Yeni yıl sonrasında yeni ve daha farklı şeyler yapmak istedim; hem kendi hem blogum hem de siz takipçilerim için. Çeşitli bloggerlarla röportaj yapma fikri geldi aklıma ve güzel olacağını düşündüm. İlki gerçekten çok zevkli geçti. Bunu tabii ki moda bloggerı olan Ali Rıza Tunçer'e de borçluyum.
İlk tercihimi ondan yana kullandım, çünkü gerçekten her açıdan samimi ve sıcak kanlı olduğunu düşünüyorum; bunu blogundaki postlardan da rahatlıkla anlayabileceksinizdir. Daha fazla sıkmadan hemen röportaja geçmek istiyorum. Ondan önce bakalım Ali Rıza Tunçer kendini bizlere nasıl tanıtıyor:
Konuşan Kalem: Moda blogu açmaya nasıl karar verdin?
- Uzun zamandır sosyal medyayla fazla iç içeyim. Bu meslek seçimime dahi yansıdı. Tumblrda bir blogum vardı zaten ama tam anlamıyla bir blog değildi. Daha çok ıvır zıvır doluydu. Ben de bir konuda profesyonelce bir blog oluşturmak istiyordum. Daha önce çeşitli sitelerde müzik eleştirileri yazdım ama bu beni tatmin etmedi. İnsanlar da sürekli giyim zevkimi ve stilimi çok beğendiklerini söylüyorlardı. Ben de bunu baz alarak bir moda blogu açtım.
K.K.: Yazdıklarını ve yazacaklarını neye göre belirliyorsun?
- Gözlemlerime ve trendlere göre yazılar hazırlıyorum, bazen de kafama göre. Ama tercihimi çoğunlukla kendi beğenilerimi paylaşmaktan yana kullanıyorum.
K.K.: Modayla tamamen mi ilgilisin yoksa sadece bir hobi mi?
- Moda başta sadece bir hobiydi. Ama gün geçtikçe benliğimi ele geçiriyor sanırım. Yaşam tarzım oldu diyebilirim.
K.K.: Türk modası hakkında düşüncelerin neler? Yerli yabancı beğendiğin modacılar kimler?
- Türk modasının aslına bakılırsa çok arada kaldığını düşünüyorum. Elimizde çok büyük bir elmas var. Biz, doğu ve batıyı bir potada eritebilmiş toplumuz. Bence bu ayrıcalığı modaya da yansıtabiliriz. Çoğu modacımızın ya çok doğulu ya da çok batılı olmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Uçları yansıtmak istiyorlar. Bana kalırsa ne kadar başarılılar takdire şayan. Türklerden öyle çok beğendiğim bir modacı yok ama yabancılardan Donna Karan, Marc Jacobs ve Michael Kors'u tek geçerim.
K.K.: Giyimini, stilini neye göre belirliyorsun? Örnek aldığın herhangi bir isim var mı?
- Hep şunu söylerim. Herkesin bir tarzı vardır ama stil sahibi olmak farklı bir iştir. Bu ikisi çok karıştırılıyor. Ben 4 senelik bir süreçten geçtim. Hipster oldum, Punk oldum, Rocker oldum vs. Ama şu anki giyimimi ''neotrend'' olarak tanımlıyorum. Yani trendleri kendime uygulamayı seviyorum. Olabildiğince trendleri yakalıyorum ama elbette kendi benliğime kendi yaşadığım topluma uyarlayarak. Giyimde; Zac Efron ve Justin Timberlake'in tarzını çok beğeniyorum. Türklerden Murat Boz'u severdim ama son zamanlarda biraz yalpaladığını düşünüyorum. Can Direkli, Oben Budak bu konuda sevdiğim isimler.
K.K.: Giyiminde en çok neyi/neleri tercih ediyorsun?
- Skinny jeanler favorim. Elbette çok skinny olmadığı takdirde. Erkeğe yakıştırmıyorum çok dar şeyleri. Zayıf olduğum için bende iyi durduğunu düşünüyorum. Düğmeli hırkalar da favorimdir, ince olması kaydıyla. Güneş gözlükleri, çantalar da favorimdir fakat çantalar, her zaman bavul tarzı olmalıdır. Ayakkabıda postal tarzı modeller kesinlikle tercihim. Aksesuarlara da önem veririm her zaman. Bu aralar özellikle kurukafa bileklikler favori seçimim. Gri, siyah, mavi ise asla vazgeçemeyeceğim renkler.
K.K.: Bu alanda bir hedefin var mı?
- Türkiye'de maalesef tam anlamıyla bu yönde bir okul olmadığından üniversitedeki eğitimimi bitirdikten sonra yurt dışında ''Fashion Journalism'' hakkında bir eğitim almayı düşünüyorum. Fakat bu ileri ki zamanlarda elbette istendiği taktirde güzel projelerde yer almak isterim. İleride Osmanlı'nın dağılışını anlatan bir dönem dizisinin styling ekibinde olmayı çok isterim örneğin.
K.K.: Seni takip edecek veya etmesi gerekenlere neler söylemek istersin?
- Dediğim gibi benim hedef kitlem erkekler. Ama arada kadınlar için de paylaşımlarım oluyor. Blogumun sloganı ''Moda hiçbir zaman bu kadar samimi olmamıştı.'' Çünkü ben modayı soğuk dergi sayfalarından çıkarmak istiyorum. ''Bu pantolon 800 lira'' kalıbından çok ''Bu pantolon 90 lira ama siktir edin sezon sonunda 45'e iniyor abi.'' kalıbına sokmak istiyorum. Sokağa dökmek istiyorum. Erkeğe, erkeğin anladığı dilden ulaşmak istiyorum.
K.K.: Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
- Türk erkekleri moda hakkında biraz çekimser ve genetik olarak şanslarını kullanmıyorlar. Eminim yakında onlar da bunun farkına varacak ve sokakları New York'a çevirecekler. Yavaş yavaş böyle bir dönüşüm var ne mutlu ki. Modayla ilgilenen erkek şöyledir böyledir ön yargısından sıyrılmalarını ve bize kulak vermelerini diliyorum.
K.K.: Bana, sorularıma ve moda severlere ayırdığın zaman için çok teşekkür ediyorum. Biliyorum ki moda bloggerı, özellikle de erkek moda bloggerı olmak çok fazla emek gerektiriyor. Emeklerinin karşılığını alman dileğiyle...
Ali Rıza Tunçer'in blogu: http://alirizatuncher.blogspot.com/
Ali Rıza Tunçer'den parçalar:
K.K.: Sürekli takip ettiğin bloggerlar var mı?
- Elbette. Moda yazarlarından çok moda bloggerlarını takip ediyorum. Daha samimi daha sokağa ait olduklarını düşünüyorum. Pinkfreud, Can Direkli, Zuhal Okçu, Ceren Sağ, Duygu Turgut, Kubilay Sakarya, Ozan Alçın devamlı takip ettiğim isimler.
K.K.: Moda bloggerı olmanın zorlukları var mı?
- Öncelikle bu iş için ciddi bir bütçe gerekiyor. Ucuza iyi giyinmek olayı belki doğru ama modaya uymak ucuz bir olay değil. Sonuçta her yeniliği takip etmek zorundasınız ve alışveriş yapabileceğiniz belli markalar var. Bunlar da özellikle yeni sezonda gayet yüksek fiyatlara sahip markalar. Ayrıca sürekli fotoğraf çekme veya çektirtme olayı var. Devamlı olarak gözlem yapmalısınız. En önemlisi eğer bir erkekseniz insanların ön yargılarını yıkmak durumunda kalıyorsunuz. Çok da kolay olmasa gerek ama sonucunda alınan zevk buna değer.
K.K.: Giyimime önem verdiğimden ben de senin blogunu sıklıkla takip ediyorum. Dikkatimi çeken şey, blogunda çok rahat ve samimi bir dil kullanıyorsun. Sence bunun sana artısı veya eksisi oluyor mu?
- Bu bence bir artı. Ben erkeklere sesleniyorum. Haliyle bizdeki o rahatlığı; gerek benzetmelerle gerek argo kelimelerle onlara veriyorum. İstediğim; her yazımda Aliyi değil, kankalarını görmeleri.
- Elbette. Moda yazarlarından çok moda bloggerlarını takip ediyorum. Daha samimi daha sokağa ait olduklarını düşünüyorum. Pinkfreud, Can Direkli, Zuhal Okçu, Ceren Sağ, Duygu Turgut, Kubilay Sakarya, Ozan Alçın devamlı takip ettiğim isimler.
K.K.: Moda bloggerı olmanın zorlukları var mı?
- Öncelikle bu iş için ciddi bir bütçe gerekiyor. Ucuza iyi giyinmek olayı belki doğru ama modaya uymak ucuz bir olay değil. Sonuçta her yeniliği takip etmek zorundasınız ve alışveriş yapabileceğiniz belli markalar var. Bunlar da özellikle yeni sezonda gayet yüksek fiyatlara sahip markalar. Ayrıca sürekli fotoğraf çekme veya çektirtme olayı var. Devamlı olarak gözlem yapmalısınız. En önemlisi eğer bir erkekseniz insanların ön yargılarını yıkmak durumunda kalıyorsunuz. Çok da kolay olmasa gerek ama sonucunda alınan zevk buna değer.
K.K.: Giyimime önem verdiğimden ben de senin blogunu sıklıkla takip ediyorum. Dikkatimi çeken şey, blogunda çok rahat ve samimi bir dil kullanıyorsun. Sence bunun sana artısı veya eksisi oluyor mu?
- Bu bence bir artı. Ben erkeklere sesleniyorum. Haliyle bizdeki o rahatlığı; gerek benzetmelerle gerek argo kelimelerle onlara veriyorum. İstediğim; her yazımda Aliyi değil, kankalarını görmeleri.
K.K.: Bu alanda bir hedefin var mı?
- Türkiye'de maalesef tam anlamıyla bu yönde bir okul olmadığından üniversitedeki eğitimimi bitirdikten sonra yurt dışında ''Fashion Journalism'' hakkında bir eğitim almayı düşünüyorum. Fakat bu ileri ki zamanlarda elbette istendiği taktirde güzel projelerde yer almak isterim. İleride Osmanlı'nın dağılışını anlatan bir dönem dizisinin styling ekibinde olmayı çok isterim örneğin.
K.K.: Seni takip edecek veya etmesi gerekenlere neler söylemek istersin?
- Dediğim gibi benim hedef kitlem erkekler. Ama arada kadınlar için de paylaşımlarım oluyor. Blogumun sloganı ''Moda hiçbir zaman bu kadar samimi olmamıştı.'' Çünkü ben modayı soğuk dergi sayfalarından çıkarmak istiyorum. ''Bu pantolon 800 lira'' kalıbından çok ''Bu pantolon 90 lira ama siktir edin sezon sonunda 45'e iniyor abi.'' kalıbına sokmak istiyorum. Sokağa dökmek istiyorum. Erkeğe, erkeğin anladığı dilden ulaşmak istiyorum.
K.K.: Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
- Türk erkekleri moda hakkında biraz çekimser ve genetik olarak şanslarını kullanmıyorlar. Eminim yakında onlar da bunun farkına varacak ve sokakları New York'a çevirecekler. Yavaş yavaş böyle bir dönüşüm var ne mutlu ki. Modayla ilgilenen erkek şöyledir böyledir ön yargısından sıyrılmalarını ve bize kulak vermelerini diliyorum.
K.K.: Bana, sorularıma ve moda severlere ayırdığın zaman için çok teşekkür ediyorum. Biliyorum ki moda bloggerı, özellikle de erkek moda bloggerı olmak çok fazla emek gerektiriyor. Emeklerinin karşılığını alman dileğiyle...
Ali Rıza Tunçer'in blogu: http://alirizatuncher.blogspot.com/
Ali Rıza Tunçer'den parçalar:
ali rıza tunçer·
can direkli·
ceren sağ·
duygu turgut·
erkek modası·
hasan okçu·
konuşan kalem·
kubilay sakarya·
moda·
oben budak·
ozan alçın·
pinkfreud·
röportaj·
styling·
zuhal okçu
Ali Rıza Tunçer: ''Moda Hiçbir Zaman Bu Kadar Samimi Olmamıştı.''
Yeni yıl sonrasında yeni ve daha farklı şeyler yapmak istedim; hem kendi hem blogum hem de siz takipçilerim için. Çeşitli bloggerlarla röportaj yapma fikri geldi aklıma ve güzel olacağını düşündüm. İlki gerçekten çok zevkli geçti. Bunu tabii ki moda bloggerı olan Ali Rıza Tunçer'e de borçluyum.
İlk tercihimi ondan yana kullandım, çünkü gerçekten her açıdan samimi ve sıcak kanlı olduğunu düşünüyorum; bunu blogundaki postlardan da rahatlıkla anlayabileceksinizdir. Daha fazla sıkmadan hemen röportaja geçmek istiyorum. Ondan önce bakalım Ali Rıza Tunçer kendini bizlere nasıl tanıtıyor:
Konuşan Kalem: Moda blogu açmaya nasıl karar verdin?
- Uzun zamandır sosyal medyayla fazla iç içeyim. Bu meslek seçimime dahi yansıdı. Tumblrda bir blogum vardı zaten ama tam anlamıyla bir blog değildi. Daha çok ıvır zıvır doluydu. Ben de bir konuda profesyonelce bir blog oluşturmak istiyordum. Daha önce çeşitli sitelerde müzik eleştirileri yazdım ama bu beni tatmin etmedi. İnsanlar da sürekli giyim zevkimi ve stilimi çok beğendiklerini söylüyorlardı. Ben de bunu baz alarak bir moda blogu açtım.
K.K.: Yazdıklarını ve yazacaklarını neye göre belirliyorsun?
- Gözlemlerime ve trendlere göre yazılar hazırlıyorum, bazen de kafama göre. Ama tercihimi çoğunlukla kendi beğenilerimi paylaşmaktan yana kullanıyorum.
K.K.: Modayla tamamen mi ilgilisin yoksa sadece bir hobi mi?
- Moda başta sadece bir hobiydi. Ama gün geçtikçe benliğimi ele geçiriyor sanırım. Yaşam tarzım oldu diyebilirim.
K.K.: Türk modası hakkında düşüncelerin neler? Yerli yabancı beğendiğin modacılar kimler?
- Türk modasının aslına bakılırsa çok arada kaldığını düşünüyorum. Elimizde çok büyük bir elmas var. Biz, doğu ve batıyı bir potada eritebilmiş toplumuz. Bence bu ayrıcalığı modaya da yansıtabiliriz. Çoğu modacımızın ya çok doğulu ya da çok batılı olmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Uçları yansıtmak istiyorlar. Bana kalırsa ne kadar başarılılar takdire şayan. Türklerden öyle çok beğendiğim bir modacı yok ama yabancılardan Donna Karan, Marc Jacobs ve Michael Kors'u tek geçerim.
K.K.: Giyimini, stilini neye göre belirliyorsun? Örnek aldığın herhangi bir isim var mı?
- Hep şunu söylerim. Herkesin bir tarzı vardır ama stil sahibi olmak farklı bir iştir. Bu ikisi çok karıştırılıyor. Ben 4 senelik bir süreçten geçtim. Hipster oldum, Punk oldum, Rocker oldum vs. Ama şu anki giyimimi ''neotrend'' olarak tanımlıyorum. Yani trendleri kendime uygulamayı seviyorum. Olabildiğince trendleri yakalıyorum ama elbette kendi benliğime kendi yaşadığım topluma uyarlayarak. Giyimde; Zac Efron ve Justin Timberlake'in tarzını çok beğeniyorum. Türklerden Murat Boz'u severdim ama son zamanlarda biraz yalpaladığını düşünüyorum. Can Direkli, Oben Budak bu konuda sevdiğim isimler.
K.K.: Giyiminde en çok neyi/neleri tercih ediyorsun?
- Skinny jeanler favorim. Elbette çok skinny olmadığı takdirde. Erkeğe yakıştırmıyorum çok dar şeyleri. Zayıf olduğum için bende iyi durduğunu düşünüyorum. Düğmeli hırkalar da favorimdir, ince olması kaydıyla. Güneş gözlükleri, çantalar da favorimdir fakat çantalar, her zaman bavul tarzı olmalıdır. Ayakkabıda postal tarzı modeller kesinlikle tercihim. Aksesuarlara da önem veririm her zaman. Bu aralar özellikle kurukafa bileklikler favori seçimim. Gri, siyah, mavi ise asla vazgeçemeyeceğim renkler.
K.K.: Bu alanda bir hedefin var mı?
- Türkiye'de maalesef tam anlamıyla bu yönde bir okul olmadığından üniversitedeki eğitimimi bitirdikten sonra yurt dışında ''Fashion Journalism'' hakkında bir eğitim almayı düşünüyorum. Fakat bu ileri ki zamanlarda elbette istendiği taktirde güzel projelerde yer almak isterim. İleride Osmanlı'nın dağılışını anlatan bir dönem dizisinin styling ekibinde olmayı çok isterim örneğin.
K.K.: Seni takip edecek veya etmesi gerekenlere neler söylemek istersin?
- Dediğim gibi benim hedef kitlem erkekler. Ama arada kadınlar için de paylaşımlarım oluyor. Blogumun sloganı ''Moda hiçbir zaman bu kadar samimi olmamıştı.'' Çünkü ben modayı soğuk dergi sayfalarından çıkarmak istiyorum. ''Bu pantolon 800 lira'' kalıbından çok ''Bu pantolon 90 lira ama siktir edin sezon sonunda 45'e iniyor abi.'' kalıbına sokmak istiyorum. Sokağa dökmek istiyorum. Erkeğe, erkeğin anladığı dilden ulaşmak istiyorum.
K.K.: Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
- Türk erkekleri moda hakkında biraz çekimser ve genetik olarak şanslarını kullanmıyorlar. Eminim yakında onlar da bunun farkına varacak ve sokakları New York'a çevirecekler. Yavaş yavaş böyle bir dönüşüm var ne mutlu ki. Modayla ilgilenen erkek şöyledir böyledir ön yargısından sıyrılmalarını ve bize kulak vermelerini diliyorum.
K.K.: Bana, sorularıma ve moda severlere ayırdığın zaman için çok teşekkür ediyorum. Biliyorum ki moda bloggerı, özellikle de erkek moda bloggerı olmak çok fazla emek gerektiriyor. Emeklerinin karşılığını alman dileğiyle...
Ali Rıza Tunçer'in blogu: http://alirizatuncher.blogspot.com/
Ali Rıza Tunçer'den parçalar:
K.K.: Sürekli takip ettiğin bloggerlar var mı?
- Elbette. Moda yazarlarından çok moda bloggerlarını takip ediyorum. Daha samimi daha sokağa ait olduklarını düşünüyorum. Pinkfreud, Can Direkli, Zuhal Okçu, Ceren Sağ, Duygu Turgut, Kubilay Sakarya, Ozan Alçın devamlı takip ettiğim isimler.
K.K.: Moda bloggerı olmanın zorlukları var mı?
- Öncelikle bu iş için ciddi bir bütçe gerekiyor. Ucuza iyi giyinmek olayı belki doğru ama modaya uymak ucuz bir olay değil. Sonuçta her yeniliği takip etmek zorundasınız ve alışveriş yapabileceğiniz belli markalar var. Bunlar da özellikle yeni sezonda gayet yüksek fiyatlara sahip markalar. Ayrıca sürekli fotoğraf çekme veya çektirtme olayı var. Devamlı olarak gözlem yapmalısınız. En önemlisi eğer bir erkekseniz insanların ön yargılarını yıkmak durumunda kalıyorsunuz. Çok da kolay olmasa gerek ama sonucunda alınan zevk buna değer.
K.K.: Giyimime önem verdiğimden ben de senin blogunu sıklıkla takip ediyorum. Dikkatimi çeken şey, blogunda çok rahat ve samimi bir dil kullanıyorsun. Sence bunun sana artısı veya eksisi oluyor mu?
- Bu bence bir artı. Ben erkeklere sesleniyorum. Haliyle bizdeki o rahatlığı; gerek benzetmelerle gerek argo kelimelerle onlara veriyorum. İstediğim; her yazımda Aliyi değil, kankalarını görmeleri.
- Elbette. Moda yazarlarından çok moda bloggerlarını takip ediyorum. Daha samimi daha sokağa ait olduklarını düşünüyorum. Pinkfreud, Can Direkli, Zuhal Okçu, Ceren Sağ, Duygu Turgut, Kubilay Sakarya, Ozan Alçın devamlı takip ettiğim isimler.
K.K.: Moda bloggerı olmanın zorlukları var mı?
- Öncelikle bu iş için ciddi bir bütçe gerekiyor. Ucuza iyi giyinmek olayı belki doğru ama modaya uymak ucuz bir olay değil. Sonuçta her yeniliği takip etmek zorundasınız ve alışveriş yapabileceğiniz belli markalar var. Bunlar da özellikle yeni sezonda gayet yüksek fiyatlara sahip markalar. Ayrıca sürekli fotoğraf çekme veya çektirtme olayı var. Devamlı olarak gözlem yapmalısınız. En önemlisi eğer bir erkekseniz insanların ön yargılarını yıkmak durumunda kalıyorsunuz. Çok da kolay olmasa gerek ama sonucunda alınan zevk buna değer.
K.K.: Giyimime önem verdiğimden ben de senin blogunu sıklıkla takip ediyorum. Dikkatimi çeken şey, blogunda çok rahat ve samimi bir dil kullanıyorsun. Sence bunun sana artısı veya eksisi oluyor mu?
- Bu bence bir artı. Ben erkeklere sesleniyorum. Haliyle bizdeki o rahatlığı; gerek benzetmelerle gerek argo kelimelerle onlara veriyorum. İstediğim; her yazımda Aliyi değil, kankalarını görmeleri.
K.K.: Bu alanda bir hedefin var mı?
- Türkiye'de maalesef tam anlamıyla bu yönde bir okul olmadığından üniversitedeki eğitimimi bitirdikten sonra yurt dışında ''Fashion Journalism'' hakkında bir eğitim almayı düşünüyorum. Fakat bu ileri ki zamanlarda elbette istendiği taktirde güzel projelerde yer almak isterim. İleride Osmanlı'nın dağılışını anlatan bir dönem dizisinin styling ekibinde olmayı çok isterim örneğin.
K.K.: Seni takip edecek veya etmesi gerekenlere neler söylemek istersin?
- Dediğim gibi benim hedef kitlem erkekler. Ama arada kadınlar için de paylaşımlarım oluyor. Blogumun sloganı ''Moda hiçbir zaman bu kadar samimi olmamıştı.'' Çünkü ben modayı soğuk dergi sayfalarından çıkarmak istiyorum. ''Bu pantolon 800 lira'' kalıbından çok ''Bu pantolon 90 lira ama siktir edin sezon sonunda 45'e iniyor abi.'' kalıbına sokmak istiyorum. Sokağa dökmek istiyorum. Erkeğe, erkeğin anladığı dilden ulaşmak istiyorum.
K.K.: Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
- Türk erkekleri moda hakkında biraz çekimser ve genetik olarak şanslarını kullanmıyorlar. Eminim yakında onlar da bunun farkına varacak ve sokakları New York'a çevirecekler. Yavaş yavaş böyle bir dönüşüm var ne mutlu ki. Modayla ilgilenen erkek şöyledir böyledir ön yargısından sıyrılmalarını ve bize kulak vermelerini diliyorum.
K.K.: Bana, sorularıma ve moda severlere ayırdığın zaman için çok teşekkür ediyorum. Biliyorum ki moda bloggerı, özellikle de erkek moda bloggerı olmak çok fazla emek gerektiriyor. Emeklerinin karşılığını alman dileğiyle...
Ali Rıza Tunçer'in blogu: http://alirizatuncher.blogspot.com/
Ali Rıza Tunçer'den parçalar: