Çoğu insan aşık olduğunu sanır; sevdiğini, çok bağlandığını ve aşkın hep süreceğini. Kimisi yanılmıştır, bitmiştir çabucak her şey, tek bir hareketle, tek bir çırpıda. Kimisi de sürmüştür, sürüyordur ve sürmeye devam edecektir.
‘Aşk diye bir şey yok’ diyen birinin aşık olabileceğini düşünmek veya birine karşı şiddetli duygular besleyeceğini düşünmek biraz komik olur sanırım. Ha, eğer ki şiddetli bir duygu hissederim diyen varsa, bu sözü söylemiş de olsa, hissettiği tek duygu nefrettir. Tabii ki o insan hiçbir zaman aşık olamaz da diyemeyiz, sadece bir ihtimal. Sevmek, sevilmek, aşık olmak ve hatta sevdiğini veya aşık olduğunu sanmak da insanların doğasına özgü bir şey ve küçücük çocuklar bile bunu yaşamışlardır. Derler ya hani kocaman oldukları zamanlarda: ”İlk aşkım.” diye. Bazıları da bulamaz aradığını ‘ilk aşklarında’ ve aramaya başlarlar deli gibi. Sanki oyuncaklarını kaybetmişler de onu arıyorlar. Sevgili çocuklar, oyuncağınız; masanın altından, dolabın içinden, koltuk aralarından veya yatağınızın altından çıkabilir ama bu baktığınız yerlerde aşkı bulamazsınız.
Aslında, ‘küçücük çocuk’ dediklerimiz bile koca koca adamlardan daha ‘adam’ gibi sevebiliyorlar. Onların üç beş kişiyle çıkma veya ondan ayrıldım hemen buna gidiyim gibi bir seçenekleri de yok ama en azından sevgilerine ve sevdiklerine sadık olabiliyorlar. Şekerini, çikolatasını hatta kalemini bile paylaşarak başlamıştır çoğu aşk. Birbirlerine gülümseyerek, yanakları kızararak aşık olmuştur çoğu çocuk. Annesinden gizlice, bahçeden kopardığı çiçeği sevgilisine götürmek için kırk takla atmıştır belki bir çok çocuk. Amacına da ulaşmıştır, sonucunda yine gülümsemiştir.
Bitebilir, kopabiliriz diye düşünmeden yapmışsınızdır bunları. Her aşk bir gün bitebilir ama eğer aşkınız gerçekse ve hiç bitmeyecekse, o aşk sizi tekrar bulacaktır. Tekrar gülümseyeceksiniz. Onsuz geçen her anınızı, o olmadan ağlayarak geçirdiğiniz tüm zamanları; onunla el ele, göz göze ve her şeye inat gülümseyerek toparlayacaksınız.
Aşık olduğunuzu sanmışsınızdır çoğunuz daha önce, benim gibi. Ben de öncelerde aşık olduğumu, sevdiğimi ve sevildiğimi hissetmiştim. Yanılmışım. Önceler de çok hata yapmışım. Üzüldüğüm, ağladığım dakikaların; şimdi acısını beni mutlu eden ‘tek’ bir kişiyle çıkarıyorum. Bu sefer yanıldığımı düşünmüyorum, bu sefer aşık olduğuma gerçekten inanıyorum, inandırıyor çünkü. Onu bulmadan önce, ona aşık olmadan önce, aşık olduğumu ‘sandığım’ insanlara olan aşk gerçekten sadece ‘sanmak’tan ibaretmiş. O hissettiklerimin ne aşk ne de sevgi olmadığını ben şimdiki aşkımla, şimdiki mutluluğumla, şimdiki her şeye inat gülümsememle anlıyorum.
Aşk galiba, bana mutluluğu yaşatan o kişinin adı.
0 yorum:
Yorum Gönder