background img

The New Stuff

d&r etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
d&r etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitabımı yazmaya başlayıp, bitirdiğim seneden (2013) sonra defalarca baştan sona okudum, düzenledim, hatalarımı gördüm ve değiştirdim. Tabii ki kitabı 17 yaşında yazmış olduğum için okuyan herkes çokça hata, yanlış bulabilir. Peki ben şimdi, kendi kitabımı neden ve nasıl eleştireceğim?

Yazının devamı için buraya tık...

Kendi Kitabıma Eleştiri (İkinci Kadının Hikâyesi)

Kitabımı yazmaya başlayıp, bitirdiğim seneden (2013) sonra defalarca baştan sona okudum, düzenledim, hatalarımı gördüm ve değiştirdim. Tabii ki kitabı 17 yaşında yazmış olduğum için okuyan herkes çokça hata, yanlış bulabilir. Peki ben şimdi, kendi kitabımı neden ve nasıl eleştireceğim?

Yazının devamı için buraya tık...


Merhaba arkadaşlar!

Uzun uzun zamanlar geçti, evet. Hayatımda benim için çok ama çok önemli gelişmeler ve adımlar oldu. Burada da uzun uzun yazıp herkesi sıkmak istemem. O zaman hadi bakalım, sizi hızlıca BURAYA alalım!


İkinci Kadının Hikâyesi


Merhaba arkadaşlar!

Uzun uzun zamanlar geçti, evet. Hayatımda benim için çok ama çok önemli gelişmeler ve adımlar oldu. Burada da uzun uzun yazıp herkesi sıkmak istemem. O zaman hadi bakalım, sizi hızlıca BURAYA alalım!



Yeni kitap yeni yorum...

D&R'da yaza özel indirim olduğunu duyar duymaz oraya gittim. Biliyorsunuz ki, her kitabın orjinalini maalesef edinemiyoruz, fiyatları fazla uçuk olabiliyor. Elimde oldukça orjinalini almaya özen gösteriyorum. Fakat bir de indirime girdiği zaman bir tane yerine birkaç tane orjinal kitaba sahip olabiliyorsunuz.

D&R bunu sıkça gerçekleştiriyor ve biz kitapseverlere bu güzel imkanı sağlıyor.

Ben de o standlardan birinde gördüm ''Temizlikçi''yi. Daha önce Paul Cleave'in Temizlikçi romanını okuduğum için bunu da merak ettim ve kitabı incelemeye aldım. İlgi çekici bir konusu vardı, bir tane kalmıştı ve hemen alayım dedim.

Kitap ilk başlarda beni sarmadı. Yazarın çok düz bir anlatımı var. Okuru içine anında çeken bir kalem değil. Bu aslında çevirmenin de hatası olabilir o yüzden bu tür yabancı kitapları okurken direkt olarak yazarı hedef almayı doğru bulmuyorum.

Direkt içine almasa da bazı bölümler, katilin gözünden yazılmış olduğu için tüylerinizi ürpertebiliyor.

Katilimiz bir obsesif. Kitabın adından da anlaşılıyor olduğu gibi bir temizlik hastası. Kurbanlarını gözlemliyor, onlar olmadığı zaman evlerine giriyor ve her yeri pırıl pırıl yapıyor. Kurbanlarını, eve geldiğinde kendi özel yöntemleriyle öldürüyor ve kanlı cesedin arkasında mis kokulu bir ortam bırakıyor geriye.

Şiddetle tavsiye edilecek bir roman değil fakat ilgi çekici bir konusu var ve özellikle katilin gözünden yazılan bölümler oldukça can alıcı olduğu için okumanızı tavsiye ederim.

Temizlikçi - Franz-Olivier Giesbert

Yeni kitap yeni yorum...

D&R'da yaza özel indirim olduğunu duyar duymaz oraya gittim. Biliyorsunuz ki, her kitabın orjinalini maalesef edinemiyoruz, fiyatları fazla uçuk olabiliyor. Elimde oldukça orjinalini almaya özen gösteriyorum. Fakat bir de indirime girdiği zaman bir tane yerine birkaç tane orjinal kitaba sahip olabiliyorsunuz.

D&R bunu sıkça gerçekleştiriyor ve biz kitapseverlere bu güzel imkanı sağlıyor.

Ben de o standlardan birinde gördüm ''Temizlikçi''yi. Daha önce Paul Cleave'in Temizlikçi romanını okuduğum için bunu da merak ettim ve kitabı incelemeye aldım. İlgi çekici bir konusu vardı, bir tane kalmıştı ve hemen alayım dedim.

Kitap ilk başlarda beni sarmadı. Yazarın çok düz bir anlatımı var. Okuru içine anında çeken bir kalem değil. Bu aslında çevirmenin de hatası olabilir o yüzden bu tür yabancı kitapları okurken direkt olarak yazarı hedef almayı doğru bulmuyorum.

Direkt içine almasa da bazı bölümler, katilin gözünden yazılmış olduğu için tüylerinizi ürpertebiliyor.

Katilimiz bir obsesif. Kitabın adından da anlaşılıyor olduğu gibi bir temizlik hastası. Kurbanlarını gözlemliyor, onlar olmadığı zaman evlerine giriyor ve her yeri pırıl pırıl yapıyor. Kurbanlarını, eve geldiğinde kendi özel yöntemleriyle öldürüyor ve kanlı cesedin arkasında mis kokulu bir ortam bırakıyor geriye.

Şiddetle tavsiye edilecek bir roman değil fakat ilgi çekici bir konusu var ve özellikle katilin gözünden yazılan bölümler oldukça can alıcı olduğu için okumanızı tavsiye ederim.


Merhaba arkadaşlar.

Ara sıra, zar zor bilgisayara girdiğim ve ne bloguma ne de başka herhangi bir şeye zaman ayırabildiğim şu sınav döneminde, harika bir çekilişe denk geldim ve hiç düşünmeden katılmak istedim.

Kitap Kurdu, biz kitap kurdu okurlar için harika bir çekiliş düzenliyor. Kazanan şanslı arkadaşımız D&R'dan tam 50 TL'lik bir hediye çeki kazanmış olacak.

Ne duruyorsunuz, bence hemen katılın!

Katılım linki: tık tık!

Kitap Kurdu'ndan D&R Çekilişi


Merhaba arkadaşlar.

Ara sıra, zar zor bilgisayara girdiğim ve ne bloguma ne de başka herhangi bir şeye zaman ayırabildiğim şu sınav döneminde, harika bir çekilişe denk geldim ve hiç düşünmeden katılmak istedim.

Kitap Kurdu, biz kitap kurdu okurlar için harika bir çekiliş düzenliyor. Kazanan şanslı arkadaşımız D&R'dan tam 50 TL'lik bir hediye çeki kazanmış olacak.

Ne duruyorsunuz, bence hemen katılın!

Katılım linki: tık tık!


''Yine'' bir arkadaşımdan hediye olarak almış olduğum bir kitap. Daha önce Cem Mumcu'nun herhangi bir kitabını okumamıştım,
bu ilk oldu.

Hayat Kırıklığı adlı bu kitapta Cem Mumcu'nun daha önce yazarlık hayatı boyunca yazmış olduğu gazetelerdeki, dergilerdeki
yazılarının bir derlemesi yapılmış. Yani kitap belli bir konu üzerinde yazılmamış. Daha önce yazılanlar toparlanmış ve kitap haline getirilmiş.

Bu vesileyle Cem Mumcu'nun ne kadar çeşitli ve çok sayıda gazete ve dergilerde çalışmış olduğunu da görüyoruz. Bunun yanı sıra, daha çok
birden fazla yazım diline sahip olduğunu görüyoruz.

Anı, deneme, didaktik metinlerle karşılaşıyoruz. Hepsi de birbirinden başarılı ve güçlü bir kalemin vurguları.

Kitapta üzerinde duracağım tek bir konu var. Onun dışında eleştirilecek hiçbir nokta yok.

Eleştireceğim kısım aslında Cem Mumcu'ya değil, Mazhar Osman'a ait.

Mazhar Osman'ın, 1935 tarihinde ''Akıl Hastalıkları'' adlı kitabından alıntılar var. Bu kitabın alıntı yapılan yerleri cinsellikle ilgili olanlar.
Haliyle Mazhar Osman'ın kitabında eşcinsellerden de bahsedilmiş. O zamanın zihniyeti ile, objektif bir biçimde yaklaştım olaya.
Bu sebeple Mazhar Osman'ın eşcinseller hakkında yazmış olduğu sert sözleri (puştlar, soysuzlar, yalancılar, serseriler, sebatsızlar, korkaklar, hayasızlar vs.)
dikkate almadım. Fakat bir yere kadar. ''Eşcinsellik'' başlığı altında yazdığı bu sözlerden sonra ''Lezbiyenler'' başlığı altında da bir yazı yazmış. (Sanki lezbiyenlik eşcinsellikten çok farklı bir durummuş gibi.)

Bu başlık altında yazdığı yazıda da gariptir ki ''Eşcinseller'' başlığı altında erkek eşcinsellere ettiği hakaretlerden eser yok. Daha çok lezbiyenliğin tanımını yapmış. Gayet normal bir şekilde bunu anlatıp paragraf sonuna da ''Ahlak açısından temiz kalırlar...'' yazmış.
Anlamadığım nokta şu: Eşcinsel erkekler ile eşcinsel kadınlar arasındaki fark nedir? Erkekler soysuz, hayasız ama kadınlar sevici, ahlak açısından temiz mi oluyor?

Ne kadar o zamanın zihniyetine göre oldukça objektif yaklaşsam da yazılanlara, ortadaki çelişki kaçınılmaz derecede ortada.

Cem  Mumcu da bu durumdan hoşnut değil tabii ki. Bunu paylaşmasının sebebi de tam olarak bu. Hatta bir bölümünde de ''Eşcinsellik önceden bir hastalık olarak görülüyordu. Neyse ki artık öyle değil. İyi ki de değil.'' demiş.
Bu yorumuyla da beni kazandı.

Kitabı tavsiye eder, okumanızı da isterim açıkçası. Dediğim gibi Cem Mumcu kalemi güçlü yazarlarımızdan. Okunmaya değer olduğunu düşünüyorum.

Hayat Kırıklığı - Cem Mumcu


''Yine'' bir arkadaşımdan hediye olarak almış olduğum bir kitap. Daha önce Cem Mumcu'nun herhangi bir kitabını okumamıştım,
bu ilk oldu.

Hayat Kırıklığı adlı bu kitapta Cem Mumcu'nun daha önce yazarlık hayatı boyunca yazmış olduğu gazetelerdeki, dergilerdeki
yazılarının bir derlemesi yapılmış. Yani kitap belli bir konu üzerinde yazılmamış. Daha önce yazılanlar toparlanmış ve kitap haline getirilmiş.

Bu vesileyle Cem Mumcu'nun ne kadar çeşitli ve çok sayıda gazete ve dergilerde çalışmış olduğunu da görüyoruz. Bunun yanı sıra, daha çok
birden fazla yazım diline sahip olduğunu görüyoruz.

Anı, deneme, didaktik metinlerle karşılaşıyoruz. Hepsi de birbirinden başarılı ve güçlü bir kalemin vurguları.

Kitapta üzerinde duracağım tek bir konu var. Onun dışında eleştirilecek hiçbir nokta yok.

Eleştireceğim kısım aslında Cem Mumcu'ya değil, Mazhar Osman'a ait.

Mazhar Osman'ın, 1935 tarihinde ''Akıl Hastalıkları'' adlı kitabından alıntılar var. Bu kitabın alıntı yapılan yerleri cinsellikle ilgili olanlar.
Haliyle Mazhar Osman'ın kitabında eşcinsellerden de bahsedilmiş. O zamanın zihniyeti ile, objektif bir biçimde yaklaştım olaya.
Bu sebeple Mazhar Osman'ın eşcinseller hakkında yazmış olduğu sert sözleri (puştlar, soysuzlar, yalancılar, serseriler, sebatsızlar, korkaklar, hayasızlar vs.)
dikkate almadım. Fakat bir yere kadar. ''Eşcinsellik'' başlığı altında yazdığı bu sözlerden sonra ''Lezbiyenler'' başlığı altında da bir yazı yazmış. (Sanki lezbiyenlik eşcinsellikten çok farklı bir durummuş gibi.)

Bu başlık altında yazdığı yazıda da gariptir ki ''Eşcinseller'' başlığı altında erkek eşcinsellere ettiği hakaretlerden eser yok. Daha çok lezbiyenliğin tanımını yapmış. Gayet normal bir şekilde bunu anlatıp paragraf sonuna da ''Ahlak açısından temiz kalırlar...'' yazmış.
Anlamadığım nokta şu: Eşcinsel erkekler ile eşcinsel kadınlar arasındaki fark nedir? Erkekler soysuz, hayasız ama kadınlar sevici, ahlak açısından temiz mi oluyor?

Ne kadar o zamanın zihniyetine göre oldukça objektif yaklaşsam da yazılanlara, ortadaki çelişki kaçınılmaz derecede ortada.

Cem  Mumcu da bu durumdan hoşnut değil tabii ki. Bunu paylaşmasının sebebi de tam olarak bu. Hatta bir bölümünde de ''Eşcinsellik önceden bir hastalık olarak görülüyordu. Neyse ki artık öyle değil. İyi ki de değil.'' demiş.
Bu yorumuyla da beni kazandı.

Kitabı tavsiye eder, okumanızı da isterim açıkçası. Dediğim gibi Cem Mumcu kalemi güçlü yazarlarımızdan. Okunmaya değer olduğunu düşünüyorum.

İndirim Kodlarım - Ödüllü Çekiliş

İndirim Kodlarım takipçilerine özel, ücretsiz indirim çekleri, kupon kodları ve hediye çekleri dağıtmaya devam ediyor! İsteyen her blogerin katılabileceği bu çekilişin sonunda 1.ye 200 TL, 2.ye 100 TL, 3.ye ise 50 TL D&R Hediye Çeki verilecektir. Çekiliş sayfasına girmek için TIKLAYIN 

İNDİRİM KODLARIM - ÇEKİLİŞ

İndirim Kodlarım - Ödüllü Çekiliş

İndirim Kodlarım takipçilerine özel, ücretsiz indirim çekleri, kupon kodları ve hediye çekleri dağıtmaya devam ediyor! İsteyen her blogerin katılabileceği bu çekilişin sonunda 1.ye 200 TL, 2.ye 100 TL, 3.ye ise 50 TL D&R Hediye Çeki verilecektir. Çekiliş sayfasına girmek için TIKLAYIN 


18 Mayıs Cumartesi günü Facebook'da dolanırken birden bire karşıma Oben Budak'ın resmi çıktı ve altında saat 14:00'da İskenderun Primemall AVM'de imza gününe geleceği yazıyordu. O gün evden çıkmam neredeyse imkansız sayılırdı ve ne yapacağım ne edeceğim derken kardeşimi de tuttum kolundan koştur koştur gittik. 

Oben Budak'ı tanıyıp biliyordum fakat ilk kitabı olan Falan Filan'ı da okumadım. Bu tür kitaplarda zaten artık bildiğiniz gibi bir karmaşıklık yapıyorum, dizüstü edebiyatta da olduğu gibi. O yüzden Hayvan'ı almayı tercih ettim öncelikle ve aldım. Hemen ardından da imzamı da kaptım. Falan Filan'ı da kesinlikle alacağım.


Kitabın yorumunu yapmadan önce Oben Budak'ın çok sempatik bir insan olduğunu söylemek istiyorum. Beni görür görmez ''Hoş geldin, nasılsın?'' diye sordu ve fazlasıyla güler yüzle karşıladı beni. Birden o kadar sıcak geldi ki sanki 20 yıldır tanıyormuşum gibi. Yıllar önce kaybolmuş ağabeyimi bulmuş gibi hissettim kendimi resmen. Neyse işte sonra da imzamı falan aldım, hoşçakallaştık. İyi ki de geldi valla, ne yaptım ettim gittim ya o anı unutamam.

Kitaba gelecek olursak, Cemal tam bir HAYVAN! Öncelikle bunu dile getirmek istedim. Abi bir insan bu kadar mı şeyinin derdinde olur ya. Bir gününü sevişmeden geçiremiyor. Fakat kitabı okurken de kafamda canlanan tip gerçekten fazlaca yakışıklı biri oldu, hakkını yemeyelim.

Kitaba güldüğüm gibi üzüldüğüm nokta ise Cemal'in ilk aşkı ile yaşadığı o korkunç gün. O günden sonra Cemal kimseye aşık olmayacağını düşünüyordu fakat karşısına Bige çıkıyor ve olanlar oluyor.

Oben Budak harika bir kitap yazmış. Hayvan'ın gerçek tanımını merak eden herkes alıp okumalı. ''Hayvan'' diye nitelendirdiğimiz insanı en iyi şekilde bizlere sunmuş.

Ayrıca söylemeden de edemeyeceğim. Kitaptaki karakterlerin isimleri çok özenle seçilmiş gibi geldi bana. Farklı olduğu kadar da güzel isimler. Mesela şimdiye kadar Bige diye bir isim hayatımda duymadım yani. Şimdi kızım olsa adını Bige koyabilirim ama. Aman konu nereden nereye geldi.

Alıp okumayan Hayvan olsun diyorum ve hepinizi kocaman öpüyorum.

Hayvan - Oben Budak


18 Mayıs Cumartesi günü Facebook'da dolanırken birden bire karşıma Oben Budak'ın resmi çıktı ve altında saat 14:00'da İskenderun Primemall AVM'de imza gününe geleceği yazıyordu. O gün evden çıkmam neredeyse imkansız sayılırdı ve ne yapacağım ne edeceğim derken kardeşimi de tuttum kolundan koştur koştur gittik. 

Oben Budak'ı tanıyıp biliyordum fakat ilk kitabı olan Falan Filan'ı da okumadım. Bu tür kitaplarda zaten artık bildiğiniz gibi bir karmaşıklık yapıyorum, dizüstü edebiyatta da olduğu gibi. O yüzden Hayvan'ı almayı tercih ettim öncelikle ve aldım. Hemen ardından da imzamı da kaptım. Falan Filan'ı da kesinlikle alacağım.


Kitabın yorumunu yapmadan önce Oben Budak'ın çok sempatik bir insan olduğunu söylemek istiyorum. Beni görür görmez ''Hoş geldin, nasılsın?'' diye sordu ve fazlasıyla güler yüzle karşıladı beni. Birden o kadar sıcak geldi ki sanki 20 yıldır tanıyormuşum gibi. Yıllar önce kaybolmuş ağabeyimi bulmuş gibi hissettim kendimi resmen. Neyse işte sonra da imzamı falan aldım, hoşçakallaştık. İyi ki de geldi valla, ne yaptım ettim gittim ya o anı unutamam.

Kitaba gelecek olursak, Cemal tam bir HAYVAN! Öncelikle bunu dile getirmek istedim. Abi bir insan bu kadar mı şeyinin derdinde olur ya. Bir gününü sevişmeden geçiremiyor. Fakat kitabı okurken de kafamda canlanan tip gerçekten fazlaca yakışıklı biri oldu, hakkını yemeyelim.

Kitaba güldüğüm gibi üzüldüğüm nokta ise Cemal'in ilk aşkı ile yaşadığı o korkunç gün. O günden sonra Cemal kimseye aşık olmayacağını düşünüyordu fakat karşısına Bige çıkıyor ve olanlar oluyor.

Oben Budak harika bir kitap yazmış. Hayvan'ın gerçek tanımını merak eden herkes alıp okumalı. ''Hayvan'' diye nitelendirdiğimiz insanı en iyi şekilde bizlere sunmuş.

Ayrıca söylemeden de edemeyeceğim. Kitaptaki karakterlerin isimleri çok özenle seçilmiş gibi geldi bana. Farklı olduğu kadar da güzel isimler. Mesela şimdiye kadar Bige diye bir isim hayatımda duymadım yani. Şimdi kızım olsa adını Bige koyabilirim ama. Aman konu nereden nereye geldi.

Alıp okumayan Hayvan olsun diyorum ve hepinizi kocaman öpüyorum.

Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.