background img

The New Stuff

internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Geçtiğimiz haftalarda çıkmış olduğum Antakya gezisi sırasında, kapalı çarşıyı gezerken bir kitapçının önünde durdum ve kitapları incelemeye başladım. Gördüğünüz gibi 'Ölümsüz Aşk' kitabını elime aldım ve arka kapağını falan okudum. Özellikle 'gerçek bir yaşam öyküsüdür' cümlesi ile ilgimi çekti ve hemen satın aldım, bir hevesle. Keşke aldığım hevese değseydi...

Kitap sanki biraz şaşırtmalı gibi. 50, 60, 70 derken zorla, canla başla 100'üncü sayfaya kadar okudum. Bu kadar sıkıcı, karmaşık bir anlatıma sahip, kitap adından tamamiyle alakasız bir kitap şimdiye kadar okumadım doğrusu. Hani belki ilerleyen sayfalarda bir yerlerde ölümsüz bir aşk çıkabilir ama dayanamadım gerçekten. Konu ve olay anlatımları çok sıkıcı.

Zaten çok fazla bilinen bir kitap değil sanırsam. Basıldığı zamandan beri 10 tl'ye satılıyormuş, şu an internetteki kitap satış siteleri dahil, sahaflarda falan 3 tl'ye satılıyor. Demek ki hiç ilgi görmemiş. Millet benim gibi ''Ooaaa, gerçek yaşam öyküsüymüş hemencecik almalıyım ihihhe'' diyerek almamış yani. Kendimi de böyle çok yalnız, kandırılmış, duygularıyla oynanmış gibi hissettim.

Neyse beybi feyslerim, sizlere tavsiye bu kitabı asla almayınız, almaya çalışanları uyarınız, kitabı gördüğünüz yerden kaçarak uzaklaşınız. Sevgiler...

Ölümsüz Aşk - Stefanie Zweig

Geçtiğimiz haftalarda çıkmış olduğum Antakya gezisi sırasında, kapalı çarşıyı gezerken bir kitapçının önünde durdum ve kitapları incelemeye başladım. Gördüğünüz gibi 'Ölümsüz Aşk' kitabını elime aldım ve arka kapağını falan okudum. Özellikle 'gerçek bir yaşam öyküsüdür' cümlesi ile ilgimi çekti ve hemen satın aldım, bir hevesle. Keşke aldığım hevese değseydi...

Kitap sanki biraz şaşırtmalı gibi. 50, 60, 70 derken zorla, canla başla 100'üncü sayfaya kadar okudum. Bu kadar sıkıcı, karmaşık bir anlatıma sahip, kitap adından tamamiyle alakasız bir kitap şimdiye kadar okumadım doğrusu. Hani belki ilerleyen sayfalarda bir yerlerde ölümsüz bir aşk çıkabilir ama dayanamadım gerçekten. Konu ve olay anlatımları çok sıkıcı.

Zaten çok fazla bilinen bir kitap değil sanırsam. Basıldığı zamandan beri 10 tl'ye satılıyormuş, şu an internetteki kitap satış siteleri dahil, sahaflarda falan 3 tl'ye satılıyor. Demek ki hiç ilgi görmemiş. Millet benim gibi ''Ooaaa, gerçek yaşam öyküsüymüş hemencecik almalıyım ihihhe'' diyerek almamış yani. Kendimi de böyle çok yalnız, kandırılmış, duygularıyla oynanmış gibi hissettim.

Neyse beybi feyslerim, sizlere tavsiye bu kitabı asla almayınız, almaya çalışanları uyarınız, kitabı gördüğünüz yerden kaçarak uzaklaşınız. Sevgiler...

Bu kitabı, internetten kitap araştırırken bulmuştum ve ilgimi çekmişti. Her zaman yaptığım gibi not aldım ismini fakat almaya hiç fırsatım olmadı. Daha sonra bir arkadaşım bana aldı ve öyle okuma fırsatım oldu.

Nasıl bir çocuk, hiç beklediğim ve umduğum gibi bir kitap çıkmadı. Tam tersine tamamen kötü bir kitap diyebilirim, benim için. Oldukça can sıkıcı, akıcı değil ve okuyucuyu içine almayan bir kitap. Okuduğum çoğu şeyden bir şey anlamadım, karma karışıklıktan. İnce ve sayfa sayısı az olan bir kitap ama ben 1 buçuk haftada bitirdim ve istemeyerek okudum. İlk defa böyle bir şeyle karşı karşıya kaldım fakat daha önce yine internette okuduğum bir şey sayesinde kitabı sonuna kadar okudum. Şöyle diyordu: ''Bir kitabı beğenmeseniz bile onu kesinlikle sonuna kadar okumayı sürdürün.'' Bu yazıya dikkat edip de devam ettiğim için çok pişman değilim. Kitaptaki karakterleri, yerleri falan anlayabiliyorsunuz fakat konusu belli belirsiz bir şey. Kitabın sonu da karakterlerden biri ile bitişini yaptığı için son anda bir şaşırma duygusu yaşatıyor kitap. 

Ken Barris'in başka kitapları çıkarsa alır mıyım diye sorarsanız, almayı tercih ederim. Denemekte fayda vardır ve okumakta da bunun fazlası vardır. 

ARKA KAPAK 

Diaz: Bir dövmeci. Cortes'in conquistador'larından, beş yüz yaşında! Ölmeden, en iyi bildiği kağıda, insan derisine, ''Meksika'nın fethinin bir tarihçesini çıkarmak istiyor.

Luke: Bir gazeteci. ''Renkli'' bir tecavüz çocuğu. Kimliğindeki boşluğu tutkularıyla kapatıyor: Yemek pişirme, kadınlar ve dövme.

Malibongwe: Şehrin ve yaşamın kenarında doğmuş, amaçsız, ümitsiz bir çocuk. ''Siyah'' bir tecavüz çocuğu. Ama Luke'un tersine, kimlik sorunlarıyla uğraşacak ne vakti var ne de fırsatı.

Her biri için ayrı bir dünya olan Cape Town'da buluşacaklar. Şehir onların kaderlerini birleştirecek...


Nasıl Bir Çocuk - Ken Barris

Bu kitabı, internetten kitap araştırırken bulmuştum ve ilgimi çekmişti. Her zaman yaptığım gibi not aldım ismini fakat almaya hiç fırsatım olmadı. Daha sonra bir arkadaşım bana aldı ve öyle okuma fırsatım oldu.

Nasıl bir çocuk, hiç beklediğim ve umduğum gibi bir kitap çıkmadı. Tam tersine tamamen kötü bir kitap diyebilirim, benim için. Oldukça can sıkıcı, akıcı değil ve okuyucuyu içine almayan bir kitap. Okuduğum çoğu şeyden bir şey anlamadım, karma karışıklıktan. İnce ve sayfa sayısı az olan bir kitap ama ben 1 buçuk haftada bitirdim ve istemeyerek okudum. İlk defa böyle bir şeyle karşı karşıya kaldım fakat daha önce yine internette okuduğum bir şey sayesinde kitabı sonuna kadar okudum. Şöyle diyordu: ''Bir kitabı beğenmeseniz bile onu kesinlikle sonuna kadar okumayı sürdürün.'' Bu yazıya dikkat edip de devam ettiğim için çok pişman değilim. Kitaptaki karakterleri, yerleri falan anlayabiliyorsunuz fakat konusu belli belirsiz bir şey. Kitabın sonu da karakterlerden biri ile bitişini yaptığı için son anda bir şaşırma duygusu yaşatıyor kitap. 

Ken Barris'in başka kitapları çıkarsa alır mıyım diye sorarsanız, almayı tercih ederim. Denemekte fayda vardır ve okumakta da bunun fazlası vardır. 

ARKA KAPAK 

Diaz: Bir dövmeci. Cortes'in conquistador'larından, beş yüz yaşında! Ölmeden, en iyi bildiği kağıda, insan derisine, ''Meksika'nın fethinin bir tarihçesini çıkarmak istiyor.

Luke: Bir gazeteci. ''Renkli'' bir tecavüz çocuğu. Kimliğindeki boşluğu tutkularıyla kapatıyor: Yemek pişirme, kadınlar ve dövme.

Malibongwe: Şehrin ve yaşamın kenarında doğmuş, amaçsız, ümitsiz bir çocuk. ''Siyah'' bir tecavüz çocuğu. Ama Luke'un tersine, kimlik sorunlarıyla uğraşacak ne vakti var ne de fırsatı.

Her biri için ayrı bir dünya olan Cape Town'da buluşacaklar. Şehir onların kaderlerini birleştirecek...



Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.