background img

The New Stuff

bar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

 Dün gece (2 Mart), İskenderun Metin Cocktail'de Haluk Levent sahne aldı. Şarkılarını çok çok dinlemediğim fakat bir çoğunu da ezbere bildiğim bir şarkıcıdır kendisi. Gitme sebebim birazcık kafa dağıtmak iken, adam kendisini sevdirip, hayran bıraktı.


Oldukça samimi ve sıcak kanlı. Sahnede durmak yerine masaları dolaşıp, bizlerle beraber şarkılarını söyledi. Bir yandan isteyen herkesle de fotoğraf çekildi.


Şarkı aralarında -varsa- şarkının hikayesini, geçmişini anlattı. Çoğu zaman konser konserlikten çıktı ve stand up show'una bile döndü diyebilirim. Harika, eğlenceli ve komik birisi. Samimiyetini her dakika hissedebiliyorsunuz. Alttaki fotoğraftan da belli olduğu gibi bizim masaya geldiğinde şişeyi alıp ''İçebilir miyim?'' bile dedi. O derece ''bizlerden biri'' olduğunu gösterme çabası içerisinde. Afiyet olsun diyemedik o an gürültüden, şimdi diyelim bari.


Eski şarkıların çoğunlukta söylendiği bir geceydi. Yeni albümünden, yeni bir şarkı söylemeyi istediğini fakat albüm henüz çıkmadığından onun yerine albümde, yorumladığı bir şarkıyı seslendirdi. O şarkı da Düş Sokağı Sakinleri'nden bayılarak dinlediğimiz ''Kan Revan İçindeyim'' adlı parça. Bu şarkı da gecede en çok beğendiğim parça oldu.


Konser dışında çalan müziklerle de çok eğlenceli dakikalar yaşandı. DJ her ne kadar berbat olsa ve şarkıların hepsinin içine ''affedersiniz'' etmiş olsa da biz eğlencemizi kesmeden hoplayıp zıpladık.


Bu fotoğrafı çekildiğimde kendimde değilmişim. Baksanıza gözler bir yana kaymış, eller havada. Zaten var ya en kötü huyum da bu. İki yudum bir şey alsam Allah! Kimse tutamıyor beni. Ama insanın her şeyi unutarak ve kafasına takmadan dans edip, eğlenebilmesi, en önemlisi de bunların eşliğinde gülümsemesini hiç yüzünden düşürmemesi paha biçilemez bir duygu.

Böyle de; hem konser yorumu hem sohbet hem de edebiyatımsı bir yazı yazarak burada da noktamı koyarım.

TAVSİYE: ''Haluk Levent konseri var!''diye bir ses duyarsanız, mutlaka o sese kulak verin ve o konsere gidin. Gidenler zaten bu yazdıklarımın yabancısı olmayacaklardır. Gitmeyen okuyucularım, kesinlikle gitmenizi öneriyorum.

Sevgiler...

Haluk Levent / İskenderun Konseri (Metin Cocktail)


 Dün gece (2 Mart), İskenderun Metin Cocktail'de Haluk Levent sahne aldı. Şarkılarını çok çok dinlemediğim fakat bir çoğunu da ezbere bildiğim bir şarkıcıdır kendisi. Gitme sebebim birazcık kafa dağıtmak iken, adam kendisini sevdirip, hayran bıraktı.


Oldukça samimi ve sıcak kanlı. Sahnede durmak yerine masaları dolaşıp, bizlerle beraber şarkılarını söyledi. Bir yandan isteyen herkesle de fotoğraf çekildi.


Şarkı aralarında -varsa- şarkının hikayesini, geçmişini anlattı. Çoğu zaman konser konserlikten çıktı ve stand up show'una bile döndü diyebilirim. Harika, eğlenceli ve komik birisi. Samimiyetini her dakika hissedebiliyorsunuz. Alttaki fotoğraftan da belli olduğu gibi bizim masaya geldiğinde şişeyi alıp ''İçebilir miyim?'' bile dedi. O derece ''bizlerden biri'' olduğunu gösterme çabası içerisinde. Afiyet olsun diyemedik o an gürültüden, şimdi diyelim bari.


Eski şarkıların çoğunlukta söylendiği bir geceydi. Yeni albümünden, yeni bir şarkı söylemeyi istediğini fakat albüm henüz çıkmadığından onun yerine albümde, yorumladığı bir şarkıyı seslendirdi. O şarkı da Düş Sokağı Sakinleri'nden bayılarak dinlediğimiz ''Kan Revan İçindeyim'' adlı parça. Bu şarkı da gecede en çok beğendiğim parça oldu.


Konser dışında çalan müziklerle de çok eğlenceli dakikalar yaşandı. DJ her ne kadar berbat olsa ve şarkıların hepsinin içine ''affedersiniz'' etmiş olsa da biz eğlencemizi kesmeden hoplayıp zıpladık.


Bu fotoğrafı çekildiğimde kendimde değilmişim. Baksanıza gözler bir yana kaymış, eller havada. Zaten var ya en kötü huyum da bu. İki yudum bir şey alsam Allah! Kimse tutamıyor beni. Ama insanın her şeyi unutarak ve kafasına takmadan dans edip, eğlenebilmesi, en önemlisi de bunların eşliğinde gülümsemesini hiç yüzünden düşürmemesi paha biçilemez bir duygu.

Böyle de; hem konser yorumu hem sohbet hem de edebiyatımsı bir yazı yazarak burada da noktamı koyarım.

TAVSİYE: ''Haluk Levent konseri var!''diye bir ses duyarsanız, mutlaka o sese kulak verin ve o konsere gidin. Gidenler zaten bu yazdıklarımın yabancısı olmayacaklardır. Gitmeyen okuyucularım, kesinlikle gitmenizi öneriyorum.

Sevgiler...

Bir Pazar gününden hepinize merhaba aşklarım.

Bu aralar inanılmaz kötüyüm. Aşk hayatım fena şekilde yerle bir olmuş vaziyette. Hayatımda kendimden daha şanssız birisini cidden tanımıyorum ve sanırım öyle biri hala yaratılmadı. 

Aşk acısı çekip, depresyon stayla takıldığım şu dönemlerde kafamı birazcık olsun dağıtmak, bir kaç saatlik kafamı boşaltmak ve en önemlisi de o birkaç saat içerisinde ''O''nu kafamdan çıkarmak için pıt pıt pıt hazırlandım bir güzel. Bizim burada Barlar Sokağı diye bir yer yapıldı, böyle bir ara sokağa bir sürü bar falan açtılar. Çok da şirin bir yer oldu. Neyse...

Ben, babam, halam ve abim yola çıktık. Benim aklımda hala o gerizekalı var tabii. Böyle ölü gibi yürüyorum yolda, koluma halam girmiş tık tık gidiyoruz. Barların olduğu yere geldik ve sokağa giriş yapmak için ilerideki araya doğru yürüdük. Tam köşeyi dönüyordum ki Allah bismillah! 

Ben şu boktan depresyonumdan çıkmak için teee buralara kadar geliyorum. İğne atsan yere düşmez bir kalabalık var ve o kadar insan arasında ben, köşeyi dönerken bildiğin ''O''nunla çarpıştım. Neye uğradığımı şaşırdım ve o da yüzüme bakmadan kaçar gibi uzaklaştı oradan. Ben de böööyle arkasından baktım ve bir kere de arkasını dönüp bana baksın diye, bilmediğim duaları bile içimden ettim ama tabii dönmedi. 

Arkasından bakarken, halam da kolumdan çekiştirdi ''Hadi eve gidiyoruz, hiçbir barda boş yer yokmuş.'' dedi. Allaaah, ben daha da sinirlendim tabii. Depresyondan çıkayım derken başka bir depresyona giriş yaptım. Şu an iki depresyonu bir arada yaşıyorum!

Allah'ım, o kadar insan arasından sen beni niye onunla çarpıştırıyorsun, bu bir. Madem çarpıştırıyorsun şunu bana aşık et yani rica ediyorum, bu iki. Madem aşık etmeyeceksin, üzerine de çarpıştıracaksın bari şu barlardan bir tanesinde boş yer bıraksaydın ne olurdu? Beni niye bu kadar şanssız bir kulun yaptın, ben sana naptım ki yani? 

(ve yazar burada ağlamaya başlar!)

Not: Olay ve şahıslar tamamiyle gerçektir, hiçbir yerden alıntı yapılmamıştır. (Ne yazık ki!)

Allah'ım Ben Sana Naptım?

Bir Pazar gününden hepinize merhaba aşklarım.

Bu aralar inanılmaz kötüyüm. Aşk hayatım fena şekilde yerle bir olmuş vaziyette. Hayatımda kendimden daha şanssız birisini cidden tanımıyorum ve sanırım öyle biri hala yaratılmadı. 

Aşk acısı çekip, depresyon stayla takıldığım şu dönemlerde kafamı birazcık olsun dağıtmak, bir kaç saatlik kafamı boşaltmak ve en önemlisi de o birkaç saat içerisinde ''O''nu kafamdan çıkarmak için pıt pıt pıt hazırlandım bir güzel. Bizim burada Barlar Sokağı diye bir yer yapıldı, böyle bir ara sokağa bir sürü bar falan açtılar. Çok da şirin bir yer oldu. Neyse...

Ben, babam, halam ve abim yola çıktık. Benim aklımda hala o gerizekalı var tabii. Böyle ölü gibi yürüyorum yolda, koluma halam girmiş tık tık gidiyoruz. Barların olduğu yere geldik ve sokağa giriş yapmak için ilerideki araya doğru yürüdük. Tam köşeyi dönüyordum ki Allah bismillah! 

Ben şu boktan depresyonumdan çıkmak için teee buralara kadar geliyorum. İğne atsan yere düşmez bir kalabalık var ve o kadar insan arasında ben, köşeyi dönerken bildiğin ''O''nunla çarpıştım. Neye uğradığımı şaşırdım ve o da yüzüme bakmadan kaçar gibi uzaklaştı oradan. Ben de böööyle arkasından baktım ve bir kere de arkasını dönüp bana baksın diye, bilmediğim duaları bile içimden ettim ama tabii dönmedi. 

Arkasından bakarken, halam da kolumdan çekiştirdi ''Hadi eve gidiyoruz, hiçbir barda boş yer yokmuş.'' dedi. Allaaah, ben daha da sinirlendim tabii. Depresyondan çıkayım derken başka bir depresyona giriş yaptım. Şu an iki depresyonu bir arada yaşıyorum!

Allah'ım, o kadar insan arasından sen beni niye onunla çarpıştırıyorsun, bu bir. Madem çarpıştırıyorsun şunu bana aşık et yani rica ediyorum, bu iki. Madem aşık etmeyeceksin, üzerine de çarpıştıracaksın bari şu barlardan bir tanesinde boş yer bıraksaydın ne olurdu? Beni niye bu kadar şanssız bir kulun yaptın, ben sana naptım ki yani? 

(ve yazar burada ağlamaya başlar!)

Not: Olay ve şahıslar tamamiyle gerçektir, hiçbir yerden alıntı yapılmamıştır. (Ne yazık ki!)

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.