background img

The New Stuff

sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bazı zamanlar geliyor, en olmadık yerde aklıma bir şey geliyor ve onu merak ediyorum. Çok meraklı biri olduğum için de bir an önce o şeyi öğrenmek, bilmek isterim. Yine böyle bir şeyle karşı karşıya kaldım. Dersi dinlemediğim bir vakitte, arkadaşımın başka bir arkadaşımı gıdıklaması sonucu kendi kendime konuşmaya başladım ''Lan biz niye gıdıklanırız ki yani ne alaka şimdi?'' Gün boyu da okulda bunu düşündüm durdum. Üstelik başkasının gıdığımızın olduğu yerlere dokunmasıyla yaşadığımız ve verdiğimiz o tepkiyi, kendimize dokunduğumuzda vermiyoruz. Bu da biraz ilginç ve tuhaf geliyor bana.

Merakımdan çatlamadan hemen girdim ve araştırdım. Neden gıdıklanıyormuşuz, sebebi neymiş bunun diye.
Bilgiyi de aynen sizlere aktarayım. Eksik veya fazla olmasın diye okuduğum siteden alıntı* yapıyorum.

''Gıdıklanmak; her ne kadar rahatsız edici olsa da bir yandan da eğlendirir. Ama gıdıklanmak en başta eğlenceli gelirken daha sonra korku ve paniğe dönüşebilir. Bazılarımız, gıdıklanmada çok hassasken, bazılarımız hissetmez bile!

İnsan, kendi kendini gıdıklayamaz. Ancak başka bir kişinin bize dokunması ile gıdıklanabiliriz. Gıdıklanmamıza neden olan noktalar; koltuk altı, avuç içi ve ayakaltı, böcek gezmesi, tüy dokunması gibi hassas noktalarımızdır. Aslında gıdıklanmak, hassas bölgelerimizde, derinin üstünde bulunan küçük sinir lifçiklerinin harekete geçmesi sonucu beyne sinyal gönderilmesiyle gerçekleşir. Beyindeki bu sinyaller, bir refleks üretir. Bizler de gönüllü veya gönülsüz olarak güleriz. Gıdıklanırken nabız hızlanır, beyin daha fazla uyanır.''

Bu bilgi ile beraber, ''Niçin Gıdıklanırız?'' diye bir video buldum. Bu soruyu yoldan geçen insanlara soruyorlar. O videoyu da sizinle paylaşmak isterim.


Alıntı* (www.cicicee.com)

Neden Gıdıklanırız?

Bazı zamanlar geliyor, en olmadık yerde aklıma bir şey geliyor ve onu merak ediyorum. Çok meraklı biri olduğum için de bir an önce o şeyi öğrenmek, bilmek isterim. Yine böyle bir şeyle karşı karşıya kaldım. Dersi dinlemediğim bir vakitte, arkadaşımın başka bir arkadaşımı gıdıklaması sonucu kendi kendime konuşmaya başladım ''Lan biz niye gıdıklanırız ki yani ne alaka şimdi?'' Gün boyu da okulda bunu düşündüm durdum. Üstelik başkasının gıdığımızın olduğu yerlere dokunmasıyla yaşadığımız ve verdiğimiz o tepkiyi, kendimize dokunduğumuzda vermiyoruz. Bu da biraz ilginç ve tuhaf geliyor bana.

Merakımdan çatlamadan hemen girdim ve araştırdım. Neden gıdıklanıyormuşuz, sebebi neymiş bunun diye.
Bilgiyi de aynen sizlere aktarayım. Eksik veya fazla olmasın diye okuduğum siteden alıntı* yapıyorum.

''Gıdıklanmak; her ne kadar rahatsız edici olsa da bir yandan da eğlendirir. Ama gıdıklanmak en başta eğlenceli gelirken daha sonra korku ve paniğe dönüşebilir. Bazılarımız, gıdıklanmada çok hassasken, bazılarımız hissetmez bile!

İnsan, kendi kendini gıdıklayamaz. Ancak başka bir kişinin bize dokunması ile gıdıklanabiliriz. Gıdıklanmamıza neden olan noktalar; koltuk altı, avuç içi ve ayakaltı, böcek gezmesi, tüy dokunması gibi hassas noktalarımızdır. Aslında gıdıklanmak, hassas bölgelerimizde, derinin üstünde bulunan küçük sinir lifçiklerinin harekete geçmesi sonucu beyne sinyal gönderilmesiyle gerçekleşir. Beyindeki bu sinyaller, bir refleks üretir. Bizler de gönüllü veya gönülsüz olarak güleriz. Gıdıklanırken nabız hızlanır, beyin daha fazla uyanır.''

Bu bilgi ile beraber, ''Niçin Gıdıklanırız?'' diye bir video buldum. Bu soruyu yoldan geçen insanlara soruyorlar. O videoyu da sizinle paylaşmak isterim.


Alıntı* (www.cicicee.com)

Pazartesi gününden itibaren her gün saat 7'de sabah yürüyüşlerine başladım. Sadece Salı günü gitmedim fakat sonraki günler aynı saatte devam ettim. Henüz 4 gündür koşmama rağmen, kendimi daha iyi hissediyorum.

Kilolu bir insan değilim ve sabah yürüyüşlerimi de kilo verme amaçlı değil; spor, bir nevi rahatlamak amaçlı yapıyorum. Yaptığım ve planladığım günlük planlara göre oldukça iyi gözlemler elde ettim kendimde. Günlük yaşantımda elime ne geçse yerdim ve zayıf olduğum için de ne yediğimi, ne kadar yediğimi önemsemezdim. Fakat insan kafasına sağlıklı beslenmeyi yerleştirdi mi bunu gerçekleştirmesi hiç zor değil. Bunun için iyi bir iradeye sahip olmak da gerekir tabii.

Sabah 7 itibariyle sahilin yarısını gidiş ve geliş olarak sadece yürüyerek geçiriyorum. Koşarak kendimi yormuyorum. Evden çıkarken elime sadece bir şişe su alarak çıkıyorum ve yanıma para almıyorum. Bir şey görürsem almayayım diye, ne olur ne olmaz tedbir almak gerek. Ne de olsa sağlığı kafaya koyduk. Bir şişe su bana yetiyor hatta bitirmediğim de oluyor. Eve geldiğimde duşumu alıyorum ve sabah kahvaltımı yapıyorum. Spora başlamadan önce kahvaltıda canımın istediği her şeyi yerdim fakat spora başladıktan sonra sevdiklerimi yememeye bile başladım. Daha doğrusu yiyememeye. Çok az ve belirli şeyler yedikten sonra kendimi tok ve rahat hissediyorum. Midemi rahatsız edecek derecede bir tokluk değil tabii bu. Geri kalan akşama kadar geçen sürede sadece canım isterse meyve, istemezse de hiçbir şey yemediğim oluyor. Sadece elimin altından suyumu eksik etmiyorum. Akşam yemeğine gelince de fazla yağlı yemekler yemiyorum. Eskiden de fazla yağ içeren yemekleri sevmezdim. Akşam yemeğinde bulunan yemeklerin hepsinden birer kaşık alarak kendimi yine rahat bir toklukta bırakıyorum.

Sadece spor yapmak için değil kilo vermek isteyenlerin de uyması gereken ve dikkat etmesi gereken şeyler bunlar. Ciddi anlamda kilosu olmayan ve az da olsa kilo vermek isteyenler için gayet güzel bir program bu. Kafayı sağlığınızı ve zayıflamayı koyduğunuz zaman geri kalan her şey kolay geliyor zaten. Yediğiniz yemek miktarı siz farkında olmadan düşüyor ve kendinizi dinamik, dinç ve enerji dolu hissedebiliyorsunuz. Ben ne olur ne olmaz günlük yiyecek programımı aşağıya tekrar not düşüyorum. Hepinize sağlıklı günler!

07.00 - 08.30: Sabah yürüyüşü.
09.30 - 10.00: Sabah kahvaltısı. (Bu süre daha az da olabilir daha çok da. Önemli olan yediğiniz miktar.)
Saat 10'dan itibaren istediğiniz her şeyi yemekte özgür olabilirsiniz. Tabii ki çok kalori içeren yiyecekler dışında. Daha çok meyve ve sulu şeyler tüketmeye bakın.
17.00 - 18.00: Akşam yemeği. (Aynı şekilde bu süre daha az olabilir. Yediğiniz miktar önemli.)
Saat 19.00'dan sonra kesinlikle ağır yemekler yememeye çalışın. Oldukça fazla su ve meyve tüketin bu saatten sonra. Meyvenizi, akşam yemeğinden 1 saat aradan sonra, isterseniz az kalorili tatlı yiyecekseniz de meyveden 1 saat sonra yemeye bakın.


Sağlıklı Sabah Yürüyüşleri

Pazartesi gününden itibaren her gün saat 7'de sabah yürüyüşlerine başladım. Sadece Salı günü gitmedim fakat sonraki günler aynı saatte devam ettim. Henüz 4 gündür koşmama rağmen, kendimi daha iyi hissediyorum.

Kilolu bir insan değilim ve sabah yürüyüşlerimi de kilo verme amaçlı değil; spor, bir nevi rahatlamak amaçlı yapıyorum. Yaptığım ve planladığım günlük planlara göre oldukça iyi gözlemler elde ettim kendimde. Günlük yaşantımda elime ne geçse yerdim ve zayıf olduğum için de ne yediğimi, ne kadar yediğimi önemsemezdim. Fakat insan kafasına sağlıklı beslenmeyi yerleştirdi mi bunu gerçekleştirmesi hiç zor değil. Bunun için iyi bir iradeye sahip olmak da gerekir tabii.

Sabah 7 itibariyle sahilin yarısını gidiş ve geliş olarak sadece yürüyerek geçiriyorum. Koşarak kendimi yormuyorum. Evden çıkarken elime sadece bir şişe su alarak çıkıyorum ve yanıma para almıyorum. Bir şey görürsem almayayım diye, ne olur ne olmaz tedbir almak gerek. Ne de olsa sağlığı kafaya koyduk. Bir şişe su bana yetiyor hatta bitirmediğim de oluyor. Eve geldiğimde duşumu alıyorum ve sabah kahvaltımı yapıyorum. Spora başlamadan önce kahvaltıda canımın istediği her şeyi yerdim fakat spora başladıktan sonra sevdiklerimi yememeye bile başladım. Daha doğrusu yiyememeye. Çok az ve belirli şeyler yedikten sonra kendimi tok ve rahat hissediyorum. Midemi rahatsız edecek derecede bir tokluk değil tabii bu. Geri kalan akşama kadar geçen sürede sadece canım isterse meyve, istemezse de hiçbir şey yemediğim oluyor. Sadece elimin altından suyumu eksik etmiyorum. Akşam yemeğine gelince de fazla yağlı yemekler yemiyorum. Eskiden de fazla yağ içeren yemekleri sevmezdim. Akşam yemeğinde bulunan yemeklerin hepsinden birer kaşık alarak kendimi yine rahat bir toklukta bırakıyorum.

Sadece spor yapmak için değil kilo vermek isteyenlerin de uyması gereken ve dikkat etmesi gereken şeyler bunlar. Ciddi anlamda kilosu olmayan ve az da olsa kilo vermek isteyenler için gayet güzel bir program bu. Kafayı sağlığınızı ve zayıflamayı koyduğunuz zaman geri kalan her şey kolay geliyor zaten. Yediğiniz yemek miktarı siz farkında olmadan düşüyor ve kendinizi dinamik, dinç ve enerji dolu hissedebiliyorsunuz. Ben ne olur ne olmaz günlük yiyecek programımı aşağıya tekrar not düşüyorum. Hepinize sağlıklı günler!

07.00 - 08.30: Sabah yürüyüşü.
09.30 - 10.00: Sabah kahvaltısı. (Bu süre daha az da olabilir daha çok da. Önemli olan yediğiniz miktar.)
Saat 10'dan itibaren istediğiniz her şeyi yemekte özgür olabilirsiniz. Tabii ki çok kalori içeren yiyecekler dışında. Daha çok meyve ve sulu şeyler tüketmeye bakın.
17.00 - 18.00: Akşam yemeği. (Aynı şekilde bu süre daha az olabilir. Yediğiniz miktar önemli.)
Saat 19.00'dan sonra kesinlikle ağır yemekler yememeye çalışın. Oldukça fazla su ve meyve tüketin bu saatten sonra. Meyvenizi, akşam yemeğinden 1 saat aradan sonra, isterseniz az kalorili tatlı yiyecekseniz de meyveden 1 saat sonra yemeye bakın.



Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.