background img

The New Stuff

kanal d etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanal d etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yarım saat önce Final bölümüyle ekranlara gelen Güneşi Beklerken, bitiyor olduğu için şaşkındım aslına bakılırsa. Çünkü son 1 yıldır ekranların en kaliteli dizisi bana göre Güneşi Beklerken'di. Oyuncu kadrosu, çekimler, senaryo oldukça başarılıydı. Fakat dizi bittiği sırada aklıma pat diye geçmiş bölümlerden bir şeyler düştü ve bunun aslında bir hata olduğunu fark ettim.

Kaçıncı bölüm olduğunu hatırlamıyorum fakat anlatınca izleyen arkadaşlarım da o sahneyi hatırlayacaktır. Bir bölüm, aradan seneler geçmiş olarak başlamıştı. Zeynep, kadın bir psikoloğa bir şeyler anlatıyordu. Tam bu sırada dışarıdan ''Anne!'' sesi duyuluyor ve Zeynep de ''Geliyorum kızım.'' diye karşılık veriyor. Oldukça merakta bırakıcı bir sahneydi açıkçası.

Gel gelelim dizimizin final bölümüne. Anlatmış olduğum sahneye dair hiçbir görüntü, sahne yok. O an anlamsızca gerçekleşip, unutulup giden bir sahne oldu sanıyorum. Bu oldukça ciddi bir hata. Tabii eğer dizi aniden bir final kararı alıp, alelacele bir bölüm çekilmediyse...


Ek olarak final bölümündeki bir sahne de kafamı karıştırdı aslına bakılırsa. Sanıyorum izleyenlerin de aklında bu konuda bir soru işareti kalmıştır.

''Yıllar sonra...'' diye bir yazı geldi ekrana ve Zeynep uykusundan uyanarak başladı sahne. Evlenmiş ve çocuğu olmuş. Fakat Kerem'den mi yoksa Güneş'ten mi? İşte kafamı karıştıran nokta bu. Uyanır uyanmaz Güneş'le mutfakta gayet samimi, sanki evlenmişler gibi davranıyorlar. Aralarındaki diyaloğa bakılırsa evlenen çift Güneş ve Zeynep. Bir sonraki sahnede de zaten terasta Güneş'le Zeynep, Masal'a anne ve baba dedirtmeye çalışıyorlar. Bu sahneyle kafamdaki Güneş ve Zeynep ikilisi kesinleşiyor.

İşte tam bunun üzerine kapı çalıyor ve Kerem geliyor. Zeynep'le öpüşüyorlar, aşkımlar falan filan. Dizi, o baştaki karmaşıklığa da bir açıklık getirmeden son buldu.

Bu iki olaya ilişkin bir yazı, bir haber veya bir açıklama getirirler diye umuyorum ki en azından diziyi iyi hatırlayalım, öyle değil mi?

Güneşi Beklerken Finalinde Hata!


Yarım saat önce Final bölümüyle ekranlara gelen Güneşi Beklerken, bitiyor olduğu için şaşkındım aslına bakılırsa. Çünkü son 1 yıldır ekranların en kaliteli dizisi bana göre Güneşi Beklerken'di. Oyuncu kadrosu, çekimler, senaryo oldukça başarılıydı. Fakat dizi bittiği sırada aklıma pat diye geçmiş bölümlerden bir şeyler düştü ve bunun aslında bir hata olduğunu fark ettim.

Kaçıncı bölüm olduğunu hatırlamıyorum fakat anlatınca izleyen arkadaşlarım da o sahneyi hatırlayacaktır. Bir bölüm, aradan seneler geçmiş olarak başlamıştı. Zeynep, kadın bir psikoloğa bir şeyler anlatıyordu. Tam bu sırada dışarıdan ''Anne!'' sesi duyuluyor ve Zeynep de ''Geliyorum kızım.'' diye karşılık veriyor. Oldukça merakta bırakıcı bir sahneydi açıkçası.

Gel gelelim dizimizin final bölümüne. Anlatmış olduğum sahneye dair hiçbir görüntü, sahne yok. O an anlamsızca gerçekleşip, unutulup giden bir sahne oldu sanıyorum. Bu oldukça ciddi bir hata. Tabii eğer dizi aniden bir final kararı alıp, alelacele bir bölüm çekilmediyse...


Ek olarak final bölümündeki bir sahne de kafamı karıştırdı aslına bakılırsa. Sanıyorum izleyenlerin de aklında bu konuda bir soru işareti kalmıştır.

''Yıllar sonra...'' diye bir yazı geldi ekrana ve Zeynep uykusundan uyanarak başladı sahne. Evlenmiş ve çocuğu olmuş. Fakat Kerem'den mi yoksa Güneş'ten mi? İşte kafamı karıştıran nokta bu. Uyanır uyanmaz Güneş'le mutfakta gayet samimi, sanki evlenmişler gibi davranıyorlar. Aralarındaki diyaloğa bakılırsa evlenen çift Güneş ve Zeynep. Bir sonraki sahnede de zaten terasta Güneş'le Zeynep, Masal'a anne ve baba dedirtmeye çalışıyorlar. Bu sahneyle kafamdaki Güneş ve Zeynep ikilisi kesinleşiyor.

İşte tam bunun üzerine kapı çalıyor ve Kerem geliyor. Zeynep'le öpüşüyorlar, aşkımlar falan filan. Dizi, o baştaki karmaşıklığa da bir açıklık getirmeden son buldu.

Bu iki olaya ilişkin bir yazı, bir haber veya bir açıklama getirirler diye umuyorum ki en azından diziyi iyi hatırlayalım, öyle değil mi?


Güneşi Beklerken adlı dizi de yeni başlayan diziler arasında. Bir gençlik dizisi olan Güneşi Beklerken'in oyuncu kadrosunda; Gökçe Yanardağ ve Emre Kınay dışında pek de tanınmış isimler yok. Yeni yüzlerin oldukça fazla bulunduğu bu dizi, dün itibariyle Kanal D ekranlarında gösterilmeye başladı.


Gençlik dizilerinde görmeye alıştığımız sahneler var yine. Konusu da bir o kadar bilindik aslında. Bursa'dan İstanbul'a taşınan bir anne ve kızı var. Zeynep, İstanbul'un en prestijli okuluna yazılır. Daha iyi bir eğitim almak için yazıldığı bu okulda, daha ilk günden hiçbir şey umduğu gitmez. 

Yeni gelen her öğrenciye yapılan şakaların daha ağırlarıyla yüzleşir Zeynep. Bunun sebebi de Zeynep'in de fazla asi ve kimseye pabuç bırakmayacak bir kişiliği olmasından kaynaklanıyor.


Daha ilk günden uğradığı o kadar şeye rağmen yine de pes etmemek için kendi kendine söz verip de ayakta duran bir karakter var karşımızda. Ve bana kalırsa Zeynep, kendisine yapılan her şeye mutlaka bir karşılık verecek ve dizi de bu doğrultuda ilerleyecek. 


Tabii dizimizde olmazsa olmazlarımızdan biri de aşk. İlk bölümdeki görünüşe göre soldaki çift ve sağdaki çift arasında büyük bir aşk olacakmış gibi duruyor. Tabii ne olacağı hiç belli olmaz, izleyip göreceğiz.

Yaz aylarında evde oturarak eğlenceli vakit geçirmek isterseniz, Salı günleri Güneşi Beklerken'i mutlaka izleyin derim.

Güneşi Beklerken / Yeni Dizi


Güneşi Beklerken adlı dizi de yeni başlayan diziler arasında. Bir gençlik dizisi olan Güneşi Beklerken'in oyuncu kadrosunda; Gökçe Yanardağ ve Emre Kınay dışında pek de tanınmış isimler yok. Yeni yüzlerin oldukça fazla bulunduğu bu dizi, dün itibariyle Kanal D ekranlarında gösterilmeye başladı.


Gençlik dizilerinde görmeye alıştığımız sahneler var yine. Konusu da bir o kadar bilindik aslında. Bursa'dan İstanbul'a taşınan bir anne ve kızı var. Zeynep, İstanbul'un en prestijli okuluna yazılır. Daha iyi bir eğitim almak için yazıldığı bu okulda, daha ilk günden hiçbir şey umduğu gitmez. 

Yeni gelen her öğrenciye yapılan şakaların daha ağırlarıyla yüzleşir Zeynep. Bunun sebebi de Zeynep'in de fazla asi ve kimseye pabuç bırakmayacak bir kişiliği olmasından kaynaklanıyor.


Daha ilk günden uğradığı o kadar şeye rağmen yine de pes etmemek için kendi kendine söz verip de ayakta duran bir karakter var karşımızda. Ve bana kalırsa Zeynep, kendisine yapılan her şeye mutlaka bir karşılık verecek ve dizi de bu doğrultuda ilerleyecek. 


Tabii dizimizde olmazsa olmazlarımızdan biri de aşk. İlk bölümdeki görünüşe göre soldaki çift ve sağdaki çift arasında büyük bir aşk olacakmış gibi duruyor. Tabii ne olacağı hiç belli olmaz, izleyip göreceğiz.

Yaz aylarında evde oturarak eğlenceli vakit geçirmek isterseniz, Salı günleri Güneşi Beklerken'i mutlaka izleyin derim.



Kış boyunca izlediğimiz dizilerin bazılarının son bulmasıyla, bazılarının ise sezona girmesiyle birlikte yaz döneminin yeni dizileri ekrana gelmeye başladı bu hafta. Geçtiğimiz Pazartesi günü ilk olarak Kanal D ekranlarında Güzel Çirkin adlı dizi başladı. Baş rollerini Naz Elmas ile Ali Sunal paylaşıyor. 



Naz Elmas'ı her zaman çok sevmişimdir. Haziran Gecesi'ndeki performansından sonra o kadar başarılı bir rolü olmadı fakat içten gelen bir sempatim var sanırım. Ali Sunal da İnsanlar Alemi'nden ve Güldür Güldür'den sevdiğim bir isim. Bu sebeplerle diziyi izlemek farz oldu diyebilirim.


Güzel Çirkin, komedi ağırlıklı bir dizi gibi görünüyor fakat bunun yanı sıra üzerinde taşıdığı bir duygusallık da var. Her iki türün de dengede tutulması hoşuma gitti. İlk bölümü de beğenerek ve sıkılmadan izledim. Verilen aralarda, aynı gün başlamış olan ve Star Tv'de ekrana gelen Benim Hala Umudum Var adlı diziye de göz attım fakat o kadar almadı beni içine. Güzel Çirkin, beğendiğim bir polisiye dizisi oldu.

Bu yorumlarımdan da anlaşılacağı gibi artık Pazartesi günleri TV'de izleyeceğim dizi belli oldu. Güzel Çirkin, yaz sezonunda izleyeceğim diziler arasında yerini aldı.

Güzel Çirkin / Yeni Dizi



Kış boyunca izlediğimiz dizilerin bazılarının son bulmasıyla, bazılarının ise sezona girmesiyle birlikte yaz döneminin yeni dizileri ekrana gelmeye başladı bu hafta. Geçtiğimiz Pazartesi günü ilk olarak Kanal D ekranlarında Güzel Çirkin adlı dizi başladı. Baş rollerini Naz Elmas ile Ali Sunal paylaşıyor. 



Naz Elmas'ı her zaman çok sevmişimdir. Haziran Gecesi'ndeki performansından sonra o kadar başarılı bir rolü olmadı fakat içten gelen bir sempatim var sanırım. Ali Sunal da İnsanlar Alemi'nden ve Güldür Güldür'den sevdiğim bir isim. Bu sebeplerle diziyi izlemek farz oldu diyebilirim.


Güzel Çirkin, komedi ağırlıklı bir dizi gibi görünüyor fakat bunun yanı sıra üzerinde taşıdığı bir duygusallık da var. Her iki türün de dengede tutulması hoşuma gitti. İlk bölümü de beğenerek ve sıkılmadan izledim. Verilen aralarda, aynı gün başlamış olan ve Star Tv'de ekrana gelen Benim Hala Umudum Var adlı diziye de göz attım fakat o kadar almadı beni içine. Güzel Çirkin, beğendiğim bir polisiye dizisi oldu.

Bu yorumlarımdan da anlaşılacağı gibi artık Pazartesi günleri TV'de izleyeceğim dizi belli oldu. Güzel Çirkin, yaz sezonunda izleyeceğim diziler arasında yerini aldı.


Her Çarşamba günü, hiç kaçırmadan, ilk bölümünden beri beğenerek ve severek izlerim Merhamet'i. Özgü Namal'ı ve Burçin Terzioğlu'nu oldum olası sevmişimdir ve ikisini de görünce izlemem kaçınılmaz oldu tabii ki.

Hande Altaylı'nın Kahperengi kitabından uyarlama olduğunu dizi başlamadan önce bilmiyordum. Sebebi de Hande Altaylı'nın yazım dilini beğenmediğim için kitaplarını alıp okumamam. Daha önce Aşka Şeytan Karışır adlı kitabı bana hediye gelmişti, kitabı beğenemedim bir türlü, içine almadı beni ve kitabı bitirmeden bıraktım. Bu sebeple diğer kitaplarını alma ihtiyacı da duymadım.

Kahperengi kitabında neler olup bitiyor tam olarak bilmiyorum fakat kitap için yazılan çoğu yorumu okudum. Dizi kitaptan biraz daha farklı haliyle. Uyarlama olduğu için biraz daha konuların genişletilip, ayrıntılara fazla girilmesi gerekiyor. Kitap nasıl bilemem ama kitabın dizi halini ben çok sevdim.

Merhamat, dün akşam Sezon Finali ile ekranlardaydı. Bu bölüm için buraya bir şeyler yazmak istedim çünkü dizi umduğum gibi bir Sezon Finali yaşatmadı bana.

Sezon Finali denildiğinde dizilerde daha fazla aksiyon, her şeyin ortaya çıktığı ve bölüm sonunun da izleyici acayip derecede merakta bıraktığı bölüm anlamına gelir. Merhamet ilk bölümden beri izleyici merakta bırakan bir diziyken, Sezon Finali'nin son sahnesi bu dizi için çok basit oldu.

Dizinin finali öyle bitmeliydi ki, ağzım açık kalmalıydı haliyle. Bundan önceki bölümlerde bile yarım saat boyunca ağzım açık TV'ye bakarak öylece kala kaldığımı hatırlıyorum. Bu son bölümde hiçbir tepki veremedim ne yazık ki.

Bana sorarsanız -diziyi izleyenler beni iyi anlayacaktır- final sahnesi ya birazcık daha erken bitmeli ya da on saniye kadar daha uzamalıydı. Daha açık şöyle söyleyeyim: Şadiye'nin gittiği evde adam vuruldu ve ardından bir tane adam çıkıp Şadiye'yi bayılttı ve silahı Şadiye'nin eline bıraktı. Yani suçu Şadiye'ye attılar. Tam o sahnede final yapabilirlerdi mesela, çok daha iyi olabilirdi.

Ya da Deniz her şeyi öğrendikten sonra Narin'in evine gittiğinde, Narinle Fırat'ın karşısına dikilip öyle sessiz sessiz kalacağına, öğrendiklerini bildiğini söyleseydi ve o andan sonra bölüm sonu olsaydı.

Bana sorarsanız bu iki seçenekten biri olmalıydı. Şu anki bitmiş olduğu kısım çok basit ve heyecansız oldu.

Bakalım diğer sezonda neler olacak?
Bekliyoruz...

Merhamet / Sezon Finali


Her Çarşamba günü, hiç kaçırmadan, ilk bölümünden beri beğenerek ve severek izlerim Merhamet'i. Özgü Namal'ı ve Burçin Terzioğlu'nu oldum olası sevmişimdir ve ikisini de görünce izlemem kaçınılmaz oldu tabii ki.

Hande Altaylı'nın Kahperengi kitabından uyarlama olduğunu dizi başlamadan önce bilmiyordum. Sebebi de Hande Altaylı'nın yazım dilini beğenmediğim için kitaplarını alıp okumamam. Daha önce Aşka Şeytan Karışır adlı kitabı bana hediye gelmişti, kitabı beğenemedim bir türlü, içine almadı beni ve kitabı bitirmeden bıraktım. Bu sebeple diğer kitaplarını alma ihtiyacı da duymadım.

Kahperengi kitabında neler olup bitiyor tam olarak bilmiyorum fakat kitap için yazılan çoğu yorumu okudum. Dizi kitaptan biraz daha farklı haliyle. Uyarlama olduğu için biraz daha konuların genişletilip, ayrıntılara fazla girilmesi gerekiyor. Kitap nasıl bilemem ama kitabın dizi halini ben çok sevdim.

Merhamat, dün akşam Sezon Finali ile ekranlardaydı. Bu bölüm için buraya bir şeyler yazmak istedim çünkü dizi umduğum gibi bir Sezon Finali yaşatmadı bana.

Sezon Finali denildiğinde dizilerde daha fazla aksiyon, her şeyin ortaya çıktığı ve bölüm sonunun da izleyici acayip derecede merakta bıraktığı bölüm anlamına gelir. Merhamet ilk bölümden beri izleyici merakta bırakan bir diziyken, Sezon Finali'nin son sahnesi bu dizi için çok basit oldu.

Dizinin finali öyle bitmeliydi ki, ağzım açık kalmalıydı haliyle. Bundan önceki bölümlerde bile yarım saat boyunca ağzım açık TV'ye bakarak öylece kala kaldığımı hatırlıyorum. Bu son bölümde hiçbir tepki veremedim ne yazık ki.

Bana sorarsanız -diziyi izleyenler beni iyi anlayacaktır- final sahnesi ya birazcık daha erken bitmeli ya da on saniye kadar daha uzamalıydı. Daha açık şöyle söyleyeyim: Şadiye'nin gittiği evde adam vuruldu ve ardından bir tane adam çıkıp Şadiye'yi bayılttı ve silahı Şadiye'nin eline bıraktı. Yani suçu Şadiye'ye attılar. Tam o sahnede final yapabilirlerdi mesela, çok daha iyi olabilirdi.

Ya da Deniz her şeyi öğrendikten sonra Narin'in evine gittiğinde, Narinle Fırat'ın karşısına dikilip öyle sessiz sessiz kalacağına, öğrendiklerini bildiğini söyleseydi ve o andan sonra bölüm sonu olsaydı.

Bana sorarsanız bu iki seçenekten biri olmalıydı. Şu anki bitmiş olduğu kısım çok basit ve heyecansız oldu.

Bakalım diğer sezonda neler olacak?
Bekliyoruz...

Kanal D'nin haber bülteni ile tanıdık onu. Her yayını, eşsiz sunumu ve samimi konuşması içerisinde; oldukça güler yüzlü bir şekilde karşımızda durarak bizi kahkahaya boğan Birand, ne yazık ki hayatını kaybetti.

Şüphesiz ki, her fotoğraf karesinde bile onu gülümserken görebiliyoruz. Hayat dolu, neşe dolu bir ustaydı. Onun yolundan ilerlemek isteyen milyonlarca öğrenci, televizyoncu vardı. Hala da var ve hepsinin idolü olmaya devam edecek.

Bugün saat 18:29 itibari ile yaşamını noktalayan Birand'ın oğlu acı haberi Türkiye'ye duyurdu. Ardından yayın arkadaşlarının ve meslektaşlarının gözyaşları eşliğinde, gurur dolu bir şekilde anıldı.

Erken oldu Birand, çok erken. Seni unutmayacağız, ruhun şad olsun...


Birand Bu Sefer Ağlattı

Kanal D'nin haber bülteni ile tanıdık onu. Her yayını, eşsiz sunumu ve samimi konuşması içerisinde; oldukça güler yüzlü bir şekilde karşımızda durarak bizi kahkahaya boğan Birand, ne yazık ki hayatını kaybetti.

Şüphesiz ki, her fotoğraf karesinde bile onu gülümserken görebiliyoruz. Hayat dolu, neşe dolu bir ustaydı. Onun yolundan ilerlemek isteyen milyonlarca öğrenci, televizyoncu vardı. Hala da var ve hepsinin idolü olmaya devam edecek.

Bugün saat 18:29 itibari ile yaşamını noktalayan Birand'ın oğlu acı haberi Türkiye'ye duyurdu. Ardından yayın arkadaşlarının ve meslektaşlarının gözyaşları eşliğinde, gurur dolu bir şekilde anıldı.

Erken oldu Birand, çok erken. Seni unutmayacağız, ruhun şad olsun...




Arka Sokaklar 7 sezondur devam etmekte olan bir polisiye dizisi. Hiçbir bölümünü doğru düzgün izlemedim, izlediğim zamanda hoşuma gitmedi. Sürekli aynı konular, aynı şeyler deyip izlemiyordum.

Geçtiğimiz haftalarda 258. bölümünde değindiği konu ile Arka Sokaklar benim için büyük bir adım attı. Günümüzde, eşcinsellere olan desteğin artmasının yanında namus cinayetleri de aynı şekilde artmaktadır. Arka Sokaklar da bu bölümünde bu konuya değinmiştir.

Eşcinsel olduğu için ailesi tarafından öldürülmek istenen Tufan, İstanbul'da okumaktadır. Cengiz adında bir de erkek arkadaşı vardır. Abisinin ve kendi üzerine olan evlerinde sevgilisi ile yaşamaktadır. Gazetede çıkan bir haber ile şehirlerinden İstanbul'a gelen baba ve abi, Tufan ve Cengiz'in peşine düşerler. Abi, önce Cengiz'i yaralar. Cengiz ve Tufan durumdan şikayetçi değildir. Daha sonra, babasının hastalığının ilerlemekte olduğunu öğrenen Tufan, babasının ameliyatı için gerekli olan 15 bin tl için fuhuşa girer ve bir adamı öldürerek o adamın arabasını satarak 15 bin tl'yi babasına götürür. Babası da parayı kabul etmeyerek silahını belinden çıkarıp Tufan'a doğrultur. Artık pes eden Tufan, babasının önünde diz çökerek ''Beni vur baba ama vurmadan önce bu parayla ameliyat olacağına söz ver, öyle vur.'' sözlerinin ardından babasının açtığı ateş ile ölür. 



Ekip ise bu süreç içerisinde hem Tufan'a hem de Cengiz'e destek olmuştur. Eşcinsellerin de özgürce yaşama haklarının olduğunu ve cinsel tercihleri nedeniyle hiçbir bireyin bu gibi durumlarla karşı karşıya kalmaması gerektiğini, bu olayların üzerine oyuncular kendi replikleriyle savunmuşlardır.

Bu bölüm ile ayrımcılığa değinen ve eşcinsellere destek veren cesur sahneleriyle Arka Sokaklar bence büyük bir adım attı. Umarım bu bölümle de verilmek istenilen mesajı almış olanlar vardır.

Günümüzde eşcinsellere destek amaçlı yapılan filmlerin artışta olduğu da söz konusudur. Fakat hiçbir dizi de bunu görmemekteyiz. Arka Sokaklardan sonra toplumu bilinçlendirme amaçlı bu gibi sahneler umarım karşımıza çıkar.

Tüm eşcinsel okuyucularıma sevgilerimle...

''Dilerseniz bloguma, sayfanın üst köşesinde bulunan Bumerang Ödülleri Adayı şablonundan oy verebilir ve bana destek olabilirsiniz. Oylarınız tamamen ücretsizdir. Teşekkürler.''

Arka Sokaklar'dan Büyük Destek


Arka Sokaklar 7 sezondur devam etmekte olan bir polisiye dizisi. Hiçbir bölümünü doğru düzgün izlemedim, izlediğim zamanda hoşuma gitmedi. Sürekli aynı konular, aynı şeyler deyip izlemiyordum.

Geçtiğimiz haftalarda 258. bölümünde değindiği konu ile Arka Sokaklar benim için büyük bir adım attı. Günümüzde, eşcinsellere olan desteğin artmasının yanında namus cinayetleri de aynı şekilde artmaktadır. Arka Sokaklar da bu bölümünde bu konuya değinmiştir.

Eşcinsel olduğu için ailesi tarafından öldürülmek istenen Tufan, İstanbul'da okumaktadır. Cengiz adında bir de erkek arkadaşı vardır. Abisinin ve kendi üzerine olan evlerinde sevgilisi ile yaşamaktadır. Gazetede çıkan bir haber ile şehirlerinden İstanbul'a gelen baba ve abi, Tufan ve Cengiz'in peşine düşerler. Abi, önce Cengiz'i yaralar. Cengiz ve Tufan durumdan şikayetçi değildir. Daha sonra, babasının hastalığının ilerlemekte olduğunu öğrenen Tufan, babasının ameliyatı için gerekli olan 15 bin tl için fuhuşa girer ve bir adamı öldürerek o adamın arabasını satarak 15 bin tl'yi babasına götürür. Babası da parayı kabul etmeyerek silahını belinden çıkarıp Tufan'a doğrultur. Artık pes eden Tufan, babasının önünde diz çökerek ''Beni vur baba ama vurmadan önce bu parayla ameliyat olacağına söz ver, öyle vur.'' sözlerinin ardından babasının açtığı ateş ile ölür. 



Ekip ise bu süreç içerisinde hem Tufan'a hem de Cengiz'e destek olmuştur. Eşcinsellerin de özgürce yaşama haklarının olduğunu ve cinsel tercihleri nedeniyle hiçbir bireyin bu gibi durumlarla karşı karşıya kalmaması gerektiğini, bu olayların üzerine oyuncular kendi replikleriyle savunmuşlardır.

Bu bölüm ile ayrımcılığa değinen ve eşcinsellere destek veren cesur sahneleriyle Arka Sokaklar bence büyük bir adım attı. Umarım bu bölümle de verilmek istenilen mesajı almış olanlar vardır.

Günümüzde eşcinsellere destek amaçlı yapılan filmlerin artışta olduğu da söz konusudur. Fakat hiçbir dizi de bunu görmemekteyiz. Arka Sokaklardan sonra toplumu bilinçlendirme amaçlı bu gibi sahneler umarım karşımıza çıkar.

Tüm eşcinsel okuyucularıma sevgilerimle...

''Dilerseniz bloguma, sayfanın üst köşesinde bulunan Bumerang Ödülleri Adayı şablonundan oy verebilir ve bana destek olabilirsiniz. Oylarınız tamamen ücretsizdir. Teşekkürler.''



Dün akşam, Kanal D'de canlı olarak 39. Altın Kelebek Ödül Töreni; Sarp Apak, Öner Erkan ve İrem Sak sunuculuğu eşliğinde gerçekleştirildi. Ödülleriyle sahnede buluşan ünlüler arasında mutluluktan göz yaşı döken, kahkaha atan, heyecandan konuşamayan da oldu.


Ajda Pekkan, Ebru Gündeş, Göksel, Gökçe ve Murat Boz gibi ünlü şarkıcılar sahnede oldukça güzel performanslar sergilediler. Sahnesini en beğendiğim şarkıcı Ebru Gündeş oldu. Gerek; saçıyla, sarı ve uzun sırt dekolteli elbisesiyle, gerek de dansçıların dans performansıyla oldukça güzel bir sahne performansı ile karşımıza çıktı. Ajda Pekkan'ın da sahnesi pek fena değildi. Çiçek desenli, şıkır şıkır, omuzları düşük elbisesini bordo ayakkabılarıyla çok güzel bir şekilde kombinlemişti. Elbisesinin bilek kısımlarından başlayan detay yüzünden bir ara mikrofon, elbisesine dolandı fakat çok geçmeden durumu kurtaran Ajda Pekkan, şarkıya kaldığı yerden devam etti. Göksel; kısa, kırmızı ve yan kısımlardan çok kısa yırtmaçları olan elbisesiyle gayet seksi ve hoş görünüyordu sahnede. ''Acıyor'' isimli şarkısını sahnede sunduktan sonra, alkışlar eşliğinde sahneden indi. Gökçe; rengarenk, oldukça farklı bir tarza sahip olan, kırmızı renginin ön planda olduğu bir elbise giymişti. Saçına taktığı ufak siyah şapkalı taç ise elbisesinin şirinliğine ve farklılığına göre fazla ağır olmuştu. Belki daha tatlı, şirin bir renk olsaydı bu kadar kötü durmazdı. Her şeye rağmen dört ünlü kadın solistimiz de müzikleriyle, sahne performanslarıyla ayrı bir güzellerdi ve biz seyircilere güzel bir gece yaşattılar. 




KELEBEKLER YALAN DÜNYA'YA UÇTU


Kanal D'de Cuma geceleri ekrana gelen Yalan Dünya dizisi dün akşam 39. Altın Kelebek Ödül Töreni'nde 5 dalda ödül aldı. En İyi Senaryo Yazarı: Gürse Birsel, En İyi Dizi, En İyi Komedi Dizisi, En İyi Kadın Komedi Oyuncusu: Gupse Özay, En İyi Erkek Komedi Oyuncusu: Bartu Küçükçağlayan kelebeklerin üzerine uçtuğu ünlüler oldu. 

39. Altın Kelebek Ödül Töreni



Dün akşam, Kanal D'de canlı olarak 39. Altın Kelebek Ödül Töreni; Sarp Apak, Öner Erkan ve İrem Sak sunuculuğu eşliğinde gerçekleştirildi. Ödülleriyle sahnede buluşan ünlüler arasında mutluluktan göz yaşı döken, kahkaha atan, heyecandan konuşamayan da oldu.


Ajda Pekkan, Ebru Gündeş, Göksel, Gökçe ve Murat Boz gibi ünlü şarkıcılar sahnede oldukça güzel performanslar sergilediler. Sahnesini en beğendiğim şarkıcı Ebru Gündeş oldu. Gerek; saçıyla, sarı ve uzun sırt dekolteli elbisesiyle, gerek de dansçıların dans performansıyla oldukça güzel bir sahne performansı ile karşımıza çıktı. Ajda Pekkan'ın da sahnesi pek fena değildi. Çiçek desenli, şıkır şıkır, omuzları düşük elbisesini bordo ayakkabılarıyla çok güzel bir şekilde kombinlemişti. Elbisesinin bilek kısımlarından başlayan detay yüzünden bir ara mikrofon, elbisesine dolandı fakat çok geçmeden durumu kurtaran Ajda Pekkan, şarkıya kaldığı yerden devam etti. Göksel; kısa, kırmızı ve yan kısımlardan çok kısa yırtmaçları olan elbisesiyle gayet seksi ve hoş görünüyordu sahnede. ''Acıyor'' isimli şarkısını sahnede sunduktan sonra, alkışlar eşliğinde sahneden indi. Gökçe; rengarenk, oldukça farklı bir tarza sahip olan, kırmızı renginin ön planda olduğu bir elbise giymişti. Saçına taktığı ufak siyah şapkalı taç ise elbisesinin şirinliğine ve farklılığına göre fazla ağır olmuştu. Belki daha tatlı, şirin bir renk olsaydı bu kadar kötü durmazdı. Her şeye rağmen dört ünlü kadın solistimiz de müzikleriyle, sahne performanslarıyla ayrı bir güzellerdi ve biz seyircilere güzel bir gece yaşattılar. 




KELEBEKLER YALAN DÜNYA'YA UÇTU


Kanal D'de Cuma geceleri ekrana gelen Yalan Dünya dizisi dün akşam 39. Altın Kelebek Ödül Töreni'nde 5 dalda ödül aldı. En İyi Senaryo Yazarı: Gürse Birsel, En İyi Dizi, En İyi Komedi Dizisi, En İyi Kadın Komedi Oyuncusu: Gupse Özay, En İyi Erkek Komedi Oyuncusu: Bartu Küçükçağlayan kelebeklerin üzerine uçtuğu ünlüler oldu. 


Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.