background img

The New Stuff

Hayal Edilen Gerçek


''Hadi çocuklar, hazır mısınız?'' diye seslendim, uzun ve geniş koridora doğru. Elimde, arabamın anahtarları ve çocuklarımı okula götürmek için kapının eşiğinde duruyordum. Bir süre sonra aynı anda odalarından çıktılar ve sırtlarında çantalarıyla: ''Hazırız anne!'' diye bağırdılar aynı anda. Yanımdan geçerlerken yanağıma birer öpücük kondurup, gülüşerek arabanın içine atladılar. O kadar uzun süre beklediğimi tamamen unutmuş ve oldukça mutlu , güler yüzlü bir şekilde arabama doğru ilerledim ve yola çıkmak üzere koltuğuma oturdum. 

Arabayı çalıştırmadan önce, hep yapmak istediğim ve yıllar önce de hayalini kurduğum o şeyi yapmak üzere arkama dönüp: ''Sizi bugün okula sahil yolundan götüreyim çocuklar ne dersiniz? İlerideki marketten de birer dondurma alır yeriz ha?'' demiştim, beni hayata bağlayan o iki çift renkli gözlere bakarak. 

''Anne sen bir tanesin!'' demişlerdi yine aynı anda. Aralarında 2 yaş olmasına rağmen ikiz gibilerdi. Arabayı çalıştırmadan önce hemen radyoyu açtım ve direk son sese verdim. İnanılır gibi değildi. Çıkan şarkının verdiği şaşkınlıkla arkamı dönüp çocuklarıma baktım. Çalan şarkının, babalarıyla yıllar öncesinde ve şimdi bile şarkımız olduğunu biliyorlardı. Bir neşe, bir mutluluk, bağıra çağıra şarkıya eşlik ediyorduk. İçimden, keşke bugün toplantısı olmasaydı da kocam da yanımızda olsaydı diyordum. 


Çocuklarıma söz verdiğim gibi biraz ilerideki markette durup birer dondurma aldım ve sahil yolunda okula doğru hızla ilerledim. Okula vardığımızda arabadan indik ve çocuklarımın önünde, boylarına inebilmek için çömeldim. ''Buradan babanızın yanına gideceğim, söylemek istediğiniz bir şey var mı?'' dedim çocuklarımın parlayan gözlerine bakarak. ''Onu çok sevdiğimizi ve keşke bugün o da olsaydı dediğimizi söyle anne.'' dedi kızım ve ''Evet anne, öyle söyle.'' demişti oğlum. Çocuklarımı öptükten hemen sonra, dediğim gibi kocamın ofisine gittim. Kapıyı çaldım ve ''Geeel!'' sesiyle beraber yavaşça kapıyı araladım. ''Girebilir miyim acaba?'' dedim gülümseyerek. ''Gelebilirsin tabii ki de aşkım benim.'' dedi, güçlü ve erkeksi bir ses. Hızlıca kapadım kapıyı ardımdan ve kocamın boynuna doladım hemen ellerimi. ''Nasılsın kocacım, toplantı nasıl geçti?''

''İyiydi bir tanem, ben de iyiyim. Siz neler yaptınız bakalım?''
''Arabada son ses müzik dinledik önce. İnanmayacaksın ama açar açmaz bizim şarkımız çaldı ve bağıra çağıra söyledik hep beraber. Daha sonra dondurma yedik. Okula bıraktığımda da ''Keşke babamızda yanımızda olsaydı'' dediler. Seni çok sevdiklerini de söylediler ama ben seni onlardan daha çok seviyorum koca bebeğim.'' dedim ve sesli bir şekilde güldüm. 

''Keşke sizinle olabilseydim bugün karıcığım ama bunu çok fazla üzüntü haline getirmeyeceğim çünkü daha bundan güzel o kadar çok şey yaşayacağız ki... Dördümüz beraber dünyanın en mutlu ailesi olacağız. Daha çoğu şeyin başındayız. Hayalini kurduğumuz gibi. Her şey sana söz verdiğim gibi olacak hayatım. Her şey çok güzel olacak.''

O böyle konuştuğu zamanlarda benim gözlerim doluyordu. Aradan 15 yıl geçmesine rağmen hala çok aşıktım ben bu adama. Her geçen gün de artıyordu hala; sevgim, aşkım, güvenim ve inancım.  Dudaklarımı usulca kocamın dudaklarına götürürken, gözlerimi de tatlı bir gülümseme eşliğinde yumdum. Dudaklarının sıcaklığını dudaklarımda hissederken, aynı zamanda beni, güven duyduğum kollarının arasına almıştı. 

Bu an hiç bitmesin istiyordum!


0 yorum:

Yorum Gönder

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.