktinde, bir başıma, hiç bilmediğim ve tanımadığım bir şehirde, yabancı insanların kokularıyla bezenmiş bir şehirde, yapayalnızım. Korkuyorum...

Gözlerimi yumuyorum ve kendimi ağaçların hışırtısına bırakıyorum. Bir an gözlerimi araladığımda bir yaprağın avucuma düşmüş olduğunu görüyorum. Gülümsüyorum ve kafamı kaldırıp suyu izlemeye devam ediyorum.

Bir balık zıplıyor... Ve hızla ona doğru ilerleyen martı, acımadan havada kapıyor onu...

Hayat acımasız...
Büyüğün küçüğü yediği,
küçüğün büyükten kaçtığı,
kanlı ve acımasız bir hayat...

İlk defa fark ediyorum pencerenin bu kadar açık olduğunu. Yatağımda uzanmış, pencereden dışarısını izliyorum. Gördüğüm bir şey yok. Sadece yaşlı bir nenenin kendini sakladığı; boyası olmayan, çatlaklarla süslenmiş bir duvar var karşımda. Gördüklerim sadece bunlardı. Harbiden, duvarın çatlakları neden bu kadar derindi acaba? Gördüğüm şey duvarın çatlaklığı mıydı yoksa kalbimin, düşüncelerimin yansıması mı, bilemiyorum.

Neden ilk defa bu kadar yalnız kaldım bu odada? Kardeşim, abim neredeler? Sessizlikle süslemişler odamı, yalnızlığı da üzerime atıp kapıyı kilitlemişler sanki. Kaçmışlar! Her şeyi bu odanın içerisinde bırakıp, kaçıp gitmişler. ''Tamam, ben toparlarım odayı eğlenin siz.''

Bir kulağımdan içime dolan bir şarkı çalıyor, diğer kulağımda ise akvaryumumun çıkardığı acayip bir ses. Hiç bitmeyen, uzun bir ses bu. İkisi birbirine karışıyor ve sanki aralarında anlaşmalı ritim tutuyorlar, birbirlerine uymaya çalışıyorlar. Ne tuhaf, birbirlerinin ardını bırakmıyorlar.

Akvaryumun Senfonisi

İlk defa fark ediyorum pencerenin bu kadar açık olduğunu. Yatağımda uzanmış, pencereden dışarısını izliyorum. Gördüğüm bir şey yok. Sadece yaşlı bir nenenin kendini sakladığı; boyası olmayan, çatlaklarla süslenmiş bir duvar var karşımda. Gördüklerim sadece bunlardı. Harbiden, duvarın çatlakları neden bu kadar derindi acaba? Gördüğüm şey duvarın çatlaklığı mıydı yoksa kalbimin, düşüncelerimin yansıması mı, bilemiyorum.

Neden ilk defa bu kadar yalnız kaldım bu odada? Kardeşim, abim neredeler? Sessizlikle süslemişler odamı, yalnızlığı da üzerime atıp kapıyı kilitlemişler sanki. Kaçmışlar! Her şeyi bu odanın içerisinde bırakıp, kaçıp gitmişler. ''Tamam, ben toparlarım odayı eğlenin siz.''

Bir kulağımdan içime dolan bir şarkı çalıyor, diğer kulağımda ise akvaryumumun çıkardığı acayip bir ses. Hiç bitmeyen, uzun bir ses bu. İkisi birbirine karışıyor ve sanki aralarında anlaşmalı ritim tutuyorlar, birbirlerine uymaya çalışıyorlar. Ne tuhaf, birbirlerinin ardını bırakmıyorlar.


Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.