background img

The New Stuff

dayanmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dayanmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnsanlar birbirlerini anlamamakta çok ısrarlı. Herkes kendini düşünüyor, sadece 'ben' diye bakıyorlar hayata. Kimsenin hayatına saygı gösterilmiyor, kimsenin hayatı kimsenin umurunda değil.

Bazen, umursanmak istiyor insan, önemsenmek istiyor. Birilerinin sevgisine ihtiyaç duyuyor, avucunu açıyor ve bakıyor. Yok, bir sevgi kırıntısı bile yok. Bir insan nasıl susuzluğa dayanamaz, susuz yaşayamaz; işte sevgisizlik de böyle bir şey. İnsan ihtiyaç duyuyor, dayanamıyor sevgisizliğe, yaşayamıyor.

Kimin olduğunun bir önemi yoktur bazen. İnsan, sevgi ve ilgi gördüğü zaman yaşadığını fark ediyor. Nefes aldığını fark ediyor. Küçük bir çocuk gibi ilgi çekmeye çalışıyor. Bir ihtiyaç sadece, ya ömür boyu sürecek bir ihtiyaç ya da anlık.

Kime güvenebilirsiniz ki, kime inanabilirsiniz? Güvende olduğunu da hissetmek ister insan. Birine inanıp, sığınacak bir liman ister. Gözlerine baktığında; susup, dalacağı ve mutluluğu gözlerinde görebileceği bir insan istiyor yanında. Bir ihtiyaç işte...

Güvenebileceğim bir liman gösterin bana. İçinde; inanabileceğim, düşüncelerimi umursayan, hayatıma saygı duyan, beni seven insanların olduğu ve gözlerine baktığımda nefes aldığımı hissettiren biri. Dediğim gibi bunların hepsi bir ihtiyaç sadece. Dayanamıyorum, yaşayamıyorum.

Küçük Bir Çocuk Gibi

İnsanlar birbirlerini anlamamakta çok ısrarlı. Herkes kendini düşünüyor, sadece 'ben' diye bakıyorlar hayata. Kimsenin hayatına saygı gösterilmiyor, kimsenin hayatı kimsenin umurunda değil.

Bazen, umursanmak istiyor insan, önemsenmek istiyor. Birilerinin sevgisine ihtiyaç duyuyor, avucunu açıyor ve bakıyor. Yok, bir sevgi kırıntısı bile yok. Bir insan nasıl susuzluğa dayanamaz, susuz yaşayamaz; işte sevgisizlik de böyle bir şey. İnsan ihtiyaç duyuyor, dayanamıyor sevgisizliğe, yaşayamıyor.

Kimin olduğunun bir önemi yoktur bazen. İnsan, sevgi ve ilgi gördüğü zaman yaşadığını fark ediyor. Nefes aldığını fark ediyor. Küçük bir çocuk gibi ilgi çekmeye çalışıyor. Bir ihtiyaç sadece, ya ömür boyu sürecek bir ihtiyaç ya da anlık.

Kime güvenebilirsiniz ki, kime inanabilirsiniz? Güvende olduğunu da hissetmek ister insan. Birine inanıp, sığınacak bir liman ister. Gözlerine baktığında; susup, dalacağı ve mutluluğu gözlerinde görebileceği bir insan istiyor yanında. Bir ihtiyaç işte...

Güvenebileceğim bir liman gösterin bana. İçinde; inanabileceğim, düşüncelerimi umursayan, hayatıma saygı duyan, beni seven insanların olduğu ve gözlerine baktığımda nefes aldığımı hissettiren biri. Dediğim gibi bunların hepsi bir ihtiyaç sadece. Dayanamıyorum, yaşayamıyorum.



Ben de istiyorum artık mutlu olmayı. Etrafıma baktığımda, her denk geldiğim insanın gülmesi, hayattan zevk alması sanki içime içime batıyor. Kıskanıyorum, imrenerek bakıyorum. Kapatıyorum kendimi odama, ağlamaya başlıyorum saatlerce, günlerce. Sonra düşünüyorum. Ben niye mutlu olamıyorum? Yanlış tercihler, yanlış seçimler mi yapıyorum da bir türlü mutlu olamıyorum.
Her insan mutlu olmayı ister, gerektiği gibi. İnsan mutlu olmadığı sürece, yaşamaktan neden zevk alsın ki? İstese de alamaz. Belki de etrafta gördüğüm o kadar insanın gülümsemesi sahtedir. Belki de mutsuzluklarının üzerine bir perde çekmişlerdir ve güneş batınca o perdeyi açacaklardır. Bu da güzel. Ben onu bile yapamıyorum. Perdem 7/24 açık; ışığı da karanlığı da içeriye alıyorum. Ne yazık ki karanlık da mutsuz ediyor beni, ışık da. 

Daha Fazla Yazamıyorum



Ben de istiyorum artık mutlu olmayı. Etrafıma baktığımda, her denk geldiğim insanın gülmesi, hayattan zevk alması sanki içime içime batıyor. Kıskanıyorum, imrenerek bakıyorum. Kapatıyorum kendimi odama, ağlamaya başlıyorum saatlerce, günlerce. Sonra düşünüyorum. Ben niye mutlu olamıyorum? Yanlış tercihler, yanlış seçimler mi yapıyorum da bir türlü mutlu olamıyorum.
Her insan mutlu olmayı ister, gerektiği gibi. İnsan mutlu olmadığı sürece, yaşamaktan neden zevk alsın ki? İstese de alamaz. Belki de etrafta gördüğüm o kadar insanın gülümsemesi sahtedir. Belki de mutsuzluklarının üzerine bir perde çekmişlerdir ve güneş batınca o perdeyi açacaklardır. Bu da güzel. Ben onu bile yapamıyorum. Perdem 7/24 açık; ışığı da karanlığı da içeriye alıyorum. Ne yazık ki karanlık da mutsuz ediyor beni, ışık da. 

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.