background img

The New Stuff

ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Merhaba arkadaşlar. Yine belli bir süre blogdan uzak kaldım. Yazacak bir dolu şeyim varken hiçbirine vakit bulamadım ve paylaşamadım. Şubat ayı benim için zaten oldukça yorucu ve berbat geçti. İki kere İstanbul'a yapmış olduğum yolculuk dışında hep bir koşuşturmaca vardı. Şubatın son 3 günü de Ankara'ya gittim, biraz da orayı gezeyim dedim fakat sizlere önerebileceğim kadar yer gezemedim maalesef. ODTÜ içinde ve Kızılay'da dolanıp durdum. Kızılay'da da sadece sinema ve yemek yemek için adını dahi unuttuğum bir yere oturduk o kadar.

Mart ayına ise felaket bir şekilde hasta girdim. Daha dün kendime yavaş yavaş gelmeye başladım. Boğazım enfeksiyon kapmış, bütün kemiklerim kırık içerisindeydi, halsizlik ve ateş de beni kıvrandırıyordu. Neyse ki düzenli ilaç ve iğnelerle şu an ayaktayım. İyileşir iyileşmez bloglamaya başlayacağım dedim çünkü ben de özlüyorum buraları.

Böyle 'dipnot!' tadında bir şeyler yazmak istedim. Bundan sonraki günlerde sık sık birlikte olmak dileğiyle...

Hoşça kalın!

Dipnot Tadında

Merhaba arkadaşlar. Yine belli bir süre blogdan uzak kaldım. Yazacak bir dolu şeyim varken hiçbirine vakit bulamadım ve paylaşamadım. Şubat ayı benim için zaten oldukça yorucu ve berbat geçti. İki kere İstanbul'a yapmış olduğum yolculuk dışında hep bir koşuşturmaca vardı. Şubatın son 3 günü de Ankara'ya gittim, biraz da orayı gezeyim dedim fakat sizlere önerebileceğim kadar yer gezemedim maalesef. ODTÜ içinde ve Kızılay'da dolanıp durdum. Kızılay'da da sadece sinema ve yemek yemek için adını dahi unuttuğum bir yere oturduk o kadar.

Mart ayına ise felaket bir şekilde hasta girdim. Daha dün kendime yavaş yavaş gelmeye başladım. Boğazım enfeksiyon kapmış, bütün kemiklerim kırık içerisindeydi, halsizlik ve ateş de beni kıvrandırıyordu. Neyse ki düzenli ilaç ve iğnelerle şu an ayaktayım. İyileşir iyileşmez bloglamaya başlayacağım dedim çünkü ben de özlüyorum buraları.

Böyle 'dipnot!' tadında bir şeyler yazmak istedim. Bundan sonraki günlerde sık sık birlikte olmak dileğiyle...

Hoşça kalın!


Nihayet, bütün bir yılın sonunda yüzüm ilk defa güldü. Sınav stresimi ve yaşadığım onca şanssızlğı sizlerle daha önce de paylaşmıştım. İyice umudum kesilmişti, ek tercihleri bekledim ve onu da bir çırpıda yaptım. 30 tercihi doldurmak yerine kesin gelebilecek yerleri yazdım ki, bir an önce İskenderun'dan kurtulayım. 

Tercihlerimde sırasıyla; Denizli, Edirne, Kırklareli, Antalya, Ankara ve Yalova'ydı. Antalya'da iki farklı bölüm yazmıştım. Aralarından en çok istediğim şehir Edirne'ydi. Sebebi ise İstanbul'a yakın olan yerlerden biri olmasıydı. Çok önceden takip edenleriniz, senenin başından beri İstanbul Üniversitesi - Edebiyat istediğimi biliyor zaten. Ne yazık ki az önce de söylemiş olduğum, yaşadığım şanssızlıklar yüzünden bu sene oraya yerleşemedim. Tabii ki vazgeçmedim, bu sene tekrar hazırlanıp başaracağım dedim. 

İskenderun'dan kurtulmak istememin birçok sebebi var. O yüzden bu sene sadece gitmek, buradan uzaklaşmak istediğim için ek tercihte bulundum. Stresli bekleyiş sürecinde hep Edirne, Edirne, Edirne dedim durdum. Bir senemi orada rahatlıkla geçirebilir, İstanbul'a yakın olduğu için oraya sık sık gidebilirim dedim ve orada bir yıl hazırlanıp bu sefer hedeflediğim, hayalim olan üniversiteye, bölüme yerleşirim diye söylendim durdum. 

İstediğim ve dilediğim de oldu. Edirne'de Halkla İlişkiler Bölümünü kazandım. Bu sene için en çok istediğim bölümü tutturmuş olmanın sevincini yaşıyorum şu an. Kafamda kurmuş olduğum planın ilk basamağı gerçekleşti. Umarım arkası da kolay bir şekilde gelir.

Planımı da paylaşmak isterim sizlerle. Az önce de dediğim gibi İstanbul - Edebiyat istiyorum. Eğer olur da bu sene de Edebiyatı kazanamazsam diye ikinci yılımın sonunda DGS ile Gazetecilik, Radyo - Tv gibi geçiş yapabileceğim bir bölüme gitmek istedim. Bu sebeple Halkla İlişkileri tercih ettim ve demiş olduğum gibi ilk basamak kuruldu ve ilk adım atıldı. Bakalım bundan sonra neler olacak? Umuyorum ki her şey hayal ettiğim, dilediğim gibi olur. 

Tabii ki sizin de hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle...

Edirne Yolcusu Kalmasın!


Nihayet, bütün bir yılın sonunda yüzüm ilk defa güldü. Sınav stresimi ve yaşadığım onca şanssızlğı sizlerle daha önce de paylaşmıştım. İyice umudum kesilmişti, ek tercihleri bekledim ve onu da bir çırpıda yaptım. 30 tercihi doldurmak yerine kesin gelebilecek yerleri yazdım ki, bir an önce İskenderun'dan kurtulayım. 

Tercihlerimde sırasıyla; Denizli, Edirne, Kırklareli, Antalya, Ankara ve Yalova'ydı. Antalya'da iki farklı bölüm yazmıştım. Aralarından en çok istediğim şehir Edirne'ydi. Sebebi ise İstanbul'a yakın olan yerlerden biri olmasıydı. Çok önceden takip edenleriniz, senenin başından beri İstanbul Üniversitesi - Edebiyat istediğimi biliyor zaten. Ne yazık ki az önce de söylemiş olduğum, yaşadığım şanssızlıklar yüzünden bu sene oraya yerleşemedim. Tabii ki vazgeçmedim, bu sene tekrar hazırlanıp başaracağım dedim. 

İskenderun'dan kurtulmak istememin birçok sebebi var. O yüzden bu sene sadece gitmek, buradan uzaklaşmak istediğim için ek tercihte bulundum. Stresli bekleyiş sürecinde hep Edirne, Edirne, Edirne dedim durdum. Bir senemi orada rahatlıkla geçirebilir, İstanbul'a yakın olduğu için oraya sık sık gidebilirim dedim ve orada bir yıl hazırlanıp bu sefer hedeflediğim, hayalim olan üniversiteye, bölüme yerleşirim diye söylendim durdum. 

İstediğim ve dilediğim de oldu. Edirne'de Halkla İlişkiler Bölümünü kazandım. Bu sene için en çok istediğim bölümü tutturmuş olmanın sevincini yaşıyorum şu an. Kafamda kurmuş olduğum planın ilk basamağı gerçekleşti. Umarım arkası da kolay bir şekilde gelir.

Planımı da paylaşmak isterim sizlerle. Az önce de dediğim gibi İstanbul - Edebiyat istiyorum. Eğer olur da bu sene de Edebiyatı kazanamazsam diye ikinci yılımın sonunda DGS ile Gazetecilik, Radyo - Tv gibi geçiş yapabileceğim bir bölüme gitmek istedim. Bu sebeple Halkla İlişkileri tercih ettim ve demiş olduğum gibi ilk basamak kuruldu ve ilk adım atıldı. Bakalım bundan sonra neler olacak? Umuyorum ki her şey hayal ettiğim, dilediğim gibi olur. 

Tabii ki sizin de hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle...

Hepimizin bildiği gibi bugün Ata'mızın 74. ölüm yıldönümü. Bugün tüm Türkiye, 74 yıl boyunca olduğu gibi yine yasını içinde yaşacak.

Atatürk'ün 74. ölüm yıldönümünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığındaki heyet Anıtkabir'i ziyaret edecek fakat törene yurtdışında olması nedeniyle başbakan Erdoğan katılamadı. Cuma günü öğle saatlerinde halka kapatılmış Anıtkabir, 10 Kasım'da saat 10:00 itibariyle halk ziyaretine tekrar açıldı.

Anıtkabir'in ziyarete kapanması nedeniyle verilen tepkilere TSK'dan yapılan açıklama aynen şöyle oldu: ''Atatürk'ün  74. ölüm yıldönümü anma törenleri kapsamında 10 Kasım 2012 Cumartesi günü Anıtkabir'de sayın Cumhurbaşkanı'nın başkalığında ''Çelenk Sunma Töreni'' icra edileceğinden, emniyet tedbirlerinin kontrolü ve tören hazırlıklarının yapılabilmesi maksadıyla Anıtkabir 9 Kasım 2012 saat: 14:00'dan Cumartesi günü saat 10:00'a kadar ziyarete kapatılacaktır.''

Bu haberler üzerine tepki gösteren halk, Ata'mızın üzüntüsüne bir de bunun üzüntüsünü yaşadı. Bir çok kişi 10 Kasım sabah saatlerinde otobüs, uçak vs Anıtkabir'e yolculuk etmiştir. Hepsi de Atatürk'le dertleşmek ve onu yakınlarında hissetmek istiyordu fakat ne yazık ki bu gerçekleşemedi.

Ben de Anıtkabir'de bulunamasam da Ata'mı burada saygıyla anıyorum. Keşke aramızdan ayrılmasaydı, Türkiye eski asilliğini daha çok sürdürebilseydi. Daha özgür daha adil bir ülke olsaydık.

''Dilerseniz bloguma, sayfanın üst köşesinde bulunan Bumerang Ödülleri Adayı şablonundan oy verebilir ve bana destek olabilirsiniz. Oylarınız tamamen ücretsizdir. Teşekkürler.''

Erdoğan, 10 Kasım Törenine Katılamadı

Hepimizin bildiği gibi bugün Ata'mızın 74. ölüm yıldönümü. Bugün tüm Türkiye, 74 yıl boyunca olduğu gibi yine yasını içinde yaşacak.

Atatürk'ün 74. ölüm yıldönümünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığındaki heyet Anıtkabir'i ziyaret edecek fakat törene yurtdışında olması nedeniyle başbakan Erdoğan katılamadı. Cuma günü öğle saatlerinde halka kapatılmış Anıtkabir, 10 Kasım'da saat 10:00 itibariyle halk ziyaretine tekrar açıldı.

Anıtkabir'in ziyarete kapanması nedeniyle verilen tepkilere TSK'dan yapılan açıklama aynen şöyle oldu: ''Atatürk'ün  74. ölüm yıldönümü anma törenleri kapsamında 10 Kasım 2012 Cumartesi günü Anıtkabir'de sayın Cumhurbaşkanı'nın başkalığında ''Çelenk Sunma Töreni'' icra edileceğinden, emniyet tedbirlerinin kontrolü ve tören hazırlıklarının yapılabilmesi maksadıyla Anıtkabir 9 Kasım 2012 saat: 14:00'dan Cumartesi günü saat 10:00'a kadar ziyarete kapatılacaktır.''

Bu haberler üzerine tepki gösteren halk, Ata'mızın üzüntüsüne bir de bunun üzüntüsünü yaşadı. Bir çok kişi 10 Kasım sabah saatlerinde otobüs, uçak vs Anıtkabir'e yolculuk etmiştir. Hepsi de Atatürk'le dertleşmek ve onu yakınlarında hissetmek istiyordu fakat ne yazık ki bu gerçekleşemedi.

Ben de Anıtkabir'de bulunamasam da Ata'mı burada saygıyla anıyorum. Keşke aramızdan ayrılmasaydı, Türkiye eski asilliğini daha çok sürdürebilseydi. Daha özgür daha adil bir ülke olsaydık.

''Dilerseniz bloguma, sayfanın üst köşesinde bulunan Bumerang Ödülleri Adayı şablonundan oy verebilir ve bana destek olabilirsiniz. Oylarınız tamamen ücretsizdir. Teşekkürler.''

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.