background img

The New Stuff

Böyle Buyurdu Zerdüşt - Friedrich Nietzsche

Merhaba arkadaşlar. Bugün Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabını sizlere tanıtacağım.

Aslında okuyor olduğum kitap Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi, fakat dayanamadım ve ona biraz ara vererek bu kitabı okumayı tercih ettim.

Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nietzsche'nin son kitabıdır. Bütün görüşlerini ve bilgeliğini harmanlayıp bizlere sunduğu bir kitap. Oldukça düşündüren ve hazmetmesi, kendine getirmesi zor bir kitap. Okurken fazlasıyla düşünmeye itiyor. Kitaba ara verip başka şeylerle ilgilenirken bile okuduğunuz kısım üzerine kendi fikirlerinizi üretip not ettiğiniz zamanlar oluyor.

Kitap aynı zamanda psikolojik olarak etkilerde bulunuyor size. Kendinizi sorgulama fırsatı tanıyor, kendinizi yontuyor ve kendi kişiliğiniz üzerine düşünüyorsunuz.

Zamanında pek değeri bilinmeyen ve fazla eleştirilmiş olan bu kitap, şu zamanımızda bazı insanlar tarafından çok beğenilirken bazıları tarafından da şiddetle eleştirilmeye devam ediliyor. Bunun da Nietzsche'nin keskin görüşlerini çoğunlukla sert ve kesin hükümlerle belirtiyor olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Bana soruyorsanız ki sanatsal ve aynı zamanda felsefik kitaplar okumaya düşkünseniz, fikriniz ve düşünceleriniz ne olursa olsun bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Tabii ki sadece felsefe meraklısı ve düşkünü insanların okuması gereken bir kitap değil, her insanın okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çünkü fikirleriniz, okuduğunuzun tam aksi olsa dahi sizi düşündüren ve kendinizi sorgulamanızı sağlayan her kitap size bir şekilde bir şeyler katar.

Keyifli okumalar!

Eurovision Song Contest 2015

Bir Eurovision macerasına daha adım adım yaklaşıyoruz. Birkaç ülke dışında hemen hemen bütün ülkeler şarkıcısını ve şarkılarını açıklamış bulunmakta. Ben de her sene olduğu gibi dinleyip favorileri belirliyorum tabii ki. Ve yine her sene olduğu gibi yoğun takibimle birlikte blogda sizlerle paylaşımda bulunacağım. Bu postumda şarkıları veya belirlediğim favori şarkıları/ülkeleri paylaşmayacağım. Çünkü henüz dediğim gibi şarkılarını yayınlamayan 3-4 ülke daha var. Onların ardından bir paylaşımda daha bulunacağım zaten. Bu postumu genel değerlendirme olarak yazıyorum...

Bu senenin şarkılarını ilk dinlediğimde her sene Eurovision'un kötüye gittiğini düşündüm. Ki aslında hala aynı düşüncedeyim. Geçen senenin şarkıları bir önceki seneye göre gerçekten başarılı değildi. Aralarında Hollanda, İsveç ve Avusturya dışında pek kayda değer, elle tutulur şarkı yoktu. Zaten bu 3 şarkı arasından da en kaliteli olanı, Conchita Wurst'ün seslendirdiği Rise Like a Phoenix kazandı. Yani bu senenin ev sahibi Avusturya ve ESC 2015 Avusturya'nın başkenti Viyana'da gerçekleştirilecek.

Bu seneye gelecek olursak; geçen senenin birincisi Conchita bana göre çıtayı çok fazla yükseltti ve sanıyorum bu sebeple bu senenin şarkıları benim kulağıma pek bir boş geldi. Çoğu şarkı zaten beni baydı. Hiç beklemediğim ülkeler fazlasıyla dinlenilmeyecek şarkılar çıkarmış. Sanıyorum çoğu da yarı finali geçemeyecek ve bu senenin final tablosu çok farklı olacak.

Bu sene Eurovision'a geri dönen ülkeler, çekilen ve aynı zamanda ilki yaşayacak bir ülke de var. Kıbrıs ve Sırbistan bir yıl aradan sonra dönen ülkeler olarak bu sene de Eurovision'da yerlerini alıyorlar. Çek Cumhuriyeti ise tam 5 yıl aradan sonra Eurovision'a tekrar dönme kararı aldı. Ukrayna mali ve siyasi sebeplerden ötürü çekildiğini açıklamıştı.

Eurovision'da ilki yaşayacak ve yaşatacak olan ülke de Avustralya. EBU, Avustralya'yı uzun zamandır Eurovision'u takip etmesi ve yayınlaması üzerine ülkeyi Eurovision'a davet etti. EBU, ülkeyi, finale kalma olasılığının da azalmasını önlemek için direkt olarak, ön eleme olmadan finale taşımıştır. Avustralya eğer olur da Eurovision'u kazanırsa 2016 ESC'ye geri dönecek fakat Eurovision'u yayınlayan kanal olan SBS'nin ev sahipliğinde farklı bir EBU üyesi ülkede düzenlenecektir. Bu sayede Avusturya'nın bu sene Eurovision'a katılması Okyanus ülkeleri arasında ilk katılan ülke ünvanını almasını sağladı. Ayrıca normalde 26 olan finalist ülke sayısı 27'ye yükselmiştir.

1. YARI FİNAL

Belçika
Ermenistan
Estonya
Finlandiya
Hollanda
Makedonya
Moldova
Yunanistan
Arnavutluk
Beyaz Rusya
Danimarka
Gürcistan
Macaristan
Romanya
Rusya
Sırbistan
(Avustralya, Avusturya, Fransa ve İspanya bu yarı finalde oy kullanacaklar.)

2. YARI FİNAL

Çek Cumhuriyeti
İrlanda
Karadağ
Litvanya
Malta
Norveç
Portekiz
San Marino
Azerbaycan
İsrail
İsveç
İsviçre
İzlanda
Kıbrıs
Letonya
Polonya
Slovenya
(Almanya, Avustralya, Birleşik Krallık ve İtalya bu yarı finalde oy kullanacaklar.)

FİNALİSTLER

Almanya
Avustralya (konuk)
Avusturya (ev sahibi)
Birleşik Krallık
Fransa
İspanya
İtalya

KATILMAYAN ÜLKELER

Andorra
Bosna Hersek
Bulgaristan
Hırvatistan
Lübnan
Fas
Lüksemburg
Monako
Slovakya
Ukrayna
Türkiye (2015 ESC'ye katılmayacağını fakat 2016'da geri döneceğimizi açıklamıştır.)

Mabel Matiz - #GökNerede

Mabel Matizin, 13 Şubat'ta çıkarmış olduğu 3. stüdyo albümü Gök Nerede 14 adet şarkıdan oluşuyor.

Yaşım Çocuk albümünden sonra kesinlikle muhteşem bir çalışma var önümüzde. Çok kısa sürede büyük ses getirdi. Ayrıca albümde bulunan 14 şarkıdan 9'unun söz ve müziği Mabel'e ait. Şarkıların her biri birbirinden güzel ve kaliteli.

Ben de bütün şarkıları çok beğendim fakat ''Gel'', ''Geziyorum Dünya İşte'' ve ''Vals'' şarkılarını çok başka sevdim.

Albümde Nazan Öncel'in 1992 yılı albümündeki Bir Hadise Var şarkısına da rastlıyoruz. Ayrıca Rus besteci Evgeny Grinko'ya ait olan ''Vals''a yazdığı sözle de albüm çok konuşulmakta. Böylesi bir beste ancak bu kadar güzel sözlenebilirdi.

Matiz, albümün ilk klibini de ''Gel'' adlı parçasına çekti. Klibin yönetmenliğini de kendisiyle birlikte Aytekin Yalçın üstleniyor.


Ek olarak ''Geziyorum Dünya İşte'' ve ''Vals'' şarkılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Geri kalan şarkıları için de Youtube kanalına girdiğinizde kolaylıkla ulaşabiliyor ve dinleyebiliyorsunuz.



Dipnot Tadında

Merhaba arkadaşlar. Yine belli bir süre blogdan uzak kaldım. Yazacak bir dolu şeyim varken hiçbirine vakit bulamadım ve paylaşamadım. Şubat ayı benim için zaten oldukça yorucu ve berbat geçti. İki kere İstanbul'a yapmış olduğum yolculuk dışında hep bir koşuşturmaca vardı. Şubatın son 3 günü de Ankara'ya gittim, biraz da orayı gezeyim dedim fakat sizlere önerebileceğim kadar yer gezemedim maalesef. ODTÜ içinde ve Kızılay'da dolanıp durdum. Kızılay'da da sadece sinema ve yemek yemek için adını dahi unuttuğum bir yere oturduk o kadar.

Mart ayına ise felaket bir şekilde hasta girdim. Daha dün kendime yavaş yavaş gelmeye başladım. Boğazım enfeksiyon kapmış, bütün kemiklerim kırık içerisindeydi, halsizlik ve ateş de beni kıvrandırıyordu. Neyse ki düzenli ilaç ve iğnelerle şu an ayaktayım. İyileşir iyileşmez bloglamaya başlayacağım dedim çünkü ben de özlüyorum buraları.

Böyle 'dipnot!' tadında bir şeyler yazmak istedim. Bundan sonraki günlerde sık sık birlikte olmak dileğiyle...

Hoşça kalın!

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.