Havaalanında kitapçıda öyle böyle gezinirken denk geldim Sırça Köşk'e de. Hazır öyle kafamda belli bir kitap da yokken alıverdim. Henüz okuyup bitirdim ve bu kitabı da sizlerle paylaşmak istedim.
Az önce de dediğim gibi Sabahattin Ali'nin Madonna'sı ve Kuyucaklı Yusuf'u benim için çok başka. Sırça Köşk ne yazık ki onların yanında yer alamadı benim için. Öyküler nedense bir türlü beni içine almadı, bir türlü adapte olamadım ve beni etkileyen hiçbir yanı olmadı. Olabildiğince düz bir okuma süreci geçirdim. İncecik bir kitap olmasından dolayı da çabucak bitti zaten.
Böylelikle Sabahattin Ali'nin öykücü kişiliğinden çok romancı kişiliği beni etkiliyormuş onu anladım. Bir sonraki okuyacağım kitabı da İçimizdeki Şeytan olacak. Toplamda zaten 3 adet romanı var. Üçlüyü tamamlayıp Sabahattin Ali'yle olan yolculuğumu tamamlamak istiyorum.
Önerme kısmına gelecek olursak tabii ki ''Önermiyorum!'' diyemem. Sonuç olarak ne olursa olsun Sabahattin Ali çok büyük bir üstat ve benim onu eleştirme veyahut kitaplarını önermeme gibi bir durumum söz konusu olamaz. Tabii ki bu da ''Her ne kadar kötü olursa olsun her kitabı okuyun!'' felsefemden kaynaklanıyor bir nevi. Bu sebeple alın okuyun diyeyim ve iş benden çıksın.
Keyifli okumalar!
Ben Kuyucaklı Yusuf u Kürk Mantolu Madonna dan daha çok sevmiştim ama ençok da Sabahattin Ali nin şiirlerini severim .
YanıtlaSilBu arada güzel bir bloglarından tanıştım galiba :)
Ben Kuyucaklı Yusuf u Kürk Mantolu Madonna dan daha çok sevmiştim ama ençok da Sabahattin Ali nin şiirlerini severim .
YanıtlaSilBu arada güzel bir bloglarından tanıştım galiba :)
Şiirlerini okumadım henüz maalesef. Yorumunuz için teşekkür ederim :)
Sil