Arabaların gözümün önünden hızla akıp gitmesini izliyorum. Aynı telaşla, bir çok insanın oradan oraya koşuşturmasını, birbirlerinin aralarından süzülüşlerini izliyorum. Garip geliyor.
Yalnızlığın bu kadar yakın olması bana, bu kadar dost olmak istemesi benimle nedendir ki? Laftan anlamıyor. ''İstemiyorum!'' diye haykırıyorum karanlığa doğru, yine de peşimi bırakmıyor.
Kurduğum bir çok hayalimin arasına dalıyor, amaçsızca. Bakakalıyorum öylece. Sanki benden intikam almaya çalışan bir düşman gibi sırıtıyor, gözlerimin en derinine bakarak. Ezikliğimle susuyorum ve bekliyorum çıkıp gitmesini. Olmuyor, gitmiyor, gitmeyecek. Hazırda bekliyor. Hayal kurmamı, güzel bir an yaşamamı bekliyor kenarda, sinsice. Hayal kuruyorum, güzel bir an yaşamaya başlıyorum, saniye sürmüyor ve kapı çalıyor. Kim geldi? Tabii ki yalnızlığım.
Neden insanlar terk edilir, neden yalnız bırakılır? Neden ihtiyacımız olanlar bize her zaman en uzaktadır? Yaşanması en zor gelen şey de bu: Mesafeler. Bazen de mesafenin anlamı olmaz, hem de hiç. Ne olursa olsun elinizi tutan birisi vardır ama bunu düşünmek de yetmiyor bazen. Hissetmek istiyor insan. Durup düşünüyor, hisleri toprağın altındaymış meğer.
Anlatacak çok şeyim var, kafam ağzına kadar dolu. Taşamıyorum bir türlü. İçimdekiler çıkmıyor, dökülmüyor. Hapsolmuş kalbime, beynime, en derinlerime. Çıkartmanın bir yolu bulunmalı, bulmalıyım.
Bir karar aldım kendi kendime. Bir daha hiçbir zaman hayal kurarken veya mutluluk dolu, güzel bir an yaşıyorken kapıyı açmayacağım. İstediği kadar çalsın, duymayacağım. Bu sefer yalnızlığın kapının arasından içeriye sızmasına bile izin vermeyeceğim. Umarım yapabilirim, umarım. Biliyorum, yalnız kalmamı istemeyen kişiler var...
araba·
dinlemek·
dost·
düşünce·
hisler·
hissetmek·
hüzün·
insan·
kapı·
kapı aralığı·
kapı aralığından sızan hüzün·
karmaşıklık·
sevgi·
yalnızlık·
zil
0 yorum:
Yorum Gönder